Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Sinemada bu hafta | 17 Ocak

Sinemada bu hafta | 17 Ocak

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Mehmet Bozdağ “Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı” filminde Akıncılar üzerinden Fatih Sultan Mehmed’in Avrupa’daki ilerleyişini sinemaya taşıyor.

MURAT ÖZTEKİN

TÜRK TARİHİNE AKIN VAR
Yerli dizilerde Türk tarihine karşı artan rağbet, beyazperdeye de uzandı. Yapımcısı olduğu televizyon dizileri “Diriliş: Ertuğrul” ve “Kuruluş: Osman” ile Osmanlıyı “aktüel bir bakışla” elen alan Mehmet Bozdağ, “Türkler Geliyor: Adaletin Kılıcı” filmiyle Osmanlı tarihinden bir hikâyeyi daha sinemaya taşıdı. Bozadağ’ın yapımcılığını üstlenip senaryosuna emek verdiği filmin yönetmenliğini ise Kâmil Aydın yaptı.

Sinemada bu hafta | 17 Ocak

YENİ HEDEF ROMA
Eserde, İstanbul’un fethinin ardından yönünü Roma’ya çeviren Fatih Sultan Mehmed’in Avrupa’daki ilerleyişi, onun savaşçı birlikleri olan Akıncılar üzerinden ele alınıyor. Emre Kıvılcım, Levent Özdilek ve Ece Çeşmioğlu’nun başrolde yer aldığı yapımda, Ogün Kaptanoğlu, Cemal Hünal ve Sezgin Erdemir de rol alıyor. Filmin hikâyesi şöyle: Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinin ardından hedefini Roma olarak tespit ediyor.

LAZAR’A KARŞI…
İşareti alan Akıncılar da harekete geçiyor. Ancak o esnada en barbar krallardan biri olan ve kroniklerde Boşnak katliamını başlatan Sırp Kralı olarak geçen Lazar, başkaldırıyor. Fatih’in Akıncıları, Osmanlılara karşı Katolik dünyası ve Papa’yla ittifak kuran Lazar’ın planlarını bozmak için harekete geçiyorlar… Akıncılar, kan ve gözyaşıyla sulanan topraklarda gücünü kılıçtan değil Hak’tan alarak zorbalığa karşı adaleti savunuyor… 60 ülkede gösterime girecek olan film, daha ziyade Hollywood prodüksiyonlarında görmeye alışık olduğumuz tarzdaki kostümleriyle dikkat çekiyor.
Öte yandan sinemada Türk tarihinden filmler geçidi önümüzdeki aylarda da devam edecek. Bilâl Kalyoncu’nun “Malazgirt Bizans’ın Kıyameti” filmi 28 Şubat’ta vizyonda olacak. Ömer Faruk Sorak’ın Dumlupınar denizaltısının hikâyesini anlattığı “Dumlupınar: Sonsuza Kadar” da sonbaharda seyirciyle buluşacak.

HAYVANLARLA KONUŞAN ADAM YİNE GELDİ
Çocukluğunda hayvanlarla konuşabilen bir veterinerin maceralarının işlendiği, yönetmen Richard Fleischer’ın 1967 yapımı “Dr. Dolittle” filmi sinemada büyük ses getirmiş, Oscar’a uzanmıştı. Bu sevilen hikâye 1998 yılında zamana adapte edilen “Dr. Dolittle”  Eddie Murphy tarafından tekrar canlandırılmıştı. Ardından da peşe peşe devam filmleri geldi. Yeniden çekimlere alışık olduğumuz Hollywood’da eski masal yine yeniden beyazperdede arzıendam ediyor! Yönetmenliğini Stephen Gaghan’ın yaptığı, bu defa Robert Downey Jr.ın başrolünde olduğu “Dolittle”, daha mizahi ve daha “İngilizvari”... Filmin oyuncu kadrosunda Michael Sheen, Antonio Banderas, Ralph Ineson ve Jessie Buckley de var. Bu defa hikâye Kraliçe Victoria devrinin İngiltere’sinde geçiyor. Meşhur doktor ve veteriner John Dolittle karısını kaybettikten sonra kendisini bir malikâneye kapatıyor.

Sinemada bu hafta | 17 Ocak

VAHŞİ MACERA…
Ama malikânesinde yalnız değil. Konuşabildiği goril, devekuşu, kutup ayısı ördek ve papağan arkadaşları kendisiyle birlikte yaşıyor. Kraliçe amansız bir hastalığa yakalanınca doktorun kapısı çalınıyor. Yedi sene evinden çıkmayan Dolittle, genç kadının derdine deva bulmak için efsanelerde geçen bir adaya doğru yolculuğa çıkıyor. Yanında “vahşi” dostları olsa da karşısında ezelî düşmanları var...
Robert Downey Jr.ın performansı klasik hikâyeye renk katıyor. Gelişmiş CGI efektleri de masalsı bir görsellik meydana getiriyor. Ama bütün bunlara rağmen karmaşık bir anlatımın olduğu film, sıradan bir adaptasyon olmanın ötesine gidemiyor. Ancak eserin çocukları eğlendireceği düşünülebilir...

