Ahmet Çelik kimdir, nereli, kaç yaşında? 99. Gazi Koşusu'nda Cutha'nın binicisi ve şampiyonu Ahmet Çelik'in hayatı merak ediliyor

99. Gazi Koşusunun kazanan isim Ahmet Çelik oldu. birden fazla Gazi Koşusu galibiyet sahibi olan Ahmet Çelim, birçok kupa ve ödülün sahibi oldu. Peki, Ahmet Çelik kimdir, nereli, kaç yaşında? İşte 99. Gazi Koşusu Şampiyonu Cutha'nın binicisi Ahmet Çeli'in hayatı...
Ahmet Çelik, 7 yıl üst üste Gazi Koşusu şampiyonluğunu elde eden bir isimdir. Son iki yıldır tahtını kimseye kaptırmayan Ahmet Çelik, 99. Gazi Koşusu ile yine gündeme geldi.
Gazi Koşusu'nu "Cutha" isimli safkanla kazanan jokey Ahmet Çelik, bu koşudaki 8. zaferidir. 7 kez üst üste bu koşuyu kazanarak art arda kazanma rekoru olan Ahmet Çelik, son olarak 95. Gazi Koşusu'nu "Burgas" isimli safkanla kazanmıştı.
Peki, Ahmet Çelik kimdir, nereli, kaç yaşında? 99. Gazi Koşusu'nda Cutha'nın binicisi ve şampiyonu Ahmet Çelik hayatı...
AHMET ÇELİK KİMDİR, KAÇ YAŞINDA, NERELİ?
Ahmet Çelik 1987 yılında Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde doğdu. 2025 yılı itibarıyla 38 yaşındadır.
Ahmet Çelik, ağabeyi Mehmet Çelik’in yoğun ısrarı üzerine Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi’ne kayıt oldu. Bu alanda eğitim almaya başladı. 2003 yılında mezun olan Ahmet Çelik, 2004'den beri profesyonel olarak at biniyor.
Ahmet Çelik, 3 yıllık aradan sonra "Cutha" ile yeniden Gazi Koşusu'nda zafere ulaştı. Bu koşuda 8. kez şampiyonluğu oldu.
Ahmet Çelik, 9 şampiyonlukla en fazla kazanan jokey olan Mümin Çılgın'ın rekoruna da yaklaştığı bilinmektedir.
Ahmet Çelik, jokey olmaya karar verdiği anları Hürriyet Gazetesi'ne verdiği röportajda böyle anlatmıştı;
"Ben Şanlıurfa Suruçluyum. Bizim oralar, çayırlıklar içinde olduğu için nüfusun yüzde 80’i atçılık yapar. Babam da heves etti, dört arkadaşıyla birleşip, ucuza ‘Çetebey’ isimli bir Arap atı aldı. At aldı dediysem insanlar zengin bir aile olduğumuzu düşünmesin. İki odalı köy evinde anne, baba ve 9 kardeşiyle yaşayacak kadar çok fakirdik. Aldıkları at bedava denilecek kadar ucuz alınan bir attı. Çetebey bahçeye getirildiğinde onu birinin gezdirmesi gerekiyordu. Atı yormamak düşüncesiyle en hafif kilolu olarak beni üzerine oturttular. Heybetli bir yarış atının üzerine çıkınca çok korktum. Birkaç kez arka arkaya binince de alıştım, çok hoşuma gitti. Ertesi gün çırak olarak çalıştığım oto sanayideki ustama da babama da tamirciliği sevmediğimi söyleyip, jokey olmanın yollarını araştırdım. Babam beni İstanbul’a gelip, Apranti Eğitim Merkezi’ne kaydımı yaptırdı ve gitti. 12 yaşımda İstanbul’ta bir başıma kalmıştım. Sabah 09.00’da okula gidip ders görüyor, öğlen yemeğini okulda yedikten sonra, iki arkadaş Veliefendi’nin ahırlarında, atların üst katındaki seyis odalarında uyuyorduk. Geceleri çok üşüyor, titriyorduk. Akşam yemekleri, banyo, çamaşır yıkamak, giyinmek; her şey çok zordu. Resmen çok çileli bir hayat yaşadım. "