Türkiye ihracatina AB’den korumacı tehdit: Otomotiv sektöründe Made in EU alarmı!
OSD Başkanı Eroldu “İhracatının yüzde 60’ından fazlasını Avrupa’ya yapan ve ülke ekonomimizin lokomotifi olarak nitelendirilen otomotiv sanayimiz, AB ile milyarlarca dolarlık bir yol ayrımına doğru ilerliyor” dedi.
- Otomotiv sektörü, ülkemizin ihracatında %17 paya sahiptir ve ihracatının %60’ından fazlasını AB ülkelerine gerçekleştiriyor.
- Yeni “Made in EU” (AB’de üretilmiştir) şartı, Türk otomotiv sektörü için ciddi riskler barındırmaktadır.
- AB, pazarın büyük çoğunluğunu oluşturan kurumsal araçlar için sadece “AB’de üretilen” modellere özel teşvikler vermeyi planlıyor.
- 28 Ocak 2026’da netleşecek bu tanım yerli sanayimiz için kritik bir eşik.
- Bu durum otomotivle sınırlı kalmayıp, zamanla tüm sanayi kollarını etkileyebilecek.
- Türkiye dışarıda bırakılırsa, Gümrük Birliği’nin sağladığı avantajlar ortadan kalkacak.
ALİ ÇELİK - Avrupa Komisyonu, Avrupa otomotiv sanayisini daha temiz ve rekabetçi bir yapıya kavuşturmayı hedefleyen politika paketini kamuoyuyla paylaştı. Ancak paketin merkezinde yer alan “Made in EU” (AB’de üretilmiştir) vurgusu, korumacı bir ticaret duvarı örerken, Türk otomotiv sanayi ve ülke ekonomisi için de ciddi riskleri beraberinde getirdi.
Ülkemizin toplam ihracatında yüzde 17 pay ile sektörel bazda en yüksek ihracatı gerçekleştiren otomotiv sanayisi, ihracatının yüzde 60’dan fazlasını Avrupa Birliği (AB) ülkelerine gerçekleştiriyor. Bu sebeple Otomotiv Paketi Türk otomotiv sanayisi ve ülke ekonomisi açısından kritik önem taşıyor.
RİSK ÇOK BÜYÜK
Konuyla ilgili değerlendirme yapan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, Türkiye ile AB arasındaki ticari bağa dikkat çekerek “Yıllardır süregelen karşılıklı kazanç ilişkisi sayesinde bugün AB’nin araç ithalatında 2. sırada, araç ihracatında ise 3. sırada yer alıyoruz. Sadece araç değil, tedarik sanayinde de çok büyük bir hacme sahibiz. Bu nedenle AB’nin yeni politikaları, sektörümüz ve ekonomimiz için hayati bir önem taşıyor. Gündeme gelen “Made in EU” (AB’de üretilmiştir) şartı, Türk otomotiv sektörü için ciddi riskleri beraberinde getiriyor. Teşviklerden yararlanmak için getirilen bu ön şartın; emisyon hedeflerinden elektrikli araç üretimine, filo yenilemelerinden vergi avantajlarına kadar pek çok alanı etkilemesi söz konusu. Avrupa Komisyonu, pazarın büyük çoğunluğunu oluşturan kurumsal araçlar için sadece “AB’de üretilen” modellere özel teşvikler vermeyi planlıyor. 28 Ocak 2026’da netleşecek bu tanım yerli sanayimiz için kritik bir eşik. Bu durum otomotivle sınırlı kalmayacak, zamanla tüm sanayi kollarını etkileyebilecek bir yapıya sahip. Yatırım ortamımız için büyük risk taşıyan bu tanıma, Türkiye’nin de dâhil edilmesi ekonomimiz için hayati önem arz ediyor. Eğer Türkiye dışarıda bırakılırsa, Gümrük Birliği’nin sağladığı avantajlar ortadan kalkar ve bu yapı işlevini yitirir. Türkiye’nin teşvik mekanizmalarına dâhil edilmesi, hem bizim hem de Avrupa otomotiv sanayisinin rekabet gücünü koruması için stratejik bir zorunluluktur” dedi.
