Sinemada bu hafta | 3 Ocak

Sinemada bu hafta | 3 Ocak

KÜLTüR - SANAT Haberleri

İngiliz istihbarat kurumundan BM şantaj belgesini sızdıran Katharine Gun’ın yaşadıklarını merkezine alan “Resmî Sırlar”, şüpheli hikâyelerin katmanlı senaryoyla anlatıldığı bir casusluk dramı…

MURAT ÖZTEKİN

RESMÎ HİZMETE MAHSUSTUR!
Katharine Gun İngiliz istihbarat kurumlarından GCHQ’da tercüman olarak çalışan bir kadındır. Kocası İngiltere’ye yerleşmeye çalışan bir Türk olan Katharine, bir gün kendisine gelen istihbarat raporları arasında enteresan bir şey fark eder. Bir belgede, Irak’a savaş ilan etmeye hazırlanan ABD’nin, Birleşmiş Milletler ülkelerini etkileyebilmek için İngiliz istihbaratından şantaj yardım talebi yer almaktadır. Savaş tamtamları çalarken büyük bir felakete mâni olmak isteyen genç kadın, onlarca yıl hapiste kalmayı göze alarak raporu bir şekilde İngiliz basınına servis eder. Savaşa mâni olamaz ama ortalığı fena hâlde karıştırır; Blair hükûmetini sarsar... Karşılık olarak da “Resmî Sırlar Kanunu”na muhalefetten başı belaya girer.  

Sinemada bu hafta | 3 Ocak

SUÇLU MUSUN ÖĞRENELİM…
2003 yılında yaşanan bu hadise, “Resmî Sırlar” (Offical Secrets) isimli filmle beyazperdeye aktarıldı. “X-Men Başlangıç: Wolverine” ve “Uzay Oyunları”nın yanı sıra “Ölüm Emri” gibi ciddi bir gerilime de imza atan Gavin Hood’un yönetmenliğini yaptığı filmde; Keira Knightley kadın ajanı canlandırırken, Matt Smith, Matthew Goode, Rhys Ifans ve Adam Bakri gibi isimler de oyuncu kadrosunda yer alıyor. Filmde geçen hikâye bir mahkeme sahnesiyle açılıyor. Hâkim, Katharine Gun’a “Suçlu musun, yoksa masum mu?” diye soruyor ve hemen sonrasında bir sene evveline giderek neler olduğunu birlikte anlamaya çalışıyoruz. Karanlık mekânlarda geçen hikâyede, dünyanın en güçlü istihbarat kurumlarına sahip İngiltere’nin GCHQ teşkilatında yaşananlara şahit oluyoruz.

NEREDE BOND NEREDE KATHARINE…
Bu defa James Bond ya da uçarı Kingsman filmlerinden daha “realist” bir hikâye karşımıza çıkıyor. Mesela bir Koreliye rüşvet yedirmeye çalışan GCHQ çalışanı, “Kraliçe ve İngiliz Devleti için yapıyorum” diyerek işin içinden sıyrılıyor. Filmde çizilen “Kahraman Katharine” portresi ise çok farklı. İngiliz Devleti adına casusluk yapmak için yeminler edip işe giren bu genç kadın, içerisinde savaş muhalifi bir ruh taşıyor! Oyuncu Keira Knightley, samimi performansıyla bu karakterle inanılmaz bütünleşiyor. Ama “inanılmaz” olan başka şeyler de var: Ülkeden sürülme ihtimali olan bir adamla evli olan Katharine’in, hayatını tehlikeye atacak kadar büyük bir ifşa işine girmesindeki motivasyonunu tam olarak anlayamıyoruz. Dünyanın en iyi korunan kurumlarından belge sızdırmanın mahiyetini de… Bir vasıtayla belgenin sızdırıldığı The Observer gazetesinde yaşananlar dikkate değer.  Martin Bright’ın kaleme aldığı haberi Blair yanlısı gazete yayımlıyor. Manşet haber, büyük bir bomba olsa da istenen tesiri yapamıyor. Hâliyle İngiliz istihbarat ajansında içerisinde “Köstebek kim” sorguları başlıyor ve Katharine Gun çok sıkıntılı bir mücadelenin içerisine giriyor.

