Kira ve gıdanın hâlli

A -
A +

İlk Başkanlık Seçimlerinin yapıldığı 2018 öncesi patates-soğanı fırlatmışlardı…

 

Milletimiz her zamanki gibi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı seçerek devleti korumaya aldı, ancak AK Parti’nin 2019’da İstanbul ve Ankara gibi şehirleri kaybetmesinde bu iki ürün neredeyse başrol oynadı.

 

O dönem tanzim satış noktalarında, doğrudan çiftçiden alınan ürünün, kurulan çadırlardan halka ucuz fiyata ulaştırılması doğru bir adımdı ama, böyle bir tedbir hiç muhalefetin işine gelir mi(!)

 

Yapmadıkları karalamayı bırakmadılar, sonunda o çadırlar söküldü.

 

Oysa Halk Ekmek gibi bir örnek vardı piyasayı dizginleyen.

 

Bir diğer ayağında ise devletin koyduğu üst sınır...

 

O yüzden ekmek can yakmadı, fırıncılar da batmadı, lakin kontrolsüz kalan diğer kalemler çığa dönüştü.

 

     ***

 

Patates-soğanla istediği neticeye yaklaştığını görenler, 2023 seçimleri öncesi ürün gamını genişletti!

 

Et, süt, yumurta… Pandemi de bahanesi oldu, raflarda, tezgâhta ne varsa katlana katlana arttı.

 

Sonra buna bir de kira eklendi.

 

Faiz indirimiyle birlikte hem arsa ve konut fiyatları uçtu, hem de kiralar…

 

Bahane hep aynıydı; pandemi sonrası gelen talep artışı.

 

Otomobil de neredeyse karaborsaya düşüp, ikinci el fiyatları sıfırını geçince tam oldu!

 

Ve serbest piyasa olgusu, serbest vurgun algısına dönüştü.

 

     ​***

 

Milletimiz eğer 2023 seçimlerinde ferasetli davranmayıp, ülkesi yerine cebini düşünseydi, bugün mahvolmuştuk.

 

Suriye’de "teröristan" şimdiye kadar kurulmuş, İsrail çoktan dibimize gelmişti; çünkü CHP adayı zaten Suriye ve Irak’tan askerimizi çekeceğini ilan etmişti.

 

Muhtemeldir ki, biz yeniden kendi sınırlarımız içindeki terör olaylarını da konuşur olmuştuk.

 

Ne Akdeniz’deki haklarımız kalırdı, ne Libya ile deniz yetki sınırı...

 

Zaten bütün KHK’lılara dönüş vaadi verilmiş, FETÖ yeniden devlete çöreklenmişti.

 

Çok şükür milletimiz gereğini yaptı, üzerinden de iki sene geçti.

 

Gıda ve barınmaya yönelik tepkiler ise 2014’te yine mahallî seçimlere yansıdı ama, CHP’lilerin eline geçen belediyelerde yaptıklarını da görüyoruz.

 

Hafazanallah, millet yanlışlıkla bunlara kansa, ekonomide de doluya değil, kasırgaya yakalanmıştık.

 

     ​***

 

CHP’nin hâli ortada, onu aklıselim olan herkes görüyor zaten…

 

Lakin hükûmetin ve devletin meselesi CHP’lilerin fırsatını bulur bulmaz yaptıkları hırsızlıkları ifşa edip hesap sormak değil sadece.

 

2018’den başlayarak gıdada, 2021’den başlayarak konutta yaşanan köpük fiyat artışlarına çözüm bulmak en elzem olanı.

 

Millet serbest piyasa falan bilmez, neticeye bakar…

 

Yedi senedir gıdada fiyatların önünü almak için hangi büyük adımlar atıldı mesela?

 

Benim hatırladığım tanzim satıştan sonra vergi indirimi ve zincir marketlere kesilen cezalar…

 

Tanzim çadırları muhalefetin ucuz ağız oyunlarına kurban gitti, vergi indirimi vatandaşa değil ‘vatandaşı kazıklayanlara’ yaradı, zincir marketlere kesilen cezalar ise devede kulak kaldı.

 

Aradan onca yıl geçtikten sonra tutuklanan HAKMAR ve TATBAK zincir marketlerinin sahibi FETÖ’cü Zeki Doruk’un, çevresine, âdeta devletle alay edercesine “Maliyeden bir marketimin günlük geliri kadar ceza da yiyecek olsam fiyatları yükseltip ülkedeki enflasyonu artıracağım. Cemaat (FETÖ) ile yükseldim, servetim de gitse feda olsun" dediği savcılığa ulaşan MİT raporlarına yansıdı.

 

Düşünün böyle bir hain, yıllarca at oynatmış memlekette.

 

     ​***

 

İşte böyle alçakların eliyle enflasyon canavara dönüştü, Türk lirası ile Türkiye yerine İngiltere’deki bir marketten alışveriş yapmak daha uygun hâle geldi.

 

Üstelik İngilizin parası bizim TL’den 55 kat daha değerli olduğu hâlde!

 

Hal yasasının bir türlü çıkmamasına mı yanarsın, kiraların önünün bir türlü alınamamasına mı?..

 

Hani çare faizlerin artırılmasıydı, faiz yükselince ekonomi rayına oturacaktı?

 

İki-üç sene önce bu goygoyu yapanlar, şimdi “Bu faizle nereye?” diye hükûmete yükleniyor.

 

Ekonomist değilim ama, ekonomiyi faizden gelecek dövize bağlamanın sıkıntısını geçmişte çokça yaşadığımız için ‘düşük faizle üretimi artırıp, yükselen ihracatla ülkemize gelecek dövizi de artırmayı’ çok savundum.

 

Yol doğruydu, lakin belli ki kontrol elimizde değildi…

 

Yeniden yüksek faiz politikasına geçtikten sonra, şimdi üreticilerin yaşadıkları sıkıntıları, taşınan fabrikaları, işsizlik tehlikesinin artabileceğini konuşuyoruz.

 

Döviz artmıyor, buna rağmen yine ne hikmetse gıda fiyatları yerinde durmuyor.

 

En büyük bahaneleri dolar ve işçi ücretleri değil miydi?

 

Bunlar değişmediği hâlde niye fiyatlar sürekli yükseliyor?

 

Şunun bile cevabını yıllardır bulamadık bir türlü.

 

     ***

 

Onu bunu bilmem, artık bu işe sağlam bir neşter lazım.

 

Sabit gelirli zaten sıkıntıda; üretim de çökerse, işçi çıkarmalar artarsa hepimiz bunun altında kalırız.

 

Daha fenası, ülke bekasının tehlikeye girme riski.

 

Cumhur İttifakı'nı taşıyan, her şeye rağmen devletin bekasını düşünen kitle çoğunlukla esnaf, işçi, emekli, çiftçi.

 

Piyasaya operasyon çeken FETÖ’cüler gibi hainler ve beyaz Türkler belli ki bu desteği iktidarın arkasından almaya çalışıyor.

 

Nasıl olsa ‘care trade’ yapanların tuzu kuru…

 

Onların parası faizde, iş yapmadan paralarına para katıyorlar.

 

Bu arada KOBİ’ler batıyormuş, on milyarlarca dolarımız, dünyanın en yüksek faiziyle faiz lobilerine, yurt dışına gidiyormuş, kimin umurunda?

 

Hele bu bahaneyle bir de AK Parti’yi ve Cumhurbaşkanımızı yıkabilirlerse, değmeyin keyiflerine!

 

 

 

Yücel Koç'un önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.