Haftanın kitapları | “Türk-İngiliz Siyasi İlişkileri”

MURAT ÖZTEKİN - Haftanın kitaplarında bu hafta üç kitap öne çıkıyor.

1960'LI YILLARDA TÜRK-İNGİLİZ İLİŞKİLERİ

Türkiye ile İngiltere arasında cumhuriyet döneminde enteresan bir ikili münasebet kuruldu. Dr. Abdussamed Geçer ise “detant dönemi” olarak adlandırılan politikanın nispeten yumuşadığı 1960’lı yıllarda Türk-İngiliz siyasi ilişkilerinde öne çıkan konuları ele alıyor. Timaş Yayınları etiketiyle okura sunulan “Türk-İngiliz Siyasi İlişkileri” adlı eser, iki ülke arasındaki münasebetlerin Soğuk Savaş’ın ilk dönemine kıyasla nasıl bir seyir izlediğini, gündemdeki meselelerde tarafların nasıl bir rol üstlendiğini ortaya koyuyor. CENTO ve Kıbrıs politikalarına, Türkiye’nin eksen genişlemesi siyasetinin İngilizler tarafından nasıl değerlendirildiğine yoğunluk verilen eserde, İngiliz Millî Arşivi’ndeki vesikalar birincil kaynak olarak kullanılıyor.

RAKAMLARLA DAHA İYİMSER BİR DÜNYA

İklim ve çevre meselesi son yıllarda en çok gündeme getirilen ve endişe verici tablolar çizilen konulardan biri. İskoç çevre bilimci Dr. Hannah Ritchie ise “Dünyanın Sonu Değil” adlı kitabında dünyanın karşı karşıya olduğu çevre krizlerine “ana akım” cepheden bakıyor ama çözüm odaklı bir yaklaşım ortaya koyuyor. Boyner Yayınları etiketiyle Türkiye’deki okurla buluşan eserde, veri analizlerine müracaat edilerek hava kirliliğinin azalması, ormansızlaşmanın yavaşlaması, yenilenebilir enerjinin yükselişi gibi gelişmelere dair nispeten iyimser tespitlere yer veriliyor. Kitapta son 35 yılda hava kirliliğine bağlı ölüm oranlarının yarı yarıya azaldığı, aynı dönemde ormansızlaşmanın yavaşladığı ve 2010-2020 arasında 50 milyon hektar alanın ağaçlandırıldığı bilgisi yer alıyor.

BAŞKENTTEKİ SABAHATTİN ALİ

Türk edebiyatının en sıra dışı isimlerinden biri olan ve karanlık bir şekilde 1940’lı yıllarda hayatını kaybeden Sabahattin Ali, uzun müddet Ankara’da yaşamıştı. Meşhur edebiyatçının başkentte kaldığı evler, çalıştığı yerler, gittiği mekânlar ve gezdiği sokaklar, bir kitapta ele alındı. Tolga Aydoğan’ın Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Sabahattin Ali’nin Ankara’daki İzleri” adlı eseri; hatıralar, fotoğraflar ve belgeler vasıtasıyla okuru dönemin Ankara’sına götürüyor, Yazarın politik meselelerine dair fazla “dengeli” bir dilin kullanıldığı eserde bazı bilgi ve fotoğraflar ise ilk defa gün yüzüne çıkıyor.