Putin’den ABD'ye nükleer gözdağı! 'Tomahawk verirseniz, fırlatıcıları vururuz'

Kremlin, Washington’a açık bir uyarı gönderdi. Rusya, ABD’nin Ukrayna’ya Tomahawk seyir füzesi sağlaması halinde “fırlatıcıları imha edeceğini” açıkladı. Aynı zamanda Moskova, herhangi bir ülkenin nükleer deneme yapması durumunda derhal karşılık vereceğini belirterek, küresel güvenlik dengesini yeniden krizin eşiğine taşıdı.
Rusya, ABD’nin Ukrayna’ya Tomahawk seyir füzeleri sağlaması halinde “sert” ve muhtemelen fırlatma altyapılarını hedef alacak adımlar atacağını açıkladı.
Aynı zamanda Moskova, başka bir ülkenin nükleer deneme yapması durumunda da derhal karşılık verileceği uyarısını tekrarladı.
'TOMAHAWK'LARI DÜŞÜRECEK, FIRLATICILARI VURACAĞIZ'
Rus parlamentosunun savunma komitesi başkanı Andrei Kartapolov, devlet haber ajansı RIA’ya yaptığı açıklamada, Washington’un Kiev’e Tomahawk tedarik etmesi halinde Moskova’nın tepkisinin “sert, belirsiz, ölçülü ve asimetrik” olacağını söyledi.
Kartapolov, “Bize sorun çıkaranlara zarar verecek yollar bulacağız” ifadesini kullandı ve “Ukrayna fırlatma sahaları hazırlarsa, bunları tespit edip insansız hava araçları ve füzelerle tüm fırlatıcıları imha ederiz” dedi.
Rus yetkili, hava savunma sistemlerinin Suriye dahil önceki operasyonlardan Tomahawk füzelerinin uçuş profiline hâkim olduğunu ve bunları önlemenin Moskova için yeni bir şey olmadığını belirtti. Ayrıca, tedarik edilecekse bile Tomahawkların “yüzlerce değil, onlarca” verileceğini savundu.
NE OLMUŞTU?
ABD Başkanı Donald Trump’ın da konuyu kamuoyuna yansıttığı, Tomahawk tedarikinin nasıl kullanılacağı konusunda bilgi sahibi olmadan karar verilmeyeceği vurgusunu yaptığı iletti.
ABD yetkilileri konuyu operasyonel güvenlik ve müttefik koordinasyonuna bağlı olarak değerlendirdiklerini ifade etti. Şu aşamada Tomahawkların Ukrayna’ya transferi konusunda resmi bir karar açıklanmadı.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryabkov da transferin çatışmanın seyrinde “niteliksel bir değişim” riski oluşturduğuna işaret ederek Washington’a soğukkanlı davranma çağrısında bulundu. Kartapolov’un açıklamaları, silah transferinin muhtemel tırmanma riskini ve Moskova’nın karşılık verme taahhüdünü öne çıkardı.
'NÜKLEER DENEME OLURSA MİSİLLEME OLUR'
Ayrı bir açıklamada Ryabkov, başka bir ülkenin nükleer deneme yapması gibi “hatalı ve istikrarı bozucu” bir karar alınması halinde Moskova’nın derhal misilleme yapacağını söyledi.
Ryabkov, Washington’un nükleer test altyapısını uzun süredir savaşa hazır tuttuğunu belirterek, bu yönde atılacak herhangi bir adımın Rusya tarafından karşılıksız bırakılmayacağını söyledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Valdai Forumu’ndaki konuşmasında, “birilerinin nükleer denemelere hazırlandığını” gördüklerini ve denemelerin gerçekleşmesi halinde misillemede bulunacaklarını ifade etmişti.
TRUMP'IN 'NEW START' ÇIKMAZI NEDİR?
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşması’na (New START) bir yıl daha uyma teklifini “iyi bir fikir” olarak nitelendirmesi, iki nükleer güç arasındaki silah kontrolü tartışmalarında yeni bir döneme işaret ediyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova’da yaptığı açıklamada Trump’ın sözlerini “memnuniyetle karşıladıklarını” belirterek, “Bu, ABD’nin Putin’in inisiyatifini desteklediğini düşünmek için bir zemin oluşturuyor.” ifadelerini kullandı. Ancak Peskov, henüz Washington’dan bu yönde resmî bir diplomatik sinyal almadıklarını da sözlerine ekledi.
Anlaşmanın süresi 2026’da dolarken, iki ülke de nükleer caydırıcılık kapasitesini koruma ve yeni silah sistemlerini sınırlandırma konularında karşılıklı güvensizlik içinde.
ABD’nin Sovyetler Birliği’yle 1991’de, Rusya Federasyonu’yla ise 1993’te imzaladığı START 1 ve START 2 anlaşmalarının uzantısı olan New START, iki ülke arasında yürürlükte kalan son nükleer silah kontrol anlaşması konumunda.
Uzun menzilli nükleer başlıklar ve füzelerde sınırlandırmalar öngören antlaşmanın süresi Şubat 2026’da sona erecek.
Putin, eylül ayında yaptığı açıklamada, Rusya’nın süresi bitiminden itibaren antlaşmaya bir yıl daha uymayı teklif ettiğini, ancak bunun ABD’nin de “caydırıcılık dengesini bozacak adımlar atmamasına” bağlı olduğunu belirtmişti.