Gürsel Tekin, Kılıçdaroğlu ile görüşmesini anlattı! "Gerçek CHP'lilerle bu krizi aşacağız"

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce CHP İstanbul İl Yönetimi'ne görevlendirilen Gürsel Tekin, CHP kanadından kendisine yapılan eleştirilere sert cevap verdi. "Bu krizi biz aşacağız. Gerçek CHP'lilerle u krizi aşacağız" sözlerini kullanan Tekin, Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşemeye dair "Sayın Kılıçdaroğlu ile 2 gün önce görüştüm. Aradım kendisini, selamlaştık, o kadar. Öyle bir iklim oluşturuldu ki. Burada kendimize destekçi arayışı içinde değiliz" açıklamasında bulundu.
CHP İstanbul Çağrı Heyeti Başkanı Gürsel Tekin, Habertürk'te katıldığı canlı yayın programında CHP'deki sıcak gündeme dair soruları cevapladı.
Tekin, "Bu krizi biz aşacağız. Gerçek CHP'lilerle bu krizi aşacağız. Genel başkanımızla, parti yöneticilerimizle oturacağız. Bu Gürsel Tekin'in, sayın Özgür Özel'in keyfiyle olacak iş değil. Koskoca savaşlar bitiyor da parti içinde sorunları aşabilecek durumda değilsek o zaman yazıklar olsun bize" ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşemeye dair konuşan Tekin "Sayın Kılıçdaroğlu ile 2 gün önce görüştüm. Aradım kendisini, selamlaştık, o kadar. Öyle bir iklim oluşturuldu ki. Burada kendimize destekçi arayışı içinde değiliz" dedi.
Tekin'in konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"BİZ BU MAHKEMENİN HİÇBİR TARAFINDA YOKUZ"
İkili konuşmalar namus ve edep işidir. İkili konuşmaları benim iznim olmadan paylaşıyorsa benim gözümde sıfır insandır. Önce şunu söyleyeyim; kayyum muydu, çağrı heyeti miydi? Neydi ne değildi? Yalan yanlış bir sürü haberler oldu. Olağanüstü bir destek aldım. 2 yıl önce kongre oldu. Aslında konuşma gereği duymuyordum. Gerek Cemal Canpolat ve gerekse sayın Özgür Çelik ve onlara yakın insanların konuşmaları beni dehşete düşürdü. 'Biz bir ailenin parçalarıyız, tarihimizin birçok döneminde kongreleri izleyen insanım, yarın sokakta birbirinizin gözüne bakacak cümleler kullanın' dedim. Günün sonunda mahkemelik oldu. Mahkeme karar aldı. Bu mahkemenin hiçbir tarafında yokuz. Ne Özgür Çelik ne Cemal Canpolat tarafındayız. Bu davayı açan yine CHP delegeleridir.
"BU SONUCU PARTİMİZİN LEHİNE ÇEVİREBİLİRİZ"
CHP'liler bu konuda tarafsız olduklarına inandıkları 8 kişiye görev veriyorlar. Birisi ben ve 5 kişi. 2 arkadtaşımız psikolojik baskı altında kaldıkları için ayrıldılar. Siyasetin içinde bir sürü sorunlar yaşamış insanım. Başörtüsü meselesinde yıllar önce 'insanların eğitim hakkını kısıtlayamazsınız' dedim. Linçlere alışığım. Ellerinde o kadar aparatlar var ki. Dünyanın çeşitli ülkelerinde troller. Gazeteler, sosyal medya. Kesinlikle parti içinde hiçbir kimse yok. Dışarıda organize edilen şeyler. Dışarıdaki FETÖ'cüler dahil olmak üzere paylaşımlarını görürsünüz. Partimiz sorun yaşıyor, bu sorunu bir an önce partimizin lehine çevirebiliriz derken bir saldırının, yağmurun içinde gördük kendimizi.
"SARIYER'DEKİ BİNA HEPİMİZİN BİNASIDIR"
Ne belediye başkanlarını ne ilçe başkanlarını aradım. Tam tersine belediye başkanı ve ilçe başkanı arkadaşlarım beni arayıp, 'hayırlı olsun' dediler. Ama kimin aradığını söylemem. Biz geldik doğası gereği gelir gelmez demirbaşları, kasayı, bütün ne varsa onu teslim almamız gerekiyordu. Bir gün, beş gün, yedi gün. Toplantı kararları almamız gerekiyor. Defterleri alamadık. Seçim kuruluna başvurduk. Genel merkezimiz Sarıyer'e de başvuru yapmış. 'Buradaki binamızı Bahçelievler'e taşıdık' diye. Ayın 2'sinden itibaren bina Çağrı Heyeti'ne ait. İlçe seçim kurulu da bilmediği için biz başvurumuzu yaptık. Başvuruya cevap gelmeyince arkadaşlarımız ilgilendirdiler. Sonuçta buranın resmi olarak İstanbul İl binası olduğuna dair belgeler intikal edince karar defterlerimiz alındı. Delege, yönetici, ilçe, il başkanlarımızın bilgilerini almak için arkadaşlarımız başvuru apmı. 'Onlar da 'genel merkezden alın' demiş. Aslında ben bilgileri alabilirdim. Bina şu anda Çağrı Heyeti'ne aittir Bina hepimizin binasıdır. Genel başkanımız ve yöneticilerimiz binayı çok rahat kullanabilir.
