Ölmeden ölen zahide Seyyidet Nefise

Ölmeden ölen zahide Seyyidet Nefise

RAMAZAN 2013 Haberleri

Seyyidet Nefise 'olacak olanı oldu, ölecek olanı öldü' bilip evinin bahçesine elceğizi ile bir kabir kazar, namazlarını burada eda eder.

Tâhire ve Kerîmet-üt-dâreyn lâkabıyla tanınan Nefise bint-i Hasan H.145 senesinde Mekke-i mükerremede doğar ki Hazret-i Ali Efendimizin (4 nesil) torunlarından biridir. İmam-ı Cafer Sadık'ın oğlu İshak-ı Mu'temen ile evlenir. Muazzam hafızası ve muhteşem ilmi bir yana benzeri az bulunan bir zahidedir. Dünya onu terk etmeden, dünyayı terk etmesini bilir. Mısırlılar onu çok sever, adeta bağırlarına basarlar. Minik evi ziyaretçilerle dolup taşar. Öyle ki bazen diz bükecek kadar bile yer kalmaz.Bir gün 4 kızıyla iplik eğirip pazarda satmaya giden garip bir hanım bohçasını bir kartal kapıp kaçar. Garibim, üç beş okka pamuk için ağıtlar yakar, günlerce kendini paralar. Evin küçük kızı "üzülme be anacım" der ve çilekeş kadını biraz rahatlasın diye Seyyidet Nefise hazretlerinin sohbetine götürür.
Büyük zahide o gün "rızka Allahü teâlâ kefil" gibi "mânâlı" bir sohbet yapar, kadıncağız çok rahatlar. Gerçi bir ara yine "kartaldan, pamuktan" söz açacağı tutar ama Nefise Sultan "hele sabret" gibilerinden bir işaret yapar…
Tam o sıra bir kadın nefes nefese odaya dalar, "Seyyide anne" der, "Biliyorsunuz beyim gemicidir. Bir gün ambara su sızıyor. Hani ellerinde azıcık pamuk olsa katrana bulayıp kalafat yapacaklar ama derya ortasında pamuğu nasıl bulsunlar? Bu sırada kocam ellerini açıp 'Ya Rabbi! Seyyidet Nefise hürmetine bize yardım eyle' diye yalvarıyor. Tam o sıra bir kartal geliyor ve güverteye bir bohça bırakıyor" der.
İplikçi kadının "bir kucak pamuk" diye haykırası gelir ama kendini tutar. Gemicinin karısı Seyyidet Nefise hazretlerine döner "Kocam bu 500 dirhemi size hediye etti" der ve gider. Seyyidet Nefise, "Cenâb-ı Hakk'ın işine akıl sır ermez" deyip para kesesini iplikçi kadının önüne koyar.
VAKTİM DOLDU DOLUYOR…
Seyyidet Nefise "olacak olanı oldu, ölecek olanı öldü" bilip evinin bahçesine elceğizi ile bir kabir kazar, namazlarını burada eda eder. O nurlu çukurda binlerce hatim indirir. Seyyide Nefise hazretlerinin yeğeni Seyyide Zeynep halasının adeta üstüne titrer. Birlikte yılları geçer ama Seyyide Hanımın bir kere bile uyuduğuna şahit olmaz.
Seyyidet Nefise hazretleri "oruçlu gibi yaşayın ki ölümünüz iftar olsun" sözüne uygun yaşar, yasak olan günler hariç daima oruca niyetlenir. Sıcak bir yaz günü Seyyidet Nefise sararıp solar. Seyyide Zeynep koşup yiyecek bir şeyler hazırlamak ister. Büyük zahide mânâlı mânâlı gülümser, "sağol güzel kızım" der, "vaktim doldu doluyor!" Halasının oruçlu ölebilmek için yıllarca yalvardığını bilen yeğeni daha ısrar etmez. Nitekim ölüm halleri belirir, başucunda Kur'an-ı kerîm tilavet edilmeye başlanır. "Düşünen ve hakkı kabul edenlere, Rableri katında cennet vardır" meâlindeki ayet-i kerime okunurken nurlu gözlerini yumar.
Cenazesi öyle kalabalık oluyor ki, Kahire, Kahire olalı böyle izdiham görmemiştir. Zevci naaşını Medine'ye götürmek istese de ahali önüne geçip, yalvarıp yakarır. Beyi o gece rüyasında Server-i âlemi (Sallallahü aleyhi ve sellem) görür. Ona "Mısırlıları kırma. Nefise'nin bereketi ile yöre halkına rahmet iner" buyururlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...