Çin’in 30 yıllık üstünlüğü çatırdıyor! Beylikova keşfiyle Türkiye dünya sahnesinde

Türkiye, küresel maden rekabetinde yeni bir sayfa açıyor. Eskişehir’in Beylikova ilçesinde keşfedilen 694 milyon tonluk dev nadir toprak elementi rezervi, Çin’in 30 yıldır sürdürdüğü üretim üstünlüğünü sarsmaya başladı.
DIŞ HABERLER— ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının teknoloji ve maden sahalarına taşındığı bir dönemde Türkiye, Eskişehir’deki Beylikova sahasında keşfedilen devasa nadir toprak elementleri (REE) rezerviyle küresel rekabetin yeni aktörlerinden biri haline geliyor.
Yaklaşık 694 milyon tonluk rezerv, Türkiye’yi Çin’in ardından dünyanın ikinci büyük nadir toprak elementi üreticisi konumuna taşıma potansiyeline sahip. Keşfin ardından Ankara, yalnızca hammadde ihracatçısı değil, yüksek teknolojili iletişim, savunma ve enerji endüstrilerinde bölgesel üretim üssü olma hedefiyle küresel tedarik zincirlerinde daha etkin bir rol üstlenmeye hazırlanıyor.

YÜKSELEN TEKNOLOJİYE YÖN VEREN 17 METAL
REE’ler, kulağa yabancı gelen ancak modern yaşamın görünmez motorları olarak tanımlanan 17 metalden oluşuyor. Cep telefonlarından elektrikli araçlara, rüzgâr türbinlerinden güdümlü füzelere kadar her alanda kritik bir rol oynuyorlar.
Neodim, praseodim, disprosiyum ve terbiyum gibi “mıknatıs metaller”, küresel nadir toprak elementleri ticaretinde değer bakımından yüzde 90’ın üzerinde paya sahip. Üretim süreçleri, yalnızca ekonomik rekabetin değil, aynı zamanda jeopolitik güç mücadelesinin de ana eksenlerinden biri haline geldi.

TÜRKİYE'NİN HEDEFİ: İLK BEŞ ÜRETİCİ ARASINA GİRMEK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin REE sektörünü geliştirmek amacıyla uluslararası ortaklarla görüşmeler yürüttüğünü açıkladı. Erdoğan, “Türkiye olarak dünyanın en büyük beş nadir toprak üreticisinden biri olmayı hedefliyoruz” demişti.
Ankara , bu vizyon doğrultusunda pilot işleme tesisini devreye aldı. Hükümet, çıkarma ve konsantre üretimi aşamalarında önemli mesafe kat ederken, şu anda en büyük zorluğu rafine etme ve ileri teknoloji üretim süreçlerinde yaşıyor.

ÇİN TEKELİNİN KIRILMASINDA TÜRKİYE ETKİSİ
Dünyada nadir toprak elementlerinin yaklaşık yüzde 90’ı Çin’de işleniyor. Pekin yönetimi son yıllarda ABD’ye yönelik ihracat kısıtlamalarıyla küresel hammadde akışında aksamalara neden oldu. Türkiye’nin yeni rezervleri Washington ve Avrupa için stratejik bir nefes borusu olacak.
İstanbul Teknik Üniversitesi Madencilik Fakültesi Dekanı Prof. Mustafa Kumral’a göre, “Güç artık sadece rezerv büyüklüğünde değil, bu rezervi işleyip yüksek katma değerli ürünlere dönüştürme kapasitesinde yatıyor.”
JEOLOJİK ŞANS, DİPLOMATİK AVANTAJA DÖNÜŞÜYOR
Tunceli Munzur Üniversitesi’nden Doç. Salih Cihangir, Türkiye’nin kimyasal liçleme ve element saflaştırma alanlarında laboratuvar ölçeğinde başarı sağladığını ancak endüstriyel üretim için “kilometre taşlarının” henüz tamamlanmadığını belirtti.
Türkiye’nin bu alanda ilerlemesi için teknoloji transferi, stratejik ortaklıklar ve çevre güvenliği protokollerine uyumun kritik öneme sahip.
Kritik Mineraller Girişimi’nin kurucusu Sait Uysal ise, “Bu rezervler olağanüstü bir hediye, ancak paraya çevrilmesi karmaşık bir değer zincirinin yönetilmesini gerektiriyor” değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE, BATI İÇİN GÜVENİLİR ORTAK KONUMUNDA
Çin’in ileri işleme teknolojilerini sıkı ihracat kontrolleriyle koruduğu bir ortamda, ABD, Avrupa ve Japonya Türkiye’yi “istikrarlı, güvenilir ve dostane alternatif” olarak görüyor.
Türkiye, madencilikten rafinasyona uzanan süreçte hem Asya hem Batı ile denge politikası yürütüyor. Uzmanlara göre bu diplomatik esneklik, ülkeyi nadir toprak tedarik zincirinde doğal bir köprü konumuna taşıyor.
“Bu yüzyılın gücü artık enerji değil, nadir metallerle ölçülüyor” diyen Uysal’a göre, Türkiye’nin mühendislik kapasitesi ve stratejik coğrafyası, ülkeyi bu yeni rekabetin merkezine yerleştirebilir.