"BİZİ TARAFSIZIZ DİYE ÖNERMİŞLER"
Sayın Özgür Özel'le uzun dönem çalıştık. Benim kişimi, karakterimi bilir. Vatandaşlarımızı, sağduyulu seçmenimizi partililerimizi yalan yanlış gaza getirmeyin. Bir polemik içine girmek istemiyorum dedim. Benim adım Gürsel Tekin. 40 yılımı bu partinin üstüne toz konmasın diye mücadele etmişim. Ben parti üyesi değil particiyim. CHP'nin önde olan isimleriyle, herkesle temasa girdim. Tam sorunlar çözülüyordu 24 saat sonra apayrı bir şey geldi. Partiyi biz mi mahkemeye düşürdük? Bu sorunları biz mi oluşturduk? Nerede bizim dahlimiz var? Arkadaşlarımız bizi tarafsız diye önermişler. Biz bir an önce partimizi adliye koridorlarından nasıl çıkarabiliriz diye çalışıyoruz. Bugün yüzlerce arkadaşımız tutuklu. Belediye başkanları, kamu yöneticileri. Tutuklu olmalarının temel sebebi iftiracılar ve itirafçılar. İtirafçı ve iftiracılara soruşturma açmıyorsunuz, Gürsel Tekin'i, Barış Yarkadaş'ı bir gece yarısı disipline verdik, attık diyorsunuz.
"BİZ GÖZYAŞI DÖKERKEN SİZ NERDEYDİNİZ?"
Partinin tabanını bilen bir insanım. Bütün kademelerde görev yapan insanım. Partimi, ailemi çok iyi biliyorum. Bu eleştirileri Zeydan Karalar yapsaydı gam yemezdim. Gerçek CHP'liler bizi eleştirmiş olsaydı. Ama o partiden bu partiden gelmiş insanların beni eleştirmelerine izin vermemesi lazım sayın genel başkanım. Sayın İmamoğlu'nu kast etmiyorum. Profesör bilmem ne diye bir şey var. Sonra gelmiş bizim partiye katılmış. Siz kimsiniz? Biz gözyaşı dökerken siz nerdeydiniz? Aziz Kocaoğlu beni eleştirebilir. Sayın Önder Sav, sayın Sevigen beni eleştirebilir. Daha yeni gelmişsiniçz, bu nedir yahu! Bütün Türkiye'nin önünde söylüyorum. Bütün uğraşımız savaş meydanlarında kurulmuş bir siyasi partinin bir an önce adliye koridorlarından kurtarılmasıdır. Onun dışında en ufak beklentimiz yok. Üçümüz bir an önce görevimizi yapacağız.
"SAYIN KILIÇDAROĞLU İLE GÖRÜŞTÜM"
Geçen gün Bayrampaşa Belediye Başkanımız hakları gasp edildi, tutuklandı. Bize göstermiş olduğunuz bu şiddet, hiddet! Arkadaşımızı vermeseydiniz. Benim CHP'liliğimden şüpheniz var mı? Siz tutsak olan arkadaşlarımıza karşı göstermeniz gereken mücadeleyi niye bize gösteriyorsunuz? Ben makamlarda, mevkilerde istifa etmişim. Sayın Kılıçdaroğlu ile ayrıştım istifa ettim. Ortada bir sorun var. Bu sorunu gelin elbirliğiyle kaldıralım. Sayın Kılıçdaroğlu ile 2 gün önce görüştüm. Aradım kendisini, selamlaştık, o kadar. Öyle bir iklim oluşturuldu ki. Burada kendimize destekçi arayışı içinde değiliz. Bir sorun, sıkıntı var. Her gün tartıştığınız Türkiye'nin gündemini meşgul eden mesele var. CHP Genel Merkezi yöneticilerine 'gelin üç biz üç siz oturun, siz ne diyorsanız onu yapacağız' dedim. 'Tamam' dediler. Şimdi geldiğimiz duruma bakın. Bu sorunları çözelim.
"ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL EDİLMEYEN BİR DÖNEME GİRDİK"
Sayın Kılıçdaroğlu'nun misyonu ile bizimki apayrı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun son 1,5 yılda duyguların ne kadar incitildiğini, belki siz takip etmiyorsunuz. Şuna emin olun, sayın Kılıçdaroğlu'nu linç eden ekibin hiçbirisi CHP'li değil. CHP'liler kongre salonlarında bazen çok şiddetli tartışmalar yapabilir. Akşam biter el birliğiyle yemeklere gidilir. CHP'de böyle bir düşmanlaşma, ötekileştirme, birbirine tepeden bakma yoktu. 8 yıldır CHP'de mülteci muamelesi gördüm. Sayın Kılıçdaroğlu döneminde de böyleydi. Eleştiriye tahammül olmayan döneme girdik. Bir tv kanalında Sayın Kılıçdaroğlu'nun ekibine 'yanlış yapıyorsunuz?' dediğim için ekran yasağı gelmişti. Siyaset ve medyayı arındırmadığınız sürece Türkiye'nin meselelerini bitiremezsiniz.
"SORUNU ORTADAN KALDIRMAK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ"
Ben İstanbul il başkanı iken, hiç kimseye kimin delege olup olmayacağını herhangi arkadaşıma ne önermişim. Herhangi bir il başkanı, delege çıksın desin ki 'Gürsel Tekin şu tarihte bizi aradı bana oy verin, şuna oy verin dedi' diye bir cümleyi asla duyamazsınız. Bir an önce bu yaşanan sorunu ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz. Bu CHP genel merkeziyle bir işbirliği içinde olsaydık 3-5 ay içinde bu işi bitirebilirdik. Hukukçu arkadaşlara söyledik 'gelin tarif edin onu yapalım' dedik. Bütün acı laflara rağmen hazırız. Sayın Özgür Özel'e kırgın olduğumu buradan da ifade eteyim. Sayın Özel'le kardeşlik hukukumuz var. Ben isterdim ki, arkadaşlarımızın tutukluluğuna sebep olan halen CHP üyesi olan 21 kişiyi orada yuhlattınız. Beni, Zeki'yi Erkan'ı değil..
"PARA-PUL KÜLTÜRÜ CHP'DE KONUŞULAN BİR ŞEY DEĞİLDİ"
Sayın İmamoğlu şu anda tutuklu. Tutuklu bir insanla ilgili negatif cümle söylemem bana yakışmaz. Sayın İmamoğlu da belediye başkanı arkadaşlarımız elbette güçlü olabilir. Ama siz partinin DNA'sını bozmaya çalışırsanız, partinin kültürünü devşirmeye çalışırsanız elbette itiraz ederiz. Sayın Kılıçdaroğlu'nun ben yol arkadaşıyım. Bizi var eden annemize, babamıza itiraz ediyorsak, sadece CHP ile ilgili değil bütün siyasi partiler için. Sizin liderleriniz yanlış ve hata yaptığınızda uyarmasını bilmez misiniz? 'Bu yanlıştır' demez misiniz? Hayır. Biz doğarken itiraz kültürüyle doğduk. Bizim itirazımızı hiç kimse elimizden alamaz. Yanlış bir şey varsa itiraz edeceksiniz. Para pul kültürü CHP'de konuşulan bir şey değildi mesela.
"GENEL BAŞKANIMIZLA, YÖNETİCİLERİMİZLE OTURACAĞIZ"
Size birkaç örnek göstereyim. Yıllar önce DYP ile koalisyonduk. Bir bakanımız kendi bilgisi dışında, özel kalemi, babasının cenazesine çelenk gönderiyor. O çelengin bakanlıkta kesilmiş faturası. Bu duyuldu, kıyametler koptu ve o bakanımız istifa etti. Sayın Sözen İSKİ'de sorun oldu, çok rahatlıkla kapatabilirdi. Kendi eliyle dilekçesini yazdı 'savcılık soruşturma yapsın' dedi. Sayın Celal Doğan davadan dolayı sayın Baykal'a gidip 'üyeliğimi askıya alın partimin kurumsal kimliğini tartıştırmam' dedi. Sayın İnönü, yıllar önce kayınbiraderine yaşamış olduğu evi teminat olarak verdiği için evini satttırdı. Halbuki devlet bankalardan kredi alıp kullanabilirdi. Bu krizi biz aşacağız. Gerçek CHP'lilerle bu krizi aşacağız. Genel başkanımızla, parti yöneticilerimizle oturacağız. Bu Gürsel Tekin'in, sayın Özgür Özel'in keyfiyle olacak iş değil. Koskoca savaşlar bitiyor da parti içinde sorunları aşabilecek durumda değilsek o zaman yazıklar olsun bize. Son söz herkese saygım var. Rica ediyorum üstenci, küçümseyen bir dille, geçmişiyle sorgulayan bir anlayıştan vazgeçin. Tabii ki eleştiri haktır. Bunu kışkırtanlar için söylüyorum. Tertemiziz, veremeyeceğimiz hesap yoktur. Öyle trollerinizle saldırılardan vazgeçin. 1 milyon değil 1 milyar saldırı da olsa bir adım geri adım atmayacağını bilmelerini istiyorum.