Londra’da yaşayan yönetmen Bouabdallah: Esas köklerimi Endülüs’te buldum

Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Londra’da yaşayan yönetmen Bouabdallah: Esas köklerimi Endülüs’te buldum
Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Endülüs’e dair çektiği dokümanter filmlerle tanınan yönetmen Bensalem Bouabdallah “Çocukluğumda Endülüs hikâyeleriyle büyüdüm. Yıllar sonra ise Granada’daki El Hamra Sarayı’nda atalarımızın isimlerinin yazılı olduğunu gördüm” diyor.

MURAT ÖZTEKİN - İngiltere’de yaşayan Cezayirli yönetmen Bensalem Bouabdallah, kendisini âdeta Endülüs’e adamış bir sinemacı. Bir zamanlar İspanya’da hüküm süren ve bütün dünyaya tesir eden Endülüs Emevi medeniyetine dair sıra dışı ve bazen “aykırı” bir bakışla dokümanter filmler meydana getiren Bouabdallah, özellikle “Cordoba” eseriyle statüsü katedrale çevrilen Kurtuba Camii’ne dikkat çekti. Kökleri Endülüs’e dayanan yönetmen Bouabdallah, Sufi Sinema Festivali çerçevesinde Konya’ya misafir oldu ve biz de kendisiyle bir araya geldik...

Sinemada oyunculuktan yönetmenliğe kadar farklı görevler aldınız. Beyazperdedeki kariyeriniz nasıl gelişti?

Cezayir’de Fransız sömürgesinin devam ettiği 1950’li yıllarda Tilimsan adlı şehirde geleneksel bir Müslüman ailede büyüdüm. 12 yaşındayken “Samson ve Delilah” filmini salonda seyrettikten sonra sinemacı olmaya karar verdim. Önce Paris’te tiyatro okudum, sonra Londra’da film eğitimi aldım. Okulu bitirdikten sonra ne yapacağım diye düşünmeye başladım. İngiliz tarihi ve kültürü hakkında filmler yapamazdım. Zaten onlar bunu iyi biliyorlardı! O zaman İslam dünyasına dair yeteri kadar film yapılmamıştı. Ben de doğal olarak İslam kültürü ve medeniyetine odaklanmak istedim. 

Peki niçin bunu dokümanter filmlerle yapmak istediniz?

Aslında Paris’teyken iki kısa kurgusal film yapmıştım. Ancak İngiltere’ye gittikten sonra dokümanter sinemaya yöneldim. Çünkü bu, film yapmanın etkileyici bir yolu. 1980’lerden beri dokümanter işler yapıyorum. 

Londra’da Müslüman bir sinemacı olmak ne manaya geliyordu?

Başlangıçta benim çektiğim tarzda bir film geleneği yoktu. Bu yüzden oldukça zor bir arenaydı. Ancak İngiltere, muhtemelen Müslümanların Avrupa’da en rahat olduğu yerdir.

Londra’da yaşayan yönetmen Bouabdallah: Esas köklerimi Endülüs’te buldum - 1. Resim

ATALARIMIN İSMİNİ EL HAMRA’DA KEŞFETTİM

Eserlerinizde Endülüs mühim bir yer tutuyor. Bir zamanlar İspanya’dan bütün Avrupa’ya tesir eden bu medeniyete odaklanmanızın özel bir sebebi var mıydı?

Çocukluğumda aile büyüklerim devamlı Endülüs’ten yani İspanya’dan geldiğimizi söylerler, oradan söz açarlardı. Endülüs’e dair hikâyeler ve anekdotlarla büyüdüm. Bunun yanında yaşadığım şehirde Endülüs türküleri ve ezgileri yankılanıyor, şehrin Arapça şivesi de Endülüs saray lehçesine benziyordu. Yıllar sonra Granada’daki El Hamra Sarayı’nda bizim atalarımızın isimlerinin de yazılı olduğunu gördüm. Prens olma gibi bir iddiam yok ama Endülüs’e dayanan bir geçmişim var.

Endülüs sizin aileniz için olduğu kadar bütün dünya kültürü için de önemli değil mi? Neler söylersiniz?

Endülüs etnik kimliğine bakmadan bilimsel gelişmeye imza atanlara hürriyet veren çok kültürlü bir devletti. Endülüs’ü “dinî demokrasi” olarak tanımlayanlar olmuştur. Avrupalı tarihçiler Rönesans’ın İtalya’da gerçekleştiğini söylerler. Aslında 13. asırda İspanya’da başlamıştır. Toledo, Katoliklerin Endülüs’ten aldığı ilk şehirdi. Avrupalılar orada bütün Arapça bilim, sanat ve felsefe eserlerini tercüme ederek diğer ülkelere taşımaya başladılar. İtalya’daki Rönesans böyle başladı.

ENDÜLÜS MİRASI YOK EDİLDİ

İspanya’daki Endülüs mirası hakkında ne dersiniz?

İslam karşıtı İspanyol tarihçiler Endülüs mirasının yok edilmesi için ellerinden geleni yaptılar ve başarılı oldular. 20. yüzyılın başına kadar El Hamra Sarayı bile üzücü hâldeydi; bir kısmı yıkılmış, diğer kısmında ise işsizler güçsüzler kalıyordu. Zaten bütün camiler kilise veya katedral yapılmıştı. Tamamen yıkılan şehirler de oldu. Ancak İspanyollar 20. yüzyıldan sonra Endülüs eserlerinin ne kadar değerli olduğunu anlamaya başladılar ve ekonomik gerekçelerle yeniden tadil ettiler. Victor Hugo gibi Avrupalı romantik yazarların 19. asırda Granada’yı yeniden keşfetmeleri de bunda tesirli oldu. 

Bir sinemacı olarak hayatınızı Endülüs’e adamış görünüyorsunuz. Bu sizin için bir misyon mu?

Evet, Endülüs’e dair filmler yapmak benim için bir çeşit misyon diyebiliriz. Bunu içtenlikle yapıyorum. Bugün bütün dünya Endülüs’ün kendileri üzerindeki tesirini kabul ediyor. 

Peki, Endülüs’e dair kurgusal filmler yapma niyetiniz var mı?

İnşallah yapacağım çok daha büyük projeler var. Endülüs’ten sürülen Müslümanlar olan Moriskolara dair altı bölümlük bir kurgusal dizi yapma planım mevcut. Kesinlikle Endülüs hakkında konuşmaya daha çok ihtiyacımız var. Çünkü Endülüs’ten sonra İspanya’da yapılan engizisyon, modern zamanlara taşındı. Bosna’da, Çin’de, Hindistan’da ve Gazze’de hâlâ engizisyon stratejisi uygulanıyor. Bugün Fransa gibi Avrupa ülkelerinde de kadınların başörtüsü yasaklanıyor. Tıpkı 15. ve 16. yüzyılda İspanya’da yapıldığı gibi Arapça ibareler, dinî simgeler ortadan kaldırılıyor.

Kaynak: Türkiye Gazetesi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...