Cengiz Abdullayev: Türkiye bizim Avrupa’daki vatanımız

Cengiz Abdullayev: Türkiye bizim Avrupa’daki vatanımız

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Polisiye edebiyatın dünyaca meşhur Azerbaycanlı yazarı Cengiz Abdullayev, Türklerin Azerbaycanlı yazarları yeterince tanımadıklarından yakınıyor. Abdullayev, Türkiye’yi Avrupa’daki bir vatan gibi gördüklerini söylüyor.

MURAT ÖZTEKİN

Cengiz Abdullayev Sovyet devrinin Azerbaycan’ında KGB’ye bağlı olarak çalışan biriyken şimdilerde 200’den fazla kitabı 40 ülkede okunan, dünyaca meşhur bir polisiye yazarı... Eserlerinde sıra dışı hayatını yansıtan Abdullayev, geçtiğimiz günlerde 6. İstanbul Publishing Fellowship programı çerçevesinde Türkiye’deydi. Biz de kendisiyle buluşarak hayatını ve edebiyatını konuştuk...

∂ Türkiye ve Azerbaycan, son günlerde hiç olmadığı kadar yakın münasebetler kuruyor. Azerbaycanlı bir yazar olarak bu size ne düşündürüyor?
Ben buna tam olarak katılmıyorum. Biz her zaman böyleydik. Sovyet İttifakı zamanında bile, birbirimize “gardaş” diyorduk. İki ülkede de cumhurbaşkanları kim olursa olsun kendimizi bir millet olarak gördük. Ben de sık sık Türkiye’ye geliyorum, her zaman bağlılığımı hissediyorum. Tabii ki ben Türk’üm!

∂ Azerbaycan Karabağ’da bir zafer kazandı. Ülkenizin bu zaferi sizin için ne mana taşıyor?
Ben aslen Karabağlıyım. Dedelerim gibi orada doğdum ve büyüdüm. Kuzenimi ise oradaki hadiselerde kaybettim. Dolayısıyla bu son zaferin benim için çok büyük bir önemi var. Artık ben çocuklarımı, torunlarımı bu topraklara götürüp gösterebileceğim. 

TÜRKİYE EDEBİYATTA DA DESTEK OLACAK
∂ Peki, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki askerî ve politik iş birliğinin kültürel sahadaki yansımaları olacak mı?

Türkiye bize her zaman destek olmuştur, yardım etmiştir. Ben inanıyorum ki edebiyatta da bu yerini bulacaktır. Yeni hikâyeler, taze romanlar çıkacaktır. Bu yeni değişimleri doğuracaktır.

∂ Meşhur Azerbaycanlı yazar Anar, bir röportajımızda bana “Biz sizi okuyoruz, siz bizi tanımıyorsunuz bile” diye sitem etmişti. Bu söze katılıyor musunuz?
Katılıyorum. Tabii ki Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kültürel münasebetlerde eksiklik görüyorum. Türkiye Batı’ya daha yakın, siz daha çok Almanların, İngilizlerin ve Fransızların kitaplarını tercüme ediyorsunuz. Azerbaycan edebiyatından tercüme edilen kitaplar daha az. Dolayısıyla biz Türkiye’yi Avrupa’daki ülkemiz gibi görüyoruz.

∂ Peki, siz ne buluyorsunuz Türk edebiyatında?
Türk edebiyatı bana enteresan geliyor. Edebiyatınızda bir vatan hissiyatı, millî bir bağlılık duyuyorum. Hassaten Nazım Hikmet’in şiirlerinde bu var. Zaten kendisi hayattayken Bakü’ye sık sık gelirdi.

27 SAAT DURMADAN YAZDIĞIM OLUYOR
Cengiz Abdullayev’e yazma alışkanlıklarını sorduğumda, bana şu cevabı veriyor: Yazarken sadece çay içerim. Genelde geceleri yazarım. Uyumadan 27 saat kitap yazdığım da oldu. Çünkü ben yazmıyorum orada yaşıyorum. Bir ayda bir kitap meydana getirebiliyorum ama 14 senede kaleme aldığım eserim de var. 

JAMES BOND'LUĞU BECEREMEYİNCE YAZAR OLDUM!
∂ Yazarlık serüveninizi konuşacak olursak; yıllarca KGB’de çalışıyorsunuz, James Bond filmlerdeki gibi operasyonlara katılıyorsunuz. Filmlerde bu hikâye başka şekilde devam ediyorken, sizinki nasıl oldu da edebiyata uzandı?
Ian Fleming istihbaratçı olmak istiyordu. Beceremeyince yazar olup, James Bond karakterini meydana getirdi. Demek ki ben de iyi James Bond olamadığım için yazarlık yapmaya başladım! (Gülüyor) Tabii, ben istihbaratayken de bir şeyler yazıyordum ama yayınlamıyordum. Bunu istediğimde ise üç sene kitaplarımı basmadılar. Ama şimdi Azerbaycan’da beş altı kişiye verilen “Halk Yazarı” unvanının sahibiyim. Önceden bana yazar olacağımı söyleseler inanmazdım.

∂ Peki, böylesine sıra dışı hayat hikâyesine sahip biri olarak yazdığınız dedektif romanlarında, hakikat ile hayal nerede duruyor?
Yazdıklarımın yüzde doksanı gerçek. Hatta çoğu kahramanımın adı gerçek. Ama yazar, kahramanlarının kendisinden daha iyi ve başarılı olmasını ister. Ben de böyle hissediyorum.

∂ Yazamadığınız şeyler de çoktur herhâlde...
Mesela bir arabanın nasıl patlatılacağını biliyorum ama bunu asla yazmam. Kitap Allah’ın servetidir. Sen Allah tarafında olmalısın, İblis’in tarafında değil... Kitaplar; sevmeye, yaşamaya ve Allah’a inanmaya yardım etmelidir.

∂ Eserlerinizi daha ziyade Rusça kaleme alıyorsunuz. Niçin kendi diliniz olan Azerbaycan Türkçesini kullanmıyorsunuz?
Sovyet devrinde çok yazar Rusça eğitim aldı. Ben de Rus dilinde eğitim aldığım için Rusça yazıyorum. Zaten dünyada bugün beş büyük dil var. İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Rusça ve Almanca... Eğer bu dillerde yazıyorsanız sizi bütün dünya tanıyor.

∂ Peki, insanların kullandıkları diller ve kelimeler, düşüncelerine tesir etmez mi?
Dil yazar için çok gereklidir ama aslolan yazarın yüreğidir. Cengiz Aytmatov da yalnızca Rusça yazardı ama onun eserlerinde Kırgız karakteri hissedilirdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...