Atölyeye mahkûm bir ömür

Atölyeye mahkûm bir ömür

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Sanat hayatında 40 seneyi geride bırakan Reha Yalnızcık, bunu bir sergiyle taçlandırıyor. Neredeyse atölyeden çıkmadan çalıştığını söyleyen sanatçı “Bir insan ömrüne sığmayacak kadar çok projem var. Bu yüzden bütün vakitlerim atölyede geçiyor. Bu da yalnızlığı beraberinde getiriyor. Soyadımla bütünleşmiş oluyorum yani...” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Reha Yalnızcık sanat camiasının ismiyle müsemma ressamlarından biri… Sanat hayatında 40 seneyi geride bırakan Yalnızcık, neredeyse atölyesinden hiç dışarıya çıkmıyor, münzevi olarak sanatıyla yaşıyor. “Resimleriyle şiir yazan sanatçı” olarak tanınan ressam, sanat hayatındaki 40 seneyi bir sergiyle taçlandırıyor. Biz de önümüzdeki günlerde Galeri Diani’de “Seyahatnameden” isimli sergisi açılacak olan Yalnızcıkla, hayatını ve eserlerini konuştuk.

‘BEN OLDUM’ DEMEK YANLIŞ
∂ Sanat hayatınızda kırk seneyi geride bıraktınız. 40 ikonik bir rakam. Size ne düşündürüyor?
Zaman ne çabuk geçiyor hissi meydana getirmekten başka bir şey yapmıyor açıkçası. Ben her günü dünyaya yeni gelmiş gibi yaşamaya çalışıyorum. “Kırk yıl geçti, ben artık oldum” demiyorum, demeyi de yanlış buluyorum.

Atölyeye mahkûm bir ömür

∂ Çalışma azmi münzevi bir hayatı da beraberinde getiriyor galiba. Sizde de öyle oldu mu?
Bir insan ömrüne sığmayacak kadar çok projem var. Mümkün olduğunca ürün veremem gerekiyor. Bu yüzden ömrüm atölyede geçiyor. Bu da yalnızlığı beraberinde getiriyor. Soyadımla bütünleşmiş oluyorum yani. (Gülüyor) İnanın boyam bittiğinde yaptığım malzeme alışverişlerini bir tatil olarak sayıyorum.

∂ Yıllar evvel “Sadece resim yaparak yaşamak istiyorum” demişsiniz. Bu, Türkiye’nin gerçekleriyle ne kadar uyuşuyordu?
Türkiye’de sanatla yaşamak çok güç. Zaten bunu göze alarak sanata başladım. Hedefimi gerçekleştirebilmek için grafik sanatlara yöneldim ve para biriktirdim. Ben bu işlere ticari olarak bakmadım. Resim sanatı için biraz ticari zekânız olması gerekiyor herhâlde.

RESMİN ŞİİRİ
∂ Yaptıklarınızı “Resimle şiir yazmak” diye tabir edenler oluyor. Ne düşünüyorsunuz?

Daha öğrencilik yıllarımda ressam Mustafa Pilevneli benim için “Reha resmin şiirini yapıyor” demişti. Başka zamanlarda başka isimler de bunu bana söyledi. Kötülemek açısından söylemiyorum; bazı ressamların eserlerini kendiminkileri kıyasladığımda “Onlar düz yazı ise benimkiler şiir olmalı” diyorum.

∂ Yeni açılacak serginize “Seyahatnameden” ismini vermişsiniz. Münzevi bir ressam için nasıl bir seyahat bu?
Bu seyahatler, hayali boyutlardan olan şeyler… Dolayısıyla sergideki pullar, kartpostallar ve peyzajlar bir yere gidilip de yapılmış değil. Bazı mesajlar vermek için yaptığım eserler bunlar.

Atölyeye mahkûm bir ömür

∂ Mesaj verme endişeniz var yani…
Bir ressam olarak sadece görsel etkinin dışında bir şeyler de anlatma ihtiyacı hissediyorum. Daha evvel tıraş bıçaklarıyla kazınan ormanlar, serum verilen ağaçlar çizdim. Tabiata verilen zararlara bunlarla vurgu yaptım. Basılıp daha çok insana mesajlarım ulaşsın diye resimlerimin telif haklarımdan feragat ettim.

∂ Kızınız da ressam. Hatta birlikte açtığınız sergiler var. Nasıl bir çalışma şekliniz var onunla?
Ressamlığımın başından beri çocuğumla birlikte resimler yapma hayalim vardı. Allah’tan kızım da resme kabiliyeti olan biri oldu. Perincan kendi isteğiyle sanata yöneldi, geleneksel sanatlar okudu. 14 defa ortak sergi açtık. Baba-kız olarak çok iyi anlaşıyoruz ama sohbet etmekte birlikte çalışamadığımız için ayrı yerlerde resim yapıyoruz. Galiba resim yaparken soyadım gibi “yalnızcık” olmak gerekiyor.

YARATILAN HER ŞEYDE ESTETİK GÜZELLİK VAR
∂ Sanatınızda tabiatın dışında sizi neler besliyor?

Taştan çimene kadar etrafımda gördüğüm her şey beni etki altında bırakabiliyor. Ben inanılmaz derecede fazla düşünen bir insanın. Bizim toplumumuzda tefekkür eksikliği var. Bunun yanında Yaradan’ın yarattığı her şeyde estetik açıdan müthiş bir zenginlik var. Canlılardaki dokulara baktığınızda, her bir parçanın ne kadar güzel olduğunu fark etmemeniz mümkün değil. Dolayısıyla sanattan uzak olmanız imkân dâhilinde değil. Güzellik endişesiyle yaşamak, dürüst insan olmak, sorumluluk bilincine sahip olmak her insanın düsturu olmalı. Bunların hepsi bir “sanat.” Ben böyle bakıyorum.

HAT SANATINI RESİM GİBİ GÖRÜYORUM
Sanatçı Reha Yalnızcık “Ben yıllardır geleneksel sanatlar ile resmi bir araya getiriyorum. Zaten hat sanatını her zaman resim olarak gördüm. Hat eserlerinin plastik değerleri çok yüksek. Gelenekseli bugüne taşımak lazım ama bu saygı çerçevesinde olmalı” diyor.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...