BATI NE KADAR HÜR?
Kimyasal Saddam’ın “En azından dinci bir yobaz değil” sözleriyle anıldığı film, Batı’nın basit bir “günah çıkarma” işleminden elbette öte… Ancak resmî sırları açıklanan Avrupalı devletlerin nasıl canavarlaştıklarını anlamak bakımından mühim. Bazı noktalardan “Snowden” filmini, bazı cihetlerden de “Spotlight”, “Frost/Nixon” ve “The Post” gibi basın hürriyetine dair eserleri akla getiren “Resmî Sırlar”, yabancı medyanın toz pembe bir dünyada habercilik yaptığı zanlarını da bir defa daha yıkıyor. Yönetmen Gavin Hood, katmanlı senaryodaki eksiklere rağmen, akıcı bir anlatım meydana getirmeyi başarıyor. Yılların “Quis custodiet ipsos custodes?” (Koruyuculardan kim koruyacak?) sorusu da film boyunca canlı kalıyor…

IŞILTILI HAYATIN ÖZÜNE BAKIŞ
Daha evvel “Gerçek Hikâye”yi çeken yönetmen Rupert Goold, “Judy” adlı son filminde Amerikalı oyuncu ve şarkıcı Judy Garland’ın hayatını ele alıyor. Oscar’lı oyuncu Renée Zellweger’in meşhur şarkıcıyı canlandırdığı eserde Jessie Buckley, Rufus Sewell ve Michael Gambon gibi isimler ona refakat ediyor. Film küçük yaşta yıldızlaşan bir oyuncunun parıltılı gözüken hayatında yaşadığı dramları anlatıyor.

ŞÖHRETİN BEDELİ
Hikâye şöyle: Judy Garland, 1968 yılında “Oz Büyücüsü” filminde rol almasından otuz yıl sonra, sergileyeceği özel bir gösteri için Londra’ya gelir. Arkadaşlarıyla tekrar buluşmanın keyfini çıkaran Judy, gösterinin yapılacağı yerin idaresiyle de sıkıntılar yaşamaya başlar. Burada ileride kocası olacak Mickey Deans’la tanışan sanatçının hayatına renk gelmiştir ancak onu yorgun kılan bir şeyler de vardır... Film sinemaya ömrünü veren eksantrik bir karakter üzerinden,  şöhretin insanı nasıl esir aldığını gözler önüne seriyor.  Renée Zellweger’in sahici oyunculuğu da filmi ayrı bir noktaya taşıyor.

Sinemada bu hafta | 3 Ocak

KARŞISINDA ABD VAR
Bütün dünyaya “Wing-Chun”adlı Uzak Doğu dövüş sanatını tanıtan Ip Man, Bruce Lee dâhil birçok ismi yetiştiren bir ustaydı. Onun hayatı üzerinden ilerleyen 2008 yapımı ilk “Ip Man” filmi, hem ustayı bir fenomene dönüştürdü hem de gişede ciddi bir hasılat yakaladı. Hâliyle 2010’da serinin ikinci ayağı, 2015 yılında ise üçüncü film seyirciyle buluştu. Dört sene sonra serinin yeni filmi seyirci karşısına çıkıyor: “Ip Man 4: Final”... Yine Wilson Yip’in yönetmen koltuğunda oturduğu dövüş filminde; Donnie Yen, Wu Yue, Van Ness ve Scott Adkins gibi isimlerden meydana gelen bir oyuncu kadrosu var.

Sinemada bu hafta | 3 Ocak
 

EVLAT KAHRI…
Kendisine kanser teşhis konulan Ip Man, eşini kaybetmiş bir adam olarak oğluyla problemler yaşıyor. Yurt dışında tahsilin oğluna fayda getireceğini düşünen dövüş ustası, Bruce Lee’nin davetinden sonra oğluna bir okul bulmak için ABD’ye gidiyor. Ip Man, yoğun “Irkçı Amerika!” mesajlarının olduğu filmde, evladı için tavsiye mektubu almak için uğraşıyor. Bir gün gittiği okullardan birinde hakarete uğrayan Çinli bir kızı ırkçılardan kurtarınca büyük bir kavga başlıyor. Ustanın karşısına Çinli dövüşçüleri yaralayan Barton adlı Amerikalı ırkçı bir subay çıkıyor... “Ip Man 4: Final” önceki üç filmde olduğu gibi heyecanlı dövüş sahneleriyle dikkat çeken bir eser. Ancak hikâyenin Asya’dan Amerika’ya taşındığı filmin ideolojik mesajları Çin’in ABD’yle yaşadığı ekonomik ve jeopolitik gerilimlerle şekillenmişe benziyor. Sonunu tahmin etmekte zorlanmadığımız dramatik yönü olan eser, yine de hayranlarını tatmin edeceğe benziyor... 

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
¥ Baba Parası
¥ Bacurau
¥ 2177 Hacker’ları
¥ Yabani
¥ Laz Kit

EN ÇOK SEYREDİLENLER
¥ Rafadan Tayfa Göbeklitepe 586 bin 963
¥ Mucize 2 Aşk 111 bin 90
¥ Star Wars: Skywalker’ın Yükselişi 62 bin 529
¥ Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu 55 bin 573
¥ Aman Reis Duymasın 45 bin 630

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...