"Küresel ısınma için atmosfere kimyasal yayıyorlar": "Hükümetler havayı kontrol ediyor" iddiası
Uzun yıllardır jeomühendislik alanında aktivist olan Dane Wigington, hükümetlerin gizli bir hava kontrol programıyla dünyayı toksik kimyasallara ve tehlikeli ultraviyole (UV) radyasyona maruz bıraktığı konusunda uyararak tartışmaya neden oldu. Geoengineering Watch adlı kurumu kurucusu olan Wigington, hükümetlerin ve orduların, küresel ısınmanın gerçek şiddetini gizlemek için on yıllardır atmosfere kimyasal madde yaydığını iddia etti.
Wigington, DailyMail'e yaptığı açıklamada, uçakların İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra alüminyum bazlı parçacıkları havaya bırakmaya başladığını öne sürdü. Kendi finanse ettiği 100 bin dolarlık 'uçan laboratuvarın' uçak emisyonlarında alüminyum nanoparçacıkları tespit ettiğini iddia etse de, bu sonuçlar bağımsız olarak doğrulanmadı.
"EN TEHLİKELİ ULTRAVİYOLE IŞINI YERYÜZÜNE ULAŞTI"
Aktivistin en çarpıcı iddialarından biri, normalde Dünya atmosferi tarafından tamamen engellenen en tehlikeli ultraviyole ışık biçimi olan UV-C radyasyonunun artık yüzeye ulaştığı yönünde. Yakınlardaki ormanlarda güneş ışığının ağaçların dış katmanlarını yakması gibi aşırı UV maruziyeti belirtileri gördüğünü söylese de, UV-C'nin yeryüzüne ulaştığını doğrulayan hakemli bir veri bulunmuyor.
Wigington, iddialarını desteklemek için B-17 bombardıman uçaklarının açılıp kapanan buhar izlerini gösteren arşiv görüntülerini, eski Senatör Lyndon B. Johnson'ın 1957'deki hava kontrolüyle ilgili spekülatif sözlerini ve Vietnam Savaşı'nda kullanılan bulut tohumlama operasyonlarını gösterdi.
Ayrıca, Irak'taki kuraklık ve İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın 2011'deki Batı ülkelerinin bulutları boşaltma suçlamalarını da bu gizli programa bağladı.
KOMPLO TEORİSİNE DAYANIYOR
Öte yandan, Wigington'ın bu iddiaları, hükümetin hava durumunu kontrol etmek veya halk sağlığını etkilemek için ticari uçaklardan tehlikeli kimyasallar püskürttüğünü savunan uzun soluklu "chemtrail" (kimyasal iz) komplo teorisine dayanıyor.
BİLİM İNSANLARI DEFALARCA KEZ REDDETTİ
Bilim insanlarının ve ABD hükümetinin büyük çoğunluğu, bu teorinin yanlış olduğunu defalarca açıkladı. Göklerdeki izlerin çoğunun, uçak egzozundaki su buharının yüksek irtifalarda buz kristalleri halinde donmasıyla oluşan sıradan yoğuşma izleri (kontrailler) olduğu belirtiliyor.
Wigington, iddia edilen kimyasal püskürtmenin, toprak mikrobiyomlarına zarar veren ve ormanları boğan toksik yağışlara neden olduğu konusunda uyarırken, çoğu bilim insanı günümüzdeki orman stresini uçaklardan kaynaklanan kimyasal serpintiye değil, sıcak hava dalgaları, kuraklık ve orman yangını hasarına bağlıyor.
Uzmanlar, Wigington'ın bu küresel örtbas olarak gördüğü şeyi ortaya çıkarmak için bilim camiasında bir ivme oluştuğuna inansa da, gizli bir hava modifikasyonu programının varlığını doğrulayan hiçbir bağımsız araştırma yapılmadı. Uzmanlar, teorinin çevrimiçi platformlarda ve marjinal siyasi çevrelerdeki ısrarına rağmen, doğrulanabilir kanıtlarla desteklenmediğini belirtiyor.
