Sinemada bu hafta | 27 Aralık

Sinemada bu hafta | 27 Aralık

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Yönetmen Jessica Hausner “Küçük Joe” filminde mutluluk verme iddiasıyla üretilen bir çiçeğin insanları dönüştürme hikâyesi üzerinden dogmatikleştirilen bilimin üçkâğıtlarına vurgu yapıyor.

MURAT ÖZTEKİN

KÜÇÜK JOE, BÜYÜK DERT!
Her teknolojik ve bilimsel yeniliğin insanlığa iyilikler getireceği zannı artık geçerliliğini yitirdi. En azından bazılarımız için… Mevzubahis olan sağlığımızla alakalı buluşlar da olsa artık her yeniliğe şüpheyle yaklaşıyoruz. Bu tavrımızda haksız değiliz, zira kapitalizmle acı tecrübelerimiz bize bunu öğretti.


Avusturyalı yönetmen Jessica Hausner’ın Cannes Film Festivali’nde mükâfat alan “Küçük Joe” (Little Joe) filmi de bu endişelerin bir mahsulü. Emily Beecham, Ben Whishaw ve Kerry Fox gibi oyuncuların başrollerinde yer adlığı filmde insanlara mutluluk veren laboratuvar ürünü bir çiçeğin, beraberinde getirdiği sıkıntılarla modern bilimin handikaplarına temas ediliyor. Tabii, çiçek yerine antidepresanlar ve mutluluk vaadiyle hayatımıza sokulan diğer suni şeyler de konulabilir…

Sinemada bu hafta | 27 Aralık

MUTLULUK LABORATUVARDA MI?
Filmin merkezi bir botanik laboratuvarı... Alice adlı kadın burada mühim proje için çalışmaktadır: Adını “Küçük Joe” (İsmi çocuğundan alıyor) koydukları ve kokusuyla insanları mutlu eden kırmızı bir çiçek yetiştirmektedirler. Bitki, belki de tarih boyunca en “depresif” günlerini yaşayan insanoğlunun tam aradığı şeydir! Tabii, bu sebeple büyük bir ticari kıymeti vardır. Alice, delicesine odaklandığı bu proje yüzünden birlikte yaşadığı oğlu Joe’yu ihmal eder; ruhunu besleyemediği çocuğunu, her akşam getirdiği pahalı Uzak Doğu yiyecekleri ile doyurmaya çalışır. Evinde mutluluk yokken iş yerinde mutluluk çiçeğini yetiştirmekle meşguldür yani… Derken henüz piyasaya çıkmayan çiçek, botanik merkezinde ve Alice’in evinde tesirini göstermeye başlar. Yönetmenin kartlarını hızlıca açtığı filmde genetiğiyle oynanan Küçük Joe’nun ne kadar tehlikeli olduğu anlaşılır.  Alice’in bir Frankenstein hikâyesi yazdığını anlaması da uzun sürmez.

Sinemada bu hafta | 27 Aralık

ÜRPERTİCİ BİR GERİLİM
Adından son yıllarda sıkça söz ettiren yönetmen Jessica Hausner “Küçük Joe”da basit unsurlarla seyirciyi ürpertecek bir atmosfer meydana getiriyor. Sıcak ve soğuk tonların harikulade birleşimi olan görselliğinin yanında, kullanılan Uzak Doğu tınıları da gerilimi kuvvetlendiriyor. Film, mutluluk vermesi için geliştirilen bir çiçeğin insanları zombilere dönüştürdüğünü göstererek, dogmatik bir şekilde sorgulanamayan bilimin üçkâğıtlarını hassas bir şekilde vurguluyor.  Buna itiraz edenlerin “psikolojik problemli” olarak yaftalanması da çok tanıdık geliyor. Eserden, Yaratıcı’ın koyduğu tabii düzeni bozmanın nelere mal olduğu üzerine dersler çıkarmak mümkün. Aynı zamanda beyaz yakalı bilim çevrelerinin kapitalizmin “pis işlerinde” nasıl birer kuklaya dönüşebildiklerini görmek de… Her ne kadar yönetmen Hausner, eserin başında yükselttiği beklentileri nihayette tam olarak karşılayamasa da zihinlerde açtığı dehlizlerle çarpı bir işe imza atıyor. Hasılı “Küçük Joe” eksiklerine rağmen, fikrî derinliği olan bir film…

'TAYFA' BU DEFA GÖBEKLİTEPE'DE
Yönetmen İsmail Fidan’ın ortaya çıkardığı popüler yerli çizgi dizilerden Rafadan Tayfa’nın beyazperde yolculuğu devam ediyor... “Rafadan Tayfa Dehliz Macerası”ndan sonra kahramanlar bu defa 12 bin yıl öncede geçen bir maceraya çıkıyorlar.

