Endonezyalı usta yönetmen Malinmudo: Aile için Hollywood’la mücadele edebiliriz!

Çektiği aile temalı filmlerle tanınan Endonezyalı yönetmen Arief Malinmudo “Bence sinemada aile hakkında güçlü bir sözümüz olmalı. Ailenin güzelliklerini pozitif enerjiyle seyirciyle paylaşmalıyız. Hollywood ve benzeri büyük stüdyolarla bu şekilde mücadele edebiliriz” diyor.
MURAT ÖZTEKİN - Ailenin beyazperdedeki yeri giderek sarsılıyor. Mesela ABD sinemasında aykırı ideolojilerin de yükselişiyle “G” ve “PG” harfleriyle sınıflandırılan genel filmlerin sayısının yıllara göre azalması, sık sık “Aile filmleri nereye gitti?” başlıklı analizlerle gündeme geliyor.
Eserleri uluslararası festivallerde ödül kazanan ve farklı dijital platformlarda gösterilen Endonezyalı yönetmen Arief Malinmudo ise aileye dair filmleriyle öne çıkıyor. Malinmudo “Artık aile, sinemada çok genel geçer bir konu değil. Bunun farkındayım ama ben yapmazsam kim yapacak?” diyor. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’ye gelen yönetmenle buluşup sohbet ettik…
HER FİLM BİR MESULİYET
Türkiye’ye uzak ama bir o kadar da “yakın” bir coğrafyadan geliyorsunuz. Sinema anlayışınızı nasıl tanımlarsınız?
Filmler aracılığıyla hayata bakışımı ve aileye dair fikirlerimi insanlarla paylaşabileceğime inanarak yola çıktım. Bir evlat, bir erkek ve bir baba olarak mesajı çerçevelemek için dürüst olmaya çabalıyorum. Yaptığım her filmde ve yaydığım her mesajda mesuliyetimin olduğunun da farkındayım.
Filmlerinizde aile teması öne çıkıyor. Ancak aile artık günümüzün popüler sinemasında arka plana atılan veya dejenere edilen bir kurum. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sizinle aynı düşüncelere sahibim. Filmlerin aileye ve yuvaya dair inancın yok edilmesinde bir araç olarak kullanılmasına karşıyım. Bana göre film yapmak sadece eğlence manasına gelmiyor. Sinema vasıtasıyla seyircilerin bakış açılarını değiştirme şansımız var. Bu yüzden filmlerimi çok ama çok ciddi şekilde yapıyorum. Ancak malum aile, artık sinemada çok genel geçer bir konu değil. Bunun farkındayım ama ben yapmazsam kim yapacak? Buna rağmen inanıyorum ki bir film, şimdi seyircide en iyi karşılığı bulamamış olsa bile 10 yıl, 20 yıl sonra, hatta 50 yıl sonra hâlâ yeni nesle mesaj verebilir.
İYİ MESAJLAR VERMEK İSTİYORUM
Peki aile filmleri nasıl olmalı?
Bence sinemada aile hakkında güçlü bir sözümüz olmalı. Çünkü aile bize sunulan bir nimet. Ancak bu kurum hakkında güzellikleri vaaz verir gibi değil, pozitif enerjiyle izleyiciyle paylaşmalıyız. Hollywood ve benzeri büyük stüdyolarla bu şekilde mücadele edebiliriz. Nitekim Uzak Doğu sinemasında böyle çarpıcı örnekler var. Ben de filmlerimde seyircide küçük şeyler uyandırmak ve eserlerimle iyi mesajlar vermek istiyorum. Ve çok mutluyum, çünkü Asya’da izleyiciler artık yavaş yavaş aile filmi seyretmek istiyorlar. Genç çiftlerin hayatı anlamaya ihtiyacı var. İşte bu yüzden aile filmi önem kazanıyor.
Son filminiz “Perjalanan Pertama” da dikkat çekici. Bu eserinizde seyirciye ne vermek istediniz?
Bu filmle aile değerlerinin kabul edilebilir olduğunu göstermek istedim. Ancak film ideal bir aileye dair değil, hayatın gerçeğini bulmak hakkında. Eser dedesiyle birlikte yaşayan ve devamlı hiç görmediği anne babasını merak eden bir çocuğu merkezine alıyor. Dede hep susuyor ama sonunda torunuyla birlikte yolculuğa çıkıyorlar ve çocuk yavaş yavaş kafasındaki soruların cevaplarına kavuşuyor.
OSMANLI-AÇE DOSTLUĞU SİNEMAYA TAŞINMALI
Türkiye ve Türk kültürü hakkında ne düşündüğünüzü de sormak istiyorum. Burada neler gördünüz?
Türkiye’ye geldikten sonra Orta Doğu ve Afrika’daki birçok tarihî binanın Türk mimarisinden ilhamla yapıldığını anladım. Türk kültürü ve mimarisi beni çok çok etkiledi. Bu coğrafyanın tarihini önemsiyorum. Özellikle Selçuklu ile Osmanlıyı çok merak ediyorum.
Tarihte Osmanlı ve Endonezya Müslümanları arasında güçlü bir ilişki vardı. Bu size ne düşündürüyor?
Osmanlı, Açe Sultanlığı’na büyük yardımlar yapmıştı. İslam dünyasındaki en muhteşem ikili ilişkilerden biriydi bu bence… Biliyorsunuz Açe Sultanlığı, Hollandalılar Endonezya’ya gelene kadar devam eden bir sultanlıktı ve onlar Açe’yi yok ettiler.
Bu hususta bir film yapmak ister misin?
Elbette isterim. Ancak bu büyük bir prodüksiyonla mümkün olabilir. Çünkü bu tarihî ve karmaşık bir hikâye. İnşallah bir gün gerçekleştiririz.