Emir Turam

Haftanın en önemli karşılaşması, ligde zirveyi hedefleyen birer mağlubiyetli iki takımın kapışmasıydı ki, yukarıdaki başlık da kazanan taraf menajeri Engin Özerhun'un açıklamasından alındı.

Dünkü maç Ülker açısından zor bir dönemin sonuna işaret ediyordu, çünkü İbrahim ve Haislip sakatlıklarını geride bırakmış olarak takımdaki yerlerini almışlardı. Bu dönemin en fazla Oğuz'a yaradığını da belirtmek gerekiyor. Bol bol oynama fırsatı bulan Ülker'in genç pivotu, maçın ilk dakikasından itibaren yine etkili oldu. Ülker'in ilk 10 sayısının yedisinde onun imzası vardı.

Akatlar Spor Merkezi'nde gerçekten etkileyici bir basketbol atmosferi oluşuyor. Böyle olunca saha ve seyirci avantajını arkasına alarak etkili bir basketbol oynuyor Beşiktaş Cola Turka. Ya da tempoyu yükseltip hareketli savunma yaparak zayıf noktalarını gizlemeyi başarıyorlar. Kupadan elendikten ve ligin ilk maçını Telekom'a kaybettikten sonra arka arkaya kendi sahalarında oynadıkları maçlarla toparlandılar. Yeni bir takım olduklarını ve zamana ihtiyaçları olduğunu, üstelik bir de sakatlıklarla boğuştuklarını unutmamak gerekiyor tabii.

En alttaki bir iki takım hariç herkesin herkesi yenebileceği bir lig yaşadığımızı daha önce belirtmiştik. Uzatmaya giden maçlarıyla Beykoz'un G.Saray'ı, Banvit'in de Efes'i devirmesiyle sürprizli ve heyecanlı bir haftayı daha geride bıraktık.

Haftanın sürprizi baştan sona çok çekişmeli geçen karşılaşmada Darüşşafaka'nın F.Bahçe'yi devirmesi oldu. Kadrosunu büyük ölçüde değiştiren Darüşşafaka, sezona soru işaretleriyle girmişti ama genç coachları Ahmet Çakı yeni oyuncuları birbirleriyle kaynaştırmayı başardı.

Geçen yıl finalde bıraktığı yerden lige devam eden Beşiktaş Cola Turka ile bu sene önemli hamle yapmaya hazırlanan G.Saray Cafe Crown arasında son derece önemli bir kapışmaydı.

TBF içinde olmakla birlikte ayrı yönetim organizasyonuyla, yeni TV kanalıyla ve yeni sponsorlarıyla, daha da güçlenen takımlarıyla 2005-2006 TBL Ligi başladı. Ligin daha ilk haftasında takımların güçlü kadrolarıyla birbirlerini kıyasıya zorlayabilecekleri görüldü. Kapasiteleri biraz daha düşük birkaç takım haricinde hemen herkesin birbirini yenebileceği bir sezon yaşayacağız.

Ülkemizin düzelen ekonomik durumu her sektörde olduğu gibi basketbolda da etkisini gösteriyor. Takımların güçlenen bütçeleri sayesinde daha iyi kadrolar kurdukları ve dolayısıyla rekabetin daha çetin olacağı ilk haftasından görünen bir sezona adım attık. Basketbolumuz için hayırlı olmasını diliyoruz.

Mirsad'ın bu kadar sene sonra Türkiye'ye dönüşü basketbolumuz açısından önemliydi elbet. Ancak Ülker cephesinde bir başka geri dönen yıldızımız İbrahim'in ve pivot Haislip'in sakat olmaları ibrenin maç öncesinde Efes lehine dönmesini sağlamıştı. İki takımın birkaç gün önce Türkiye Kupası eleme grubu performansları da bu beklentiyi pekiştiriyordu.

Litvanya karşısında yeterince dirençli savunma yapmayınca ve hücumda onların 'switch' yapan - perdelemelerde adam değişen - savunmaları karşısında hücum düzenimizi oturtamayınca Avrupa Şampiyonası'na istediğimiz başlangıcı yapamamıştık. Son dakikalarda toparlanmamıza rağmen onları yakalamamız için yeterli süre kalmamıştı.

Avrupa şampiyonalarında bugüne kadar ilk onikiye hiç girememiş olmamız ya da Avrupa'nın en güçlü 18 kulübünün yer aldığı Avrupa Bayanlar Ligi'nde hiç Türk takımının bulunmaması gibi çok önemli dezavantajlara aldırmadan gözümüzü yukarılara diktik. İlk sekize girmek, hatta daha da ileriye gidip ilk defa katıldığımız Avrupa Şampiyonası'ndan Dünya Şampiyonası'na gitme hedeflerini telaffuz ettik.

Bugüne kadarki en zorlu Efes World Cup'ta şampiyon olmak bizim için çok önemliydi. 30 küsur yıldır yenemediğimiz İtalya'yı 25 sayı farkla hezimete uğratıp şampiyon olmak daha da önemliydi.

Eskiden yapıldığı gibi kolay lokma olmaları için davet edilen sıradan ekipler yoktu listede; turnuvaya katılan 6 takımın altısı da Avrupa Şampiyonasında madalya adayı idi ve her biri ayrı ayrı çetin cevizdi.

Bayan Basketbol Milli Takımımız, Avrupa Şampiyonası için start verdi

Beşiktaş'ın kendi sahasında oynadığı 3 gün önceki maçın büyük bölümünde yakaladığı üstünlük siyah-beyazlı taraftarları ümitlendirmişti.

Daha salona gelirken giderek yoğunlaşan kalabalıklar Akatlar Spor Merkezinin içindeki ortamın habercisi gibiydi; Beşiktaş taraftarlarıyla silme dolu salonda Efes'i bu sezonun belki de en coşkulu atmosferlerinden biri bekliyordu.

Her iki takımın da farklı pozisyonlarda sahaya sürebileceği şütörleri, savunmacıları vb. etkili kozları vardı, ama Efes - Beşiktaş final serisinin sonucunu etkileyecek iki önemli kapışma platformu vardı.

El Amin'in bıçak gibi keskin performansıyla yarı final serisinin hemen başında ciddi bir avantaj yakalayan Beşiktaş'ın coşkulu seyircisi Abdi İpekçi'de kalabalık bir grup oluşturmuştu.

Fenerbahçe bundan önceki her iki maçta da iyi mücadele etmesine rağmen kazanan taraf, kadro üstünlüğü ve derinliği skorlara yansıyan Efes, olmuştu. Yarı final serisini sona erdirip finale yükselme şansı bulunan Efes, karşısında bu sefer yine iyi mücadele ettiler ve üstelik kazanmayı başardılar da...

Lig lideri Efes, ilk yarıda yenildiği Büyük Kolej'i bu sefer devirerek rakibini play-out'a yolcu etti. Ankara ekibinin play-out'larda en fazla potansiyele sahip takım olduğunu düşünüyoruz.