Sinemada bu hafta | 27 Aralık

Büyüklerden ziyade çocukların alakasını çekecek bir animasyon olan “Rafadan Tayfa 2: Göbeklitepe”de geçen hikâye şöyle: Akın, Urfalı arkadaşı Veysi’den gizemli bir paket alır. Paketin içerisinden çıkan siniye mana veremezken gelen bir telefon sayesinde  Veysi’nin zor durumda olduğu ortaya çıkar. Derken bir araya gelen Tayfa, motiflerle süslü sininin Göbeklitepe’yle irtibatlı olduğunu anlar ve sırrı çözmek için Şanlıurfa’ya  bir yolculuğa çıkarlar. Ama seyahat çok daha öncelere uzanır...“Rafadan Tayfa” serisi yabancı animasyon filmlerin hâkimiyetinde olan sinemaya yerli bir soluk katıyor. Yeni filmin en takdir edilecek yönlerinden biri ise tarihe Darwinist bir bakış açısıyla yaklaşılmaması. Bu sebeple 12 bin yıl evvel de bir medeniyet vardı vurgusu yapılıyor. “Rafadan Tayfa 2: Göbeklitepe”, bazı hatalı yönleri olsa da minik kitlenin alakasını çekeceğe benziyor.

SIĞ SULARDA YOLCULUK
Her şeyin bilimle izah edilebileceğini iddia eden pozitivizm ile metafizik dünyanın karşı karşıya gelmesi Batı menşeli korku filmlerinin vazgeçilmez hikâye temellerinden. Bu hafta gösterime giren yönetmen Chris Mul’un “Astral Boyut” filmi, adından da anlaşılacağı üzere ruhun bedenden müstakil olarak yaptığı işleri ifade eden ve aslında Doğu’nun daha aşina olduğu bir durum olan astral seyahati merkezine alıyor. Eserin oyuncu kadrosunda Frank Dillane, Catherine Steadman, Trevor White ve Darwin Shaw gibi isimler öne çıkıyor.
Film önce hastaneden taburcu edilip evine dönen bir kadının esrarengiz bir şekilde hayatına son vermesiyle açılıyor. Orada kesilen hikâye bir üniversitede devam ediyor. Bu defa hayatını kaybeden kadının oğlu Alex ve grup öğrenci arkadaşı karşımıza çıkıyor. Fizik dersinde astral seyahati öğrenen genç adam, bazı arkadaşlarının alay etmesine rağmen başka bir boyuta geçebileceği bu işe heves ediyor. YouTube videoları tatmin etmeyince eski kaynakları okuyor ve pek anlamadığımız bir hızla uyanık iken kendi bedeninden uzaklaşmayı başarıyor! Değişik gölgeler görmeye başladığında ise başına bir bela açtığının farkına varıyor. Üstelik kendine inanmayan arkadaşları da aynı şeyleri görüyorlar. Alex gölgelerden kurtulmak için bir bilene danıştığında mazideki sıkıntılara kapı aralanıyor…

Sinemada bu hafta | 27 Aralık

BAŞKA BİR BOYUT
Ruh, metafizik âlem, astral hadiseler... Filmi seyrettiğimde Doğu kaynakları yerine Hristiyani kültüre müracaat eden Batı sinemasının ne kadar sığ kaldığını düşündüm. “Astral Boyut” her ne kadar gençleri hedef kitle olarak seçen, popüler bir film olsa da yenilikçi şeyler söylemekten mahrum kalan, derinlik yakalayamayan bir film. Senaryo açısından çok büyük pürüzler olmasa da temel alınan metafizik yolculuk yeterince tasvir edilemiyor. Eserde, aile bağlarına yapılan duygusal anlarda istenen tesiri meydana getirmiyor. “Astral Boyut” Hollywood korkularına kıyasla ayağı biraz daha sağlam yere basan ancak vasat sınırlarında gezinen bir eser olarak sinemamızdaki yerini alıyor…

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
¥ Şuursuz Aşk
¥ Barınak
¥ Black Christmas
¥ Lara
¥ Aslan Parçam

EN ÇOK SEYREDİLENLER
¥ “Mucize 2 Aşk” 177 bin 159
¥ “Star Wars: Skywalker’ın Yükselişi” 165 bin 100
¥ “Cep Herkülü” 89 bin 909
¥ “Aman Reis Duymasın” 78 bin 844
¥ “Kırk Yalan” 57 bin 552

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...