Namaz ve oruç ibâdetlerini ihlâsla yapmak

A -
A +

Resûlullah Efendimiz, Muâz bin Cebel'i (radıyallahü anh), Yemen'e vâlî olarak gönderirken, ona; "İbâdetlerini ihlâs ile yap. İhlâs ile yapılan az amel, kıyâmet günü sana yetişir" [Hilyetü'l-Evliyâ] buyurmuştur. "İhlâs": Allahü teâlâ için yapılan her şey; "Riyâ" da: Halk için yapılan her şey diye tarîf edilmektedir. Sevgili Peygamberimizin mübârek dâmâdı Hazret-i Alî (radıyallahü anh) de; "Az amel yaptım diye üzülmeyin. Kabûl oldu mu? diye endişe edin. Buna ihtimâm gösterin" buyurmuştur. Hindistan'da yetişen en büyük âlim, velî, müceddid ve müctehidlerden sayılan İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh) ise buyurdu ki: "İhlâs ile yapılan küçük bir iş, senelerce yapılan ibâdetler gibi kazanç (sevap) hâsıl eder." SAHTE PARA GİBİ... Şimdi, az bir amele bile çok değer kazandıran ihlâsla ilgili, muhtelif asırlarda, muhtelif memleketlerde yaşamış birkaç ulemâ ve evliyânın bazı sözlerini nakledelim: Seyyid Emîr Külâl (kuddise sirruh): "İhlâssız amel, sahte para gibidir, kabûl edilmez" buyurmuştur. Sehl-i Tüsterî'ye (rahimehüllah), "İnsanın nefsine en çok ağır gelen şey nedir?" diye sorduklarında, "İhlâstır" cevâbını vermiştir. "Zîra ihlâsta nefsin nasîbi yani payı yoktur" diye bir açıklamada da bulunmuştur. İmâm-ı Rabbânî (kuddise sirruh) ise, ihlâs ile, uzun yılların amelinin, işinin, kısa zamanda ele geçeceğini açıklamıştır. İstanbul'da yetişen velîlerden Cemâleddîn Mahmûd Hulvî (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki: "İhlâs, her şeyin Allahü teâlânın rızâsı için yapılması, amelin kabûlüne vesîle olan güzel düşünce(niyyet)dir." Irâk evliyâsından Ali Sincârî (rahmetullahi aleyh), talebesine sık sık buyururdu ki: "İhlâs; bütün işleri, insanların rızâsı için değil, Allahü teâlânın rızâsı için yapmaktır." Velîlerin büyüklerinden ve Ehl-i sünnetin amelde dört hak mezhebinden biri olan Hanbelî mezhebinin imâmı Ahmed bin Hanbel (rahmetullahi aleyh), kendisine sorulan "İhlâs nedir?" sorusuna; "Amellerin âfetlerinden kurtulmaktır" cevâbını vermiştir. Tanınmış büyük evliyâdan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (rahmetullahi aleyh), bütün işleri ihlâs ile, sâdece Allahü teâlânın rızâsı için yapmak lâzım olduğunu, "Mesnevî"sinde muhtelif misâllerle izâh etmiştir. Yapılan hayır-hasenât karşılıksız olmalı, Allahü teâlânın rızâsı için yapılmalıdır. Ancak böyle olursa makbûl olur. Evliyânın büyüklerinden Cüneyd-i Bağdâdî (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki: "İhlâs; ameli, Allahü teâlâ için olmayan karışık düşünce ve niyetlerden arındırmaktır." Yine, evliyânın büyüklerinden Ebû Muhammed Cerîrî (rahmetullahi aleyh) de, İhlâs hakkında buyurdu ki: "İhlâs, âhiretteki ni'met ve azâplara yakînen inanmanın alâmetidir. İbâdetlerdeki riyâ, gösteriş de, âhiretteki ni'met ve azâplara inanmakta tereddüd olduğunun alâmetidir." KARŞILIK BEKLEMEMEK!.. Bağdâd velîlerinden Rüveym bin Ahmed (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki: "Amelde ihlâs, iki cihânda Allahü teâlâdan karşılık beklememektir. [Ya'nî Allah'ın emri olduğu için yapması, karşılık için yapmaması gerekir.]" Yine buyurdu ki: "İhlâs; ameline bakmamak, yani hiçbir zaman amelini beğenmemektir." Büyük velîlerden Sehl bin Abdullah Tüsterî (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki: "Kırk gün ihlâslı olan, dünyâda zâhid olur, onun kerâmeti görülür." Büyük velîlerden Ebû Ali Dekkâk (rahmetullahi aleyh) ise buyurdu ki: "İhlâs, insanların teveccüh, alâka göstermelerinden sakınıp ameli yalnız Allah için yapmaktır. Sıdk ise; nefsi, yaptığı ameli beğenmekten temizlemektir. Bunun için ihlâs sâhibi muhlislerde riyâ, gösteriş; sıdk sâhibi olan sâdıklarda da ucub (amelini güzel görmek) hâli bulunmaz." Bu vesîleyle, onun bir sözünü daha nakledelim: "Sıdk; insanlara karşı, olduğun gibi görünmen veya onlara karşı, göründüğün gibi olmandır." ["Cenâb-ı Hak, her işimizi ihlâsla yapmayı nasip buyursun" duâsıyla bugünkü makâlemizi bitirelim.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.