Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Müstear isimle hatırasını yayınladığımız Şenay hanımın hatırasına, kaldığımız yerden devam ediyoruz... "Şu anda ortanca kızım Ayla''yı oradaki camaatin içinden birini bulup evlendirirler diye endişe içindeyiz. O zaman, o da dönüşü olmayan bu karanlığa saplanıp kalacak... Bir anne olarak feryat ediyorum. Bizi Almanya''ya gönderirken bizim sosyal yönden korunmamızı sağlayacak olan yetkililere sesleniyorum. Neden bizler burada tek başımıza bırakıldık. Neden bize ve çocuklarımıza bu kültürün etkilerinden korunmanın yollarını göstermediler? Veya neden bizi kendi kültürümüzün şemsiyesi altında toplamadılar... Şimdi bir anne olarak ne yapacağım ben? Birileri gibi, insanların ilgisini çekmek için, ben de mi Boğaz Köprüsü''ne çıkayım?.. Çok sevdiğimiz ülkemize ekonomik katkıları olan gurbetçi vatandaşın sorunlarına yardım edecek bir yetkili hiç mi çıkmayacak? Bizler hem ülkemizi, hem çocuklarımızı hem dinimizi çok seviyoruz. Binbir emek vererek büyüttüğümüz çocuklarımızı başkaları için mi büyüttük?.. Çocuklarımızdan vazgeçmek istemiyoruz. Onları bizden koparsınlar istemiyoruz. Çocuklarımızı kurtarmak istiyoruz... İşin garibi en küçük kızım Leyla şu an 15 yaşında... Ablalarından onu nasıl koruyacağımızı düşünüyoruz şimdi. Ben 58 yaşındayım. Eşim ise 64 yaşında. Ablalarını eve alsak, küçük kardeşlerini de aynı maceraya sürüklerler diye korkuyoruz. Zaten bu cemaatin en kötü tarafı yayılımcı olmaları. Onlara elini veren kolunu kaptırıyor. Her iki kızım da din konusundan laf açılınca kalkıp uzaklaşıyorlar. Kimseyi dinlemiyorlar. Üstelik zannediyorum, kendilerine herhangi bir konuda telkinde bulunmak isteyen olursa, onun söylediklerini de gidip kendi cemaatlerine anlatıyorlar. Bir anne olarak artık dayanamıyorum. Lütfen bize yol gösterin. Çok zor günler yaşıyorum. Allah kimseyi bizim gibi zor duruma düşürmesin. Babası da ben de ne içkisi ne kumarı olan kimseleriz. Yalnız tek kusurumuz vardı ki, bu güzel dinimizi bizler de bilmiyorduk. Bizlere kimse dinimiz hakkında tam olarak bilgi vermemişti. O bakımdan biz de çocuklarımıza hiçbir şekilde dinimizden söz etmedik, edemedik. Tabii kendi dininden tek kelime haberi olmayan çocuklarımız, büyüyüp de belli bir yaşa geldiğinde kendilerine yaldızlı sözlerle sunulan söz ve davranışları din diye ibadet diye algıladılar. Beyinleri o bilgiyle dolunca şimdi başka bir bilgiyi kabul etmiyorlar. Keşke zamanında beyinlerini kendi kültürümüzün güzellikleriyle doldurabilseydik diyorum. Ama ne acıdır ki, biz kendimiz bilmediğimiz bir şeyi evladımıza nasıl öğretebilirdik ki? Şu an hem vicdan azabı hem üzüntü çeken çaresiz bir anneyim. Bu mektuptan ne kızlarımın ne eşimin ne damadımın haberi var... Çok acı çektiğim zamanlar bazen ağladım, bazen feryat ettim, bazen ilaç alıp teskin olmaya çalıştım. Bazen de duygularımı yazarak anlatmaya çalıştım. Son olarak yüreğimdeki acıları kaleme aldığım şu satırlarla anlatmaya çalışıyorum "Yıl 1967 evlendik biz eşimle./ Götürdü beni gurbete kara bir trenle./ Sonra oldu çocuklarım, /Onları mutlu etmekti amacımız./Gurbet derdi, vatan derdi, geçim derdi./Ha bu sene ha bu sene dönelim derken, / Baktık ki 25 sene oluverdi./ Acımasız yıllar gençliğimizi alırken,/ Çocuklarımız burada yabancılaşırken, /Ah zalim gurbet bize ne verdi?/ Şu an çok dertli bir anayım./ Sakın vatandaşım beni kınamayın/Derdini söylemeyen derman bulamaz demişler/Kimbilir kaç ana bu acıyı çekmişler?/ Ben talihsiz anaların ne ilki ne sonuncusu/Böyle talihsizliği kim ister doğrusu/Gurbet derdi, vatan derdi, geçim derdi./Ha bu sene ha bu sene dönelim derken / Baktık ki 25 sene oluverdi./ Acımasız yıllar gençliğimizi alırken,/ Çocuklarımız burada yabancılaşırken, /Ah zalim gurbet bize ne verdi?/ Türküler yakıla halime, analar ağlaya./Benden nasihat, özenmeyin Avrupa''ya/Şu an razıydım dağ başında oturmaya/ Artık her söz boşuna, maziye dönmek çok geç/Sevgili vatandaşım, tatlı aşına su katmaktan vazgeç/ Gurbet derdi, vatan derdi, geçim derdi./Ha bu sene, ha bu sene dönelim derken, / Baktık ki 25 sene oluverdi./ Acımasız yıllar gençliğimizi alırken,/ Çocuklarımız burada yabancılaşırken, /Ah zalim gurbet bize ne verdi?/"
ÖNE ÇIKANLAR