Laodikeia parlıyor, hazinelerini arıyor! Antik şehrin eserleri batı müzelerinde

Enteresan bir kuruluş hikâyesi olan Denizli’deki Laodikeia antik şehri, 12 aylık kazılarla ayağa kaldırılıyor. İngilizlerin 19. asırda tren istasyonu inşaatında Laodikeia’dan kaçırdığı “hazinelerin” de peşine düşülüyor.
MURAT ÖZTEKİN - Tarih sahnesine bir isyanla çıkan Kral II. Antiokhos Teos, bundan yaklaşık 2 bin 300 sene evvel bereketli bir ovanın hemen yanı başında bir şehir kurar. Seleukosların kralı, asırlar sonra “Denizli” diye anılacak bölgede inşa ettiği şehre ise güzelliğiyle meşhur eşi Kraliçe Laodike’nin adını verir. Laodikeia, ilk dönemlerinden itibaren önemli bir yerleşim olur. Tabii, zamanla gözde kentin düşmanları da ortaya çıkar; bir kısmı Ptolemaios Krallığı tarafından işgal edilir. Kral Antiokhos, bu işgalden kurtulmak için bir sulh anlaşması yapmak mecburiyetinde kalır. Ancak o devirde barış, evliliklerle sağlanmaktadır! Kral, şehri kurtarmak için ismini verdiği Kraliçe Laodike’i boşar, yerine işgalci II. Ptolemaios’un kızını alır. Ancak Kral II. Antiokhos bir müddet sonra aniden ölür! Laodike’nin ismi ise entrikalarla anılır... Önce Bergama Krallığı’na geçen kent, sonra Roma’ya bağlanır. Tarih boyunca dokuz büyük deprem görüp tekrar ayağa kaldırılan Laodikeia, 600’lü yıllardaki depremde ise yerle bir olup Beylikler devrinden itibaren çobanların koyun otlattığı yere dönüşür...
ANADOLU’NUN EN ÖNEMLİ METROPOLLERİNDENDİ
Denizli’nin bereketli topraklarında yer alan Laodikeia antik kentinin mazisinde böyle enteresan bir hikâye saklı. Bir zamanlar tekstil ve ticaret sayesinde Anadolu’nun en mühim metropollerinden biri olan Laodikeia, abidevi yapılara ev sahipliği yapıyor. Şimdiki İncil’de adının geçmesi ve Hristiyanlığın ilk yedi kilisesinden birini barındırması hasebiyle önemli kabul ediliyor. Anadolu’daki en büyük hipodroma sahip olan antik şehir, Traian’a ait abidevi çeşmesiyle de tanınıyor.
Laodikeia, Osmanlının son döneminde Batılı arkeologlarca tekrar keşfedildi. Ancak 19. asrın sonlarında ORC adlı İngiliz şirketinin üstlendiği tren istasyonu inşaatı esnasında bölgeden sayısız kabartmalı taş ve heykel çıkarıldı. O devirde kültürel mirası korumak için “Asar-ı Atika Nizamnamesi”ni yeni ilan eden Osmanlı İmparatorluğu, keşfedilen 1.160 tarihî eserin teslim edilmesi için harekete geçti. Ancak iddiaya göre eserlerin bazı illegal yollardan İngiltere’ye kaçırıldı.
SADECE %1,3’Ü KAZILDI
Laodikeia’daki düzenli arkeolojik kazılar ise 2003’den beri Prof. Dr. Celal Şimşek’in başkanlığında devam ediyor. Şehrin caddeleri, küçük tiyatrosu ve çeşitli yapıları son 22 senede ayağa kaldırıldı. Ancak Laodikeia’nın henüz sadece yüzde 1,3’ü kazılabildi. Devasa hipodrom ve hamam kompleksi gibi hâlâ gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen mühim binalar bulunuyor. Türkiye İş Bankası ise önümüzdeki beş sene boyunca Tripolis ile birlikte Laodikeia’da yapılacak kazılara sponsor oluyor. Biz de bu vesileyle antik şehre misafir olduk.
Baharla birlikte açan gelinciklerin süslediği antik şehirde sorularımıza cevap veren kazı başkanı Prof. Dr. Şimşek “Burası sıradan bir yer değil. Antik dönemde Laodikeia, neredeyse Efes gibi önemli bir metropoldü. Sekiz kilometrekareye yayılan şehrin nüfusu 80 bine yaklaşıyordu. Antik devirde tekstil, şimdi de olduğu gibi oldukça önemliydi. Laodikeia, artık Anadolu’da parlayan antik kentlerden biri. Hristiyanlar için de önemli olması sebebiyle yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor” diyor.
ESER HIRSIZLIĞI ARŞİV BELGESİNDE
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Laodikeia’nın yapılarını gün yüzüne çıkardıkları gibi yurt dışına kaçırılan eserlerini geri getirmek için de çaba sarf ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Celal Şimşek, tarihteki eser hırsızlığının Osmanlı arşiv belgelerine de yansıdığını kaydederek “Bizim elimizde 1889 tarihli bir arşiv belgesi var. O devirde Goncalı tren istasyonuna kabartma veya heykellerden oluştuğunu düşündüğümüz 1.160 adet eser taşınıyor. Aydın Valiliği ise bir yazı göndererek bir müzeyi dolduracak sayıdaki tarihî eserlerin teslim edilmesini istiyor. Bazı eserler Denizli’deki Gazi İlk Mektebinde toplanmış. Ancak bunların bir kısmının yurt dışına kaçırıldığını düşünüyoruz” şeklinde konuşuyor. “Nitekim iki eserimizin British Museum’da, iki eserimizin ise Metropolitan’da olduğunu tespit edip akademik yayınımızda yer verdik” diyen Şimşek sözlerine şöyle devam ediyor: Bir araştırma hâlindeyiz. Kazılar ilerledikçe bulduğumuz diğer heykellerin başlarının da peşine düşeceğiz. Raporlar yazıp eserlerimizi isteyeceğiz. Bunların yurdu Anadolu’dur.
12 AYLIK KAZILAR BURADA BAŞLADI
Türkiye’de 12 aylık kazılara ilk defa Laodikeia’da başlandığını söyleyen Prof. Şimşek “Bana göre bütün seneye yayılan kazıların arkeoloji dünyası ve Anadolu arkeolojisine çok büyük katkıları oldu. Şimdi sistem hiç kesintiye uğramadan devam ediyor” şeklinde konuşuyor.
“Laodikeia benim sevgilim” diyen Prof. Dr. Celal Şimşek sözlerine şöyle devam ediyor: Yıllardır buradan çeşitli dersler aldım. En büyük ders ise şu: Bence bu dünyada insanlık için yaptığınız hizmetler kalıcı oluyor. Yoksa bizler göçüp gidiyoruz.