"Bütün yollar Roma'ya çıkar" sözündeki şehir İstanbul mu?

Düzenleyen:
- Güncelleme:
"Bütün yollar Roma'ya çıkar" sözündeki şehir İstanbul mu?
Kültür - Sanat Haberleri

"Bütün yollar Roma'ya çıkar" şeklinde meşhur bir Batı atasözü var. Bu cümlede Roma ile kastedilen şehrin İstanbul olduğu da söylenir. Peki bu ne kadar doğrudur?

Eski çağlardan itibaren yollar ülkelerin en önemli gelişmişlik göstergesi olarak kabul ediliyor.

Roma İmparatorluğu'nun en çok önem verdiği faaliyetlerden birinin de yol açmak olduğu biliniyor. Bütün yolların Roma'ya çıktığı ifadesi de bu politikanın sonucu olarak karşımıza çıkıyor. 

MİLİON TAŞI, NOUVA ROMA, İSTANBUL

"Bütün yollar Roma'ya çıkar" sözündeki yerin İtalya'daki Roma şehri değil de Yeni Roma olarak bilinen İstanbul olduğu iddia edilir. 

Asıl Roma'nın İstanbul olduğu şu şekilde anlatılır:

"Bizans İmparatoru Büyük Konstantin (272- 337), sadece beş bin kişinin yaşadığı Byzantium'u, Roma İmparatorluğu'nun başkenti yapmak ve yeni bir şehir imar etmek için 324 yılında kolları sıvar ve yedi tepeli şehri 14 bölgeye ayırarak işe koyulur.

Büyük bir saray (İmparatorluk Sarayı), Senato Sarayı, Aya İrini Kilisesi, Kutsal Havariler Kilisesi(Bugün yerinde Fatih Camisi vardır), Ayasofya(Başlar ama bitiremez), otuz üç bin kişilik bir Hipodrom, su kemeri, kendi adını taşıyan heykellerle süslü bir meydan (Çemberlitaş) annesi Augusteum adına bir meydan inşa edilir ve şehir ülkenin her yerinden getirilen antik sanat eserleri ile süslenir. 

Şehrin korunması için eski surlar yıkılır ve yerlerine bugün hiçbir izi kalmayan Konstantin Surları inşa edilir. Ayrıca Ayasofya'nın önünden başlayarak Mese adıyla büyük bir bulvar (şuanki Divanyolu Caddesi) açılır. 

6 yıl süren faaliyet sonunda ortaya muhteşem ve modern bir şehir çıkar. 11 Mayıs 330 Pazartesi günü geldiğinde yapılan büyük bir törenle Byzantium, Roma İmparatorluğu'nun başkenti olur ve şehre senatonun kararıyla Nuova Roma-Yeni Roma adı verilir. Büyük törenlerle kutlama yapılır. 

Doğu Roma dönemi İstanbul'u ve Milion Taşı

2 yıl kadar geriye döndüğümüzde yani inşaatın devam ettiği sırada bir gün baş mimar Leontius, İmparator Konstantin'e bir konuyu açar:
"Majeste, imparatorluk ailesi yakınlarının, senatörlerin ve devlet ileri gelenlerinin oturması için Kutsal Havariler Kilisesi'nin olduğu bölgeyi ayırdık. Halk için ayrılan bölge ise Küçük Limanla Büyük Liman arası. Gerek Küçük Liman gerekse Büyük Liman'ın etrafı ticaret erbabına ve denizcilere ayrılmıştır.

Daha sonraki yıllarda yerleşim kendi mecrası içinde devam edecektir. Ancak bir noktaya daha işaret etmem gerekecektir. Bizim kanımıza göre Byzantium dünyanın merkezi haline getirilmelidir.

Bunun için önce, halen Kudüs'te muhafaza edilen, İsa tarafından dokunulduğu için kutsal sayılan bir taş vardır. İsmi Milion. Bu taşın getirilip yıkıntı halinde bulunan tapınağın (Henüz Ayasofya yoktur) karşısına yerleştirilmesi uygun olur.

Taşın olduğu yer dünyada(0/Sıfır)noktası sayılmalı ve bütün mesafeler bu noktadan itibaren ölçülmelidir. Eğer bu gerçekleşirse, taşın hemen yanına büro inşa edilecektir. 

Bu büronun görevi başvuranlara o noktadan itibaren uzaklığı ve yolları gösteren haritalar satmak olacaktır. Örnek vermem gerekirse, Byzantium'dan Antakya'ya gidecek yolcular ve kervanlar buradan gelip harita satın alacaklar ve Antakya'ya kadar nasıl, hangi yolu takip ederek, kaç günde gideceklerini bileceklerdir. Ayrıca yollar üzerinde konaklama yerleri de işaret edilecektir. 

Böylece Byzantium dünyanın merkezi haline gelecektir. Gerçekten öyle olur. Milion Taşı Kudüs'ten getirilir. Ayasofya'nın karşısına yerleştirilir. 1453 yılına kadar o taşın bulunduğu yer artık dünyada (0) noktasıdır.

Onun için "Bütün Yollar Roma'ya çıkar", sözü Nouva Roma-Yeni Roma yani Konstantinople yani İstanbul için söylenmiştir.

Başka bir ülkede olsa, ışıklarla aydınlatılan, özel önem verilen bir müthiş turizm cazibesi ve para basma makinesi haline getirilecek olan Milion Taşı Ayasofya'nın karşısında pek de fark edilmeden, 1683 yıl boyunca ve zannımca boynu bükük öylece durmaktadır."

KISMEN DOĞRU BÜYÜK ÖLÇÜDE YANLIŞ 

Sosyal medyanın en çok etkileşim alan paylaşım türlerinden biri de meşhur kişi, ifade ve kalıpların tam tersini anlatan ya da onu değiştiren içeriklerdir. 

"Mille viae ducunt homines per saecula Romam: Bütün yollar Roma'ya çıkar" Latin atasözü ilk olarak Fransız ilahiyatçı ve şair Alain de Lille (1128-1203) tarafından 1175 yılında yazıya dökülüyor.

İngilizce olarak "All roads lead to Rome" ise yaklaşık ondan 200 yıl sonra İngiliz şair Geoffrey Chaucer tarafından "A Treatise on the Astrolabe" adlı eserinde kullanılıyor.

Cümlenin kaynağı Milliarium Aureum ya da Golden Milestone ismiyle bilinen Antik Roma'nın Merkezi Forumu'nda Satürn Tapınağı yakınında İmparator Sezar Augustus (MÖ.27 - MS.14) tarafından dikilen bir abideye dayanıyor.

Bu abide o devirde bilinen dünyanın merkezi kabul ediliyor ve diğer şehirlere olan uzaklık bu başlangıç noktasına göre hesaplanıyor.

Roma İmparatorluğu'nun kendisini dünyanın merkezi olarak görmesi ve göstermesi politikası, yollar ve bu abide üzerinden anlatılıyor. 

MS.330 yıllarına gelindiğinde Yeni Roma'nın (Doğu Roma, Bizans) mimarları Milion Taşı'nı (Milyon Taşı) kullanarak İstanbul üzerinden  aynı anlayışla hareket ediyor. 

Her ne kadar anlatılanlar tarihi olarak uygulanmış bir politikayı doğrulasa da kronolojik olarak düşünüldüğünde "Bütün yollar Roma'ya çıkar" sözünün ilk önce İstanbul için söylendiği yanlış bir iddia oluyor. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...