Bana kavuşacaksınız

Bana kavuşacaksınız

Ramazan Haberleri

"Biliniz ki, ben sizlere karşı raûf ve rahîmim. Siz de bana kavuşacaksınız. Kavuşacağınız yer Kevser havuzunun başıdır. Cennet’e girmek, bana kavuşmak isteyen, boş yere konuşmasın"

Sevgili Peygamberimiz, minberden inerek Hazret-i Âişe vâlidemizin odasına dönerler. Eshâb-ı kirâm ağlamaya başlarlar. Bunun üzerine Peygamber efendimiz, Hazret-i Ali’nin ve Fadl bin Abbâs’ın kollarına girerek tekrar mescidi teşrif ederler. Minberin alt basamağında durup, Eshâb-ı kirâma şöyle buyururlar: “Ey Muhâcirler ve ey Ensâr! Vakti belli olan bir şeye kavuşmak için acele etmenin faydası yoktur. Allahü teâlâ, hiçbir kulu için acele etmez. Bir kimse Allahü teâlânın kaza ve kaderini değiştirmeye, irâdesinden üstün olmaya kalkışırsa, onu kahr ve perişân eder. Allahü teâlâya hile etmek, O’nu aldatmak isteyenin işleri bozulup, kendi aldanır. Biliniz ki, ben sizlere karşı raûf ve rahîmim. Siz de bana kavuşacaksınız. Kavuşacağınız yer Kevser havuzunun başıdır. Cennet’e girmek, bana kavuşmak isteyen, boş yere konuşmasın. Ey müslümanlar! Kâfir olmak, günah işlemek; nimetin değişmesine, rızkın azalmasına sebeb olur. İnsanlar, Allahü teâlânın emirlerine itaat ederse, hükûmet başkanları, amirleri, valileri onlara merhamet ve şefkat eder. Fısk, fücur, taşkınlık yapar, günah işlerlerse, merhametli başkanlara kavuşamazlar. Benim hayatım, sizin için hayırlı olduğu gibi, ölümüm de hayırdır ve rahmettir. Eğer bir kimseyi haksız yere döğmüş veya fena bir söz söylemiş isem, bana aynı şeyi yaparak hakkını almasına, birinizden haksız bir şey almış isem, geri istemesine razıyım ve helalleşmeye hazırım. Çünkü, dünya cezası, ahiret cezasından pek hafiftir. Buna katlanmak daha kolaydır.”

HAK ÖMER'LE BERABERDİR

Daha önce Hazret-i Ebû Bekr’den memnûniyetini ifâde ettikleri gibi, bu hutbede de Hazret-i Ömer’den memnûniyetlerini bildirip; “Ömer benimledir, ben de onunlayım. Benden sonra hak Ömer’le beraberdir” buyururlar. Resûlullah efendimiz bu hutbeden sonra minberden iner. Namazdan sonra tekrar minbere çıkıp, vasiyyet ve nasihatten sonra; “Sizi Allahü teâlâya ısmarladım” buyururlar ve Eshâbdan ayrılıp odasını teşrif ettiler. Âlemlerin efendisi (sallallahü aleyhi ve sellem), şiddetli ağrılarının olduğu bir gün, Eshâb-ı kirâm ile helallaşmak, ahirete kul haklarıyla gitmemek için Bilâl-i Habeşî hazretlerini çağırtır. Ona; “Halka seslen! Mescide toplansınlar. Onlara son vasiyetimi yapmak istiyorum!...” buyurur. Hazret-i Bilâl, Eshâbı mescide toplar. Sevgili Peygamberimiz, Hazret-i Ali ve Fadl’a dayanarak mescidi teşrif ederler. Minbere oturup, Allahü teâlâya hamd ve senadan sonra; “Ey Eshâbım! Bilmiş olunuz ki, aranızdan ayrılmam yaklaştı. Kimin bende hakkı varsa, benden istesin. Benim yanımda sevgili olan, benden hakkını istesin veya helal etsin ki, Rabbime ve rahmetine bunları ödemiş olarak kavuşayım” buyururlar. Sonra minberden inip, öğle namazını kıldırırlar. Namazdan sonra, tekrar minbere çıkıp, namazdan önceki sözlerini tekrar ederler.

