Türkiye soykırım davasına müdahil oldu! UAD kararı bekleniyor

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Türkiye'nin UAD'deki sunumuna dair değerlendirmede bulundu. Yüksel, "Türkiye, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasını güçlü bir şekilde savunuyor ve bunu bir kez daha orada ifade ettik. UAD'nin tüm beyanları değerlendirip kamuya açık bir oturumda görüşünü açıklamasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) İsrail'in BM kuruluşlarına yönelik yükümlüklerini değerlendiren danışma görüşü duruşmalarında Türkiye'nin sunumunu takip eden, TBMM Hukuk Heyeti'ndeki Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
ABD'de Filistin'e destek verdiği gerekçesiyle gözaltında tutulan doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk'ün serbest bırakılmasının sevindirici olduğunu belirten Yüksel, Öztürk'ün ailesi, sevenleri ve okuluyla kavuşması ile sağlığı ve özgürlüğü konusunda duydukları endişelerin sona ermesinin, tüm Türkiye için büyük bir sevinç kaynağı olduğunu söyledi.
UAD'nin, İsrail'in BM kuruluşlarına yönelik yükümlüklerini değerlendiren danışma görüşü duruşmalarında Türkiye'nin sözlü beyan sunduğunu anımsatan Yüksel, Türkiye'nin beyanının, sadece uluslararası hukukun üstünlüğüne olan güçlü inancı değil, aynı zamanda Filistin halkının yıllardır süregelen acılarının, hak ihlallerinin ve zulmün artık durması gerektiği yönündeki kararlılıklarını dile getirdiğinin altını çizdi. Türkiye olarak hem yazılı hem de sözlü beyan esnasında yalnızca Filistin'in haklarının savunulması noktasında değil, uluslararası hukukun korunması ve güçlendirilmesi adına kritik bir tutum sergilediklerini ve hukuki tespitler yaptıklarını anlatan Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
Türkiye, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasını güçlü bir şekilde savunuyor ve bunu bir kez daha orada ifade ettik. İsrail'in cezasızlık algısına son verilmesi gerektiğini vurguladık ve bu bağlamda 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi çerçevesinde açılan davada Türkiye'nin müdahillik beyanında bulunduğunu da belirttik. Türkiye önceki danışma görüşleri süreçlerinde de aktif bir şekilde orada yer almıştı. UAD'de İsrail'in ihlal ettiği BM Ayrıcalık ve Muafiyetler Sözleşmesi, Cenevre sözleşmeleri, BM Genel Kurul Güvenlik Konseyi kararları ve UAD'nin önceki danışma görüşleri ve ihtiyat tedbir kararlarına aykırı davrandığını bir kez daha ortaya koyduk.
Yüksel, İsrail'in 2 Mart 2025 tarihi itibarıyla Gazze'ye insani yardım sevkiyatını tamamen durdurma yönünde tek taraflı bir karar almasının, Gazze'deki sivillere yönelik toplu bir cezalandırma teşkil ettiğine dikkati çekerek, bu davranışının Cenevre Sözleşmesi'ne göre savaş suçu olduğunu vurguladı. İsrail'in izlediği politikalar nedeniyle bugüne kadar 51 binden fazla sivilin hayatını kaybettiğini ve 50 binden fazla mültecinin yerinden edilmesine sebep olduğunu belirten Yüksel, 15 Nisan itibarıyla 294'ü BM olmak üzere 417 insani yardım kuruluşu çalışanının hayatını kaybettiğini söyledi.
"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ TARAFSIZ VE KARARLI BİR TUTUMLA SAĞLANABİLİR"
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, Türkiye'nin, Filistin halkının yaşadığı trajedinin sadece bir insani kriz olmadığı, aynı zamanda uluslararası düzenin temel ilkelerine yönelik ağır bir tehdit olduğunu da vurguladığını dile getirerek, UAD'den, İsrail'in BM üyesi ve işgalci güç olarak uluslararası hukuk çerçevesindeki yükümlülüklerinin teyit edilmesi; UNRWA'nın işgal altında olan Filistin topraklarındaki operasyonel yetkisinin tanınması ve korunması; İsrail'in insani yardımları engellemesi ve BM personelini hedef almasının uluslararası ve insancıl hukukun açık ihlali olarak ilan edilmesi, Filistinli mültecilerin temel haklarının korunması ve savunulması ile İsrail'in BM operasyonlarına, insani yardım personeline ve sivil altyapıya yönelik sistematik saldırılarından hukuken sorumlu tutulması talebinde bulunduklarını kaydetti.
Türkiye'nin bugüne kadar Gazze'ye yönelik yardımlarını da aktaran Yüksel, Türkiye'nin insani yardımlarda karşılaşılan zorlukları aşmak ve Filistin halkının yanında olmak için çabalarını sonuna kadar sürdüreceğini vurguladı.
Yüksel, "UAD'nin tüm beyanları değerlendirip kamuya açık bir oturumda danışma görüşünü kısa süre içerisinde açıklamasını bekliyoruz. Bu süreç, uluslararası hukuk ve insan hakları perspektifinden büyük önem taşımaktadır. Uluslararası toplumun bu trajedi karşısındaki tepkisizliği, gelecekte benzer ihlallerin artmasına zemin hazırlayacaktır. Hukukun üstünlüğü ancak ilkeler karşısında tarafsız ve kararlı bir tutumla sağlanabilir. Türkiye olarak bu kararlılığı geçmişte olduğu gibi bugün de sürdürmekte, adaletin sesini yükseltmekten geri durmayacağımızı burada bir kez daha belirtmek istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.