Tuvalden perdeye

Tuvalden perdeye

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Mazisi bir asrı yeni geçen sinema, küçük bir torunu mesabesinde olduğu resim sanatından hiç kopmadı. Beyazperde sadece teknik olarak değil, hikâyelerle de resme ve ressamlara bağlı kaldı. Yönetmenler de birçoğu eksantrik şahsiyetler olan ressamları çok sevdi. Gelin sinemadaki ressam filmlerini hatırlayalım...

MURAT ÖZTEKİN

LOVING VINCENT
Tablo gibi film!

Hem sıra dışı şahsiyetiyle hem de popülerliğiyle van Gogh, ressam filmlerinin vazgeçilmez isimlerinden oldu. Onu, ruhuna en uygun şekilde anlatan film belki de “Loving Vincent”ti. Zira yönetmenliğini Dorota Kobiela ve Hugh Welchman’ın birlikte yaptığı eser, tamamen yağlı boya resimlerle yapılmış ilk animasyon film. Yüzün üzerinde ressamın çalıştığı eser, Vincent van Gogh’un son günlerinin sırları üzerine kurulu...

Tuvalden perdeye

LUST FOR LIFE
Van Gogh’un çileleri

Vincente Minnelli ve George Cukor’un çektiği  1957 yapımı “Lust for Life” da Hollandalı ressam van Gogh’u merkezine alan filmlerden. Kirk Douglas’ın ressamı canlandırdığı filmde Vincent’in din adamıyken resme yönelmesi ve peşinden gelen dramlar işleniyor. Filmde ressamın farklı dinî anlayışı öne çıkarılarak Hristiyanlık eleştirisi de yapılıyor. Eser, bilgilendirici ama ilham verici değil...

Tuvalden perdeye

ACI VE İLHAM
Radikal Mikelanjelo

Rönesans’ın meşhur ressamı Mikelanjelo da İngiliz yönetmen Carol Reed’in “Acı ve İlham” filmine mevzu olmuştu. Mikelanjelo’nun hayatının bir kısmının anlatıldığı film, sanatçının Sistine Şapeli’nin tavanına fresk yaptığı günlerde, Papa’yla çatışmasını merkezine alıyor. Filmde sanatçının ruh dünyasında ve “radikal” fikirlerine bu kanal üzerinden temas ediliyor. Eserin başrolünde Charlton Heston var...

Tuvalden perdeye

BAY TURNER
Sert ressamın portresi

Yönetmen Mike Leigh “Bay Turner” filminde deniz ressamı J. M. W. Turner’ın olgunluk yıllarına odaklanıyor. Zamanında sosyal baskılar altında kalmış bir ressamın sanata olan ihtirasını yansıtan film, onun antipatik yönlerini de görmezden gelmiyor. Bu sebeple oldukça realist bir biyografi ortaya çıkıyor. Görüntü idaresi yer yer Turner’ın eserleriyle benzeşen film, sanayi inkılabının sancılarını arka planına alıyor.

Tuvalden perdeye

İNCİ KÜPELİ KIZ
Bir resmin hikâyesi

Sanat tarihinin en ikonik resimlerinden biri “İnci Küpeli Kız”dır. Yönetmen Peter Webber de ilk uzun metrajlı filminde işte bu tablo üzerinden Hollandalı ressam Vermeer’in hayatına bir bakış atıyor. Asıl kimliği tartışmalı olan “İnci Küpeli Kız”, filmde ressamın evindeki hizmetçi olarak yer alıyor. Tracy Chevalier’ın romanından adaptasyon olan eser, bir tablonun ortaya çıkış hikâyesini anlatırken Avrupa’daki sınıf çatısmasını, imkânsız bir aşkla ajite ederek sunuyor.

Tuvalden perdeye

ANDREI RUBLEV
Bir Tarkovski tablosu!

Sinemada en derin izler bırakan yönetmenlerden Andrey Tarkovski “Andrei Rublev” adlı şaheserinde, adaşı olan tanınmış Rus ressamın hayatına eğildi. Tarkovski’nin âdeta fırça darbeleriyle görselleştirdiği sanat filminde Rublev üzerinden baskıcı bir rejimde sanatçı olmayı anlattı. Belki de bu yüzden eserin bir dönem Sovyetlerde gösterimine izin verilmedi. Metafizik vurguları da yoğun olan filmin üç buçuk saatlik uzun bir seyir müddeti var...

Tuvalden perdeye

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...