EBÛ BEKR İMAM OLSUN

Sevgili Peygamberimizin, vefatına üç gün kala, hastalığı ağırlaşır. Mescide çıkıp cemâate namaz kıldıramazlar. Cemaatla kılamadığı ilk namaz, yatsı namazıdır. Hazret-i Bilâl her zamanki gibi, o vakitte kapıya gelip tatlı sesiyle; “Es-salât, yâ Resûlallah!” der. Sevgili Peygamberimizin dermansızlıktan mescide gitmeye mecali yoktur. “Ebû Bekr’e söyleyiniz! Eshâbıma namazı kıldırsın” buyururlar. Hazret-i Âişe vâlidemiz; “Canım sana fedâ olsun yâ Resûlallah! Babam yumuşak kalbli ve çok üzüntülüdür. Zât-ı âlinizin makamına durup, orada sizi göremezse ağlamaktan okuyamaz. İmâmete Ömer’in geçmesini emreder misiniz?” diyerek sual eder. Peygamber efendimiz tekrar; “Ebû Bekr’e söyleyiniz! Eshâbıma imâm olup namazı kıldırsın” buyururlar. Hazret-i Bilâl, Ebû Bekr-i Sıddîk’a durumu bildirir. Hazret-i Ebû Bekr, mihrâbda Resûlullah efendimizi göremeyince, kalbinden vurulmuşa döner. Ağlar!... ağlar!... Eshâb-ı kirâm da ağlaşmaya başlar.

YARIN: KIZINI KİM GÖZETİR

***

HIZIR İLE GÖRÜŞÜRDÜ

İslâm âlimi ve meşhûr velî. İsmi, Muhammed bin Kâsım Bağdâdî'dir. Seyyiddir. Kutub, Velî, Kutb-i Arvâsî, lakapları vardır. Kabri Arvas'tadır. Arvas seyyidlerinin ilk ceddi bu zâttır. Arvas'ta şarkın müstesnâ âlimlerinin ve büyük velîlerinin yetişmesine vesîle olmuştur. Baba ve dedeleri Hülâgû'nun Bağdât'ı istilâsı sırasında, Musul'a oradan da Anadolu'ya hicret etmiştir. Pekçok âlim ve velî yetiştirmişlerdir. Muhammed Kutup hazretleri de babası Kâsım Bağdâdî' hazretlerinden icâzet ve hilâfet aldı. Babasının izniyle Hakkârî tarafına gitti. Feraşîn Dağlarında yedi sene daha riyâzetle meşgûl oldu. Bu zaman içinde devamlı Hızır aleyhisselâm ile görüştü. Onun mânevî terbiyesinden de çok istifâde etti. Çok yüksek hâllere ve kerâmetlere sâhib oldu. Daha sonra manevi bir emirle gittiği Hakkari emîri İbrahim Bey’in damadı oldu ve akabinde , beraber Arvas köyüne gelip burada medrese inşa edip, insanları senelerce irşad ettiler ve talebe yetiştirdiler. Said Eken

***

EVİNİ SÜPÜRÜRDÜ

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvana ot verirdi. Deveyi bağlardı. Evini süpürürdü. Koyunun sütünü sağardı. Ayakkabısının söküğünü diker, çamaşırını yamardı. Hizmetçisi ile birlikte yerdi. Hizmetçisi el değirmeni çekerken yorulunca, ona yardım ederdi. Pazardan öteberi alıp, torba içinde eve getirirdi. Fakirle, zenginle, büyükle, küçükle karşılaşınca, önce selâm verirdi. Bunlarla müsâfeha etmek için, mübârek elini önce uzatırdı.

FİBONACCİ'NİN ÖĞRETMENİ

Meşhur Fibonacci'nin matematik öğretmeni Sidi Ömer'dir. Hocası ona Bağdat ve Musul üniversitelerindeki üst üste yazılan sayıların kesir çizgisiyle nasıl ayrıldığını tafsilatıyla öğretmiştir. Fibonacci, Ebu Kâmil, el-Biruni ve el-Karaci gibi ilim adamlarının kitalarındaki usulleriyle de matematikte ileri işlemleri geliştirmiştir.

GÖZLER İKİ TARAFA GİDER

İşte bu zamânda insanın cesedi terler. Gözleri sür’at ile iki tarafa gider. Burnunun iki tarafı çekilir. Göğüs kemikleri kalkar, soluğu kabarır, benzi sararır. Rûhu kalbe gelince dili tutulur. Hiç kimse rûhu göğsüne gelmiş iken konuşamaz. Bunun iki sebebi vardır. Biri, iş gâyet büyük olduğundan, göğüs nefeslerle sıkışıp, daralmışdır. Görmezmisiniz, insanın göğsüne vurulsa bayılır. Ancak az sonra söze kâdir olur. Çok kerre de söyleyemez. İkinci sebebi de, ses akciğerlerinden dışarı çıkan havanın hareketinden hâsıl oluyor idi. Bu soluk ise kalmadı. Nefes alıp veremediği için, bedenin harâreti kalmaz, soğur.

TEFEKKÜR

Arı cemiyet hâlinde yaşar. Her grup kendisine bir başkan seçer. Eğer ikinci bir başkan çıkarsa onu öldürürler. Arı dışkılarını balın içine koymaz. Dışarıya bırakır. Uzak yerlere gidip dolaştıktan sonra şaşırmadan kovanını bulur. Balın imalini, yapısını, faydalarını, bal mumunu, peteklerin altıgen şeklinde yapılışını anlatmak için kitap yazmak gerekir.

Bana kavuşacaksınız

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...