HİÇ KOMİK DEĞİL!
Cem Yılmaz, ismiyle eskileri hatırlatan, üslubuyla ise yeni bir yolda gitmeye çalışan “Karakomik Filmler” serisinin ilkini birkaç ay evvel beyazperdeye getirmişti. İlk filmler nereden bakılırsa bakılısın beklentileri karşılamıyordu. Yılmaz, ‘2 Arada’da kafasındakileri tam olarak kara filme dönüştürememiş, bilim kurgu ısrarı ‘Kaçamak’ ise felaketle neticelenmişti. Hâliyle filmin düşük gişe rakamları bizleri şaşırtmamıştı.
Buna rağmen Yılmaz, yönetmenliğini yapıp başrollerinde yer aldığı “Karakomik Filmler 2”yi dört ay sonra beyazperdeye getiriyor. Tek bilete iki orta metrajlı filmin seyredildiği eserlere “Arif V 216”da ve serinin önceki filmlerinde olduğu gibi yine yoğun sosyal ve ideolojik mesajlar zerk edilmiş. Ama bu defa hayal kırıklığı yok!

Sinemada bu hafta | 17 Ocak

TAKSİDEN AKIL HASTANESİNE…
İlk film olan “Deli”de Cem Yılmaz’ın yanı sıra Özkan Uğur, Cem Davran ve Büşra Develi başrollerde. Film, kimsesiz bir taksici olan Güven karakterine odaklanıyor. Mahallelerindeki bir kıza vurgun olan Güven “Gözleri gözümde ömür boyu yaşarım” diyerek hayaller kuruyor. Ama bir gece takside taşıdığı iki sarhoş yüzünden belaya bulaşıyor, “insanı deli edecek” suçlamalarla karşı karşıya kalıyor. Neticede büyük bir dram ortaya çıkıyor… Gerilimli mekânlardan akıl hastanesine uzanan hikâyenin alt metninde deliliğe methiye var! Filmde “kıdemli bir deliyi” canlandıran Özkan Uğur’un oyunculuk performansı ise hafızalara kazınacak cinsten…

KÖYDEN İNDİM ŞEHRE!
İkinci film “Emanet” ise babasını kaybettikten sonra umudu TV programlarında arayan Birol karakterini merkezine alan, postmodern bir “köyden indim şehre” hikâyesi… Komedi yönü biraz daha ağır basıyor ama yine topluma tutulan bir ayna mahiyetinde... Yılmaz’ın yanında bu defa Çağlar Çorumlu, Özge Özpirinçci ve Zafer Algöz gibi isimler rol alıyor. TV yarışmaları için memleketinden İstanbul’a gelen Birol, kaldığı üçüncü sınıf otelde bir dansçıyla tanışıyor. Derken kendini “Yetenek Sizsiniz” programında yarışırken buluyor. Ama daha en başında kullanıldığını anlıyor. Yarışmalar, izdivaç hikâyeleri, hatta kavgalar… Birol, TV’de hiçbir şeyin gerçek olmadığını acı şekilde anlıyor… Acun Ilıcalı ve Saba Tümer gibi gerçek sunucuların da rol aldığı “Emanet”, renkli dünyaların kirli arka planını mizahla deşiyor. Riyakârlıklar ve yalanlarla TV üzerinden sosyal hayata yayılan zehir tasvir ediliyor.
‘Karakomik Filmler’in her ikisi de tempo olarak çok hızlı olmayan, Cem Yılmaz’ın “Hokkabaz” eserine çok benzeyen filmler. Cem Yılmaz, serinin ilk eserinde yaptığı hataların çoğunu tekrarlamıyor; ortaya daha “seyredilesi” ama bir o kadar da dram yönü ağır basan filmler çıkıyor. Her ne kadar senaryolarında pürüzler olsa da seyirciye tesir ediyorlar. Cem Yılmaz her iki eserde de çeşitli metaforlar ve silik karakterlerle sosyal göndermelerde bulunuyor. Ancak ideolojik saiklerle karikatürize edilen tipolojiler gözlerden kaçmıyor...

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
¥ “İstasyon”
¥ “Kirpi ve Saksağan: Sevimli
¥ “Uzay Kahramanları”
¥ “Saklı Gerçekler”
¥ “Kuzular Firarda: Uzay Parkı”

EN ÇOK SEYREDİLENLER
¥ “Rafadan Tayfa Göbeklitepe” 295 bin 263
¥ “Sıfır Bir” 280 bin 711
¥ “Baba Parası” 205 bin 841
¥ “Gamonya: Hayaller Ülkesi” 93 bin 574
¥ “Biz Böyleyiz”  91 bin 790

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...