İngiltere İsrail'in soykırımına ortak! Gizli casus uçuşlar ve katliamlar ilk kez görüntülendi
Yeni bir belgesel, İngiltere'nin Gazze'deki soykırıma, Güney Kıbrıs'ta Akrotiri üssünden kalkan RAF casus uçuşları ve İsrail ile anlık görüntü/konum paylaşımı yoluyla ortak olduğunu ilk kez gözler önüne serdi. Görevleri gizlenen ve sayıları açıklanandan 116 adet daha fazla olduğu tespit edilen casus uçuşlarının görüntüleri ise dünyada ilk kez paylaşıldı. Belgesel, ayrıca İngiliz istihbaratının rehinelerin kurtarılması dışındaki hedefler için kullanıldığını ve Güney Kıbrıs'taki üssün Gazze’deki “ölüm uçuşları” için kullanıldığını kanıtladı.
Medya organizasyonu Declassified UK tarafından hazırlanan yeni bir belgesel, İngiltere'nin İsrail'in Gazze'deki soykırımı sırasında yürüttüğü askeri iş birliğine dair yeni detayları gün yüzüne çıkardı.
YouTube'da yayımlanan "Britain's Gaza Spy Flight Scandal" (İngiltere'nin Gazze Casus Uçuş Skandalı) adlı belgeselde, Declassified muhabirleri Phil Miller ve Alex Morris'i Eylül ayında Güney Kıbrıs'a giderek Tel Aviv'e sadece 40 dakikalık uçuş mesafesindeki İngiliz hava üssünün yer aldığı Akrotiri’de çekimler yaptı.
Bu üsten kalkan RAF uçakları, İsrail'in kuşatma altındaki bölgeye yönelik savaşı boyunca Gazze üzerinde yüzlerce gözetleme uçuşu gerçekleştirdi. İngiltere Savunma Bakanlığı, bu uçuşların yalnızca "rehineleri kurtarma" amaçlı olduğunu öne sürdü. Ancak uçuşlar büyük bir gizlilik altında tutuldu ve son iki yılda İngiltere'nin İsrail ile sürekli istihbarat paylaştığı ortaya çıktı.
ÖNEMLİ YENİ İFŞALAR
Bununla birlikte belgesel birçok önemli önemli ifşaat içeriyor. Belgesel, RAF tarafından kiralanan bir Amerikan casus uçağının üsten kalkarak Gazze üzerinde uçtuğu ilk görüntüleri kamuoyuna sunuyor. Daha önce yüzlerce RAF uçuşunun ardından, İngiliz ordusunun bu yılın başlarında uçuşları gerçekleştirmek üzere Amerikalı taşeronları işe almaya başladığı ortaya çıkmıştı. Film, Amerikalı taşeronlar tarafından gerçekleştirilen ve daha önce bilinenden 116 adet daha fazla gözetleme görevi olduğunu tespit etti.
Declassified, casus uçakların radar görüntüleme sistemleri aracılığıyla Gazze'nin yüksek çözünürlüklü görüntülerini üretebildiğini ve bunları İsrail ile gerçek zamanlı olarak paylaşabildiğini söyleyen kaynaklara da belgeselde yer verdi.
Diğer taraftan belgesel, 1 Nisan 2024'te Gazze'de bir İsrail saldırısında yardım kuruluşu konvoyunda bulunan eski bir kraliyet deniz piyadesi olan James Henderson'ın davasını inceliyor. İngiltere Savunma Bakanlığı, Henderson ve diğer altı uluslararası yardım görevlisinin öldürüldüğü gün bir RAF uçağı tarafından çekilen Gazze görüntülerini elinde tutuyor. Ancak bakanlık, ulusal güvenlik muafiyetlerini öne sürerek kaydı yayımlamayı reddediyor.
“İSRAİL YARDIM GÖNÜLLÜLERİNİ BİLEREK ÖLDÜRDÜ”
Henderson'ın babası Neil, belgeselde verdiği röportajda, bu görüntülerin "İngiliz güvenliğini nasıl etkileyebileceğini anlayamadığını" dile getirdi. İngiliz Savunma Bakanlığı’nın görüntüleri yayımlamayı reddetmesini "bir hakaret" olarak nitelendiren baba, "Eğer yayımlansaydı, yerde neler olup bittiğine dair çok daha iyi bir anlayışa sahip olurduk. İsraillilerin onları izlediğini kanıtlayacağını düşünüyorum. Gerçekten de oğlumu ve diğer yardım gönüllülerini bilerek hedef alındıklarına inanıyorum" diyerek devam etti.
“ONLAR ÖLÜM UÇUŞUNA ÇIKIYORLAR”
Gözetleme uçuşları ile ilgili diğer önemli bir sorunu ise İngiliz istihbaratın yalnızca rehineleri kurtarma çabalarına yardımcı olduğu yönündeki tartışmalı iddiası oluşturuyor.
Belgesel’de röportaj yapılan eski RAF teknisyeni Steve Masters, İngiltere'nin İsrail'e verdiği istihbaratın nasıl kullanıldığını kontrol edemeyeceğine dikkat çekti. Ancak, İsrail ile paylaşılan görüntülerin "kolaylıkla genel hedef tespiti için de kullanılabileceğini" söyledi.
Belgeselin diğer odak noktasını ise Güney Kıbrıs'ta RAF üssü ve İsrail'e yardım etmedeki rolü nedeniyle yaşanan hoşnutsuzluk oluşturuyor. Declassified, Güney Kıbrıslıların üsse karşı düzenlediği bir protestoya belgeselinde yer verdi. Muhabirleri İngiliz üssünün etrafında gezdiren Güney Kıbrıslı siyasetçi Melanie Steliou, "Bir uçağın her kalkışında insanların ölebileceği, çocukların ölebileceği düşüncesi... Bu yürek parçalayıcı ve öfke verici. Ve buradan kalkıyorlar! Onlar ölüm uçuşuna çıkıyorlar” ifadelerini kullandı.
