Damar tıkanıklığına sanal anjiyo ile erken teşhis! Kalp sağlığına teknolojik dokunuş

Türkiye Hastanesinde de uygulanmaya başlayan yeni nesil teşhis yönteminde kalp damarları bilgisayarlı tomografi ile detaylı bir şekilde incelenerek tıkanıklık ya da plak oluşumu çok erken safhada tespit edebiliyor.
ZİYNETİ KOCABIYIK - Sağlık Bakanlığı rakamlarına göre Türkiye’de her sene yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor ve bu vakaların yüzde 66’sı ölümle sonuçlanıyor. Kalp krizinin en önemli sebebi olan damar tıkanıklığını erken teşhis etmek için kullanılan altın standart, koroner anjiyografi yöntemi. Ancak cerrahi işlemlerden kaçınanlar mecbur kalmadıkça anjiyo yaptırmaya pek yanaşmıyor.
Görüntüleme yöntemlerinde yaşanan çığır açan gelişmeler sayesinde cerrahi girişime gerek kalmadan, anestezisiz ve ağrısız anjiyo yaptırmak mümkün. “Sanal Kalp Anjiyosu” ya da “Koroner BT Anjiyografi” olarak adlandırılan yöntemde kalp damarları, detaylı bir şekilde inceleyerek tıkanıklık ya da plak oluşumu çok erken safhada tespit edebiliyor. Erken teşhis sayesinde, kalp krizi riski taşıyan durumları henüz semptomlar başlamadan önleyici tedbirlerle yönetmek mümkün oluyor.
SANİYELER İÇİNDE TEŞHİS
‘Koroner BT Anjiyografi’nin bilgisayarlı tomografi teknolojisiyle yapılan bir tarama yöntemi olduğunu söyleyen Türkiye Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Kahraman Coşansu “Hastanın kol veya el bileğindeki damardan kontrast madde enjekte edilerek damar yapısı üç boyutlu olarak detaylı bir şekilde görüntülenir. İşlem sırasında hastanın yalnızca birkaç saniye nefesini tutması yeterlidir. Kateter gerektirmediği için daha az riskli, daha konforlu ve hızlı bir yöntemdir. Görüntüleme süresi birkaç dakikayı geçmez. Dolayısıyla hasta, ağrısız ve rahat bir tecrübe yaşar. Hasta işlem sonrası bekleme odasında kısa bir süre gözlemlendikten sonra günlük hayatına geri dönebilir” dedi.
KİMLER YAPTIRMALI?
Koroner arter hastalığı şüphesi olan, göğüs ağrısı yaşayan veya ailesinde kalp hastalığı geçmişi bulunan hastalar için çok uygun bir metot olduğunu aktaran Doç. Dr. Coşansu “Sigara içenler, kolesterolü ve hipertansiyonu olan kişiler ile daha önce anjiyo olmuş ve kontrol amaçlı tekrar inceleme gereken hastalar için de idealdir. Ancak bazı ileri derecede damar kireçlenmesi olan hastalarda klasik anjiyo daha detaylı veri sağlayabilir” diye açıkladı.
25 DAKİKADA BİTİYOR
‘Koroner BT Anjiyografi’nin, hazırlık süresi dâhil yaklaşık 20-25 dakikada tamamlanan bir işlem olduğunu belirten Doç. Dr. Coşansu “Kontrast madde kol damarından enjekte edilerek kalp damarlarındaki muhtemel daralmalar birkaç saniyelik bir çekimle değerlendirilir. İşlem sonrası hastalar günlük hayatlarına hemen dönebilir. Ciddi bir daralma tespit edilirse, stent veya bay-pas gibi ileri girişimlerin gerekli olup olmadığına dair hastalarımıza detaylı bilgi veririz. Eğer damarlarınızda daralma tespit edilmez fakat kireçlenme mevcutsa, bu kireçlenmenin seviyesi hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre hesaplanarak, gelecekte muhtemel bir kalp krizi riski değerlendirilir. Sonrasında hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve diyabet gibi risk faktörlerinin kontrol altına alınmasını sağlayarak muhtemel kalp krizini önlemeye yönelik bir tedavi planı oluşturulur” diye konuştu.
DAMAR TIKANIKLIĞINA EL BİLEĞİNDEN TEŞHİS
Geleneksel yöntemle yapılan anjiyografinin, damar içinde kateter kullanarak gerçekleştirilen girişimsel bir prosedür olduğunu ifade eden Doç. Dr. Coşansu “Bu işlem sırasında bir kateter damar içinden ilerletilmekte ve kontrast madde enjekte edilmektedir. Koroner BT anjiyografi ise bir iğne veya kateter kullanmadan kol veya el bileği bölgesindeki bir damardan kontrast madde enjekte edilerek gerçekleştirilen ve cerrahi olmayan bir prosedürdür. Geleneksel anjiyo; kanama, enfeksiyon, tromboz, damar hasarı ve anestezi gibi riskleri de beraberinde getirebilir. ‘Koroner BT anjiyografi’de ise girişimsel olmaması sebebiyle riskler daha azdır. Geleneksel anjiyografi, lokal anestezi kullanılarak yapılan bir prosedürdür. Koroner BT anjiyografi de ise kontrast maddenin enjekte edilmesi sırasında birkaç saniye hafif bir sıcaklık hissi dışında genellikle ağrısızdır. Dolayısıyla lokal anesteziye gerek yoktur” dedi.