Ekranın galibi yerliler
Tüketici kurdaki yükselişin etkisiyle yerli tele-vizyona yöneldi. Geçtiğimiz yıl ilk defa satılan televizyonların yüzde 55’i yani iki milyondan fazlası yerli marka ürünlerden oluştu.
ÖMER TEMÜR
Tüketiciler televizyonda tercihi yerli ürünlerden yana kullandı. 4 milyon televizyon satışı yapılan geçtiğimiz yıl ilk defa yerli TV satışları yüzde 55’e ulaşarak ithal televizyonları geçti. Satışlardaki artışta dolar kurundaki yükseliş etkili oldu. Sunny markası ile Türkiye’nin adını dünyaya duyuran Atmaca Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Adem Atmaca tüketicinin artan maliyetler üzerine yerli ürene yöneldiğini, sürecin 2019 yılında da artarak devam ettiğini söyledi. 2018’i kur saldırı öncesi ve sonrası olmak üzere iki farklı şekilde değerlendirmek gerektiğinin altını çizen Atmaca “Yılın ilk yarısında her şey normaldi. Ağustostaki kur saldırısı oldu. Dolardaki yükseliş etkisini yılın son çeyreğinde kendini hissettirmeye başladı. Yerli üreticilerin öz sermayesinin erimesine sebep oldu. Maliyetlerin artmasıyla birlikte borçluluk ve faiz oranları şirketlerin üzerinde ciddi bir öz sermaye problemi yaşattı. Borcun yüzde 40’lar seviyesinde artmasıyla öz sermaye bunu karşılayamaz hâle geldi” dedi.
KURLA BİRLİKTE FİYATLAR YÜZDE 30 ARTTI
Tüketicinin kurdaki artışla birlikte yeri ürünlere yöneldiğine dikkat çeken Atmaca “2018, satış anlamında iyi bir seneydi. Talep daralması yaşanmadı. Üretim hedeflerimiz ve satış beklentilerimizin tamamı gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl satılan televizyonların yüzde 55’i yani iki milyondan fazlası yerli marka ürünlerden oluştu. Bu ilk defa gerçekleşen bir durum. Çünkü kurun etkisiyle televizyon fiyatları ortalama yüzde 30 arttı. Maliyetlerdeki artışla yerli markalı ürünlere de rağbet artıt. Vestel, Arçelik-Beko’nun ardından Türkiye’nin en büyük üçüncü yerli markasıyız. İthal tarafta ise Samsung ve LG gibi Uzak Doğulu markalar yer alıyor” diye konuştu.
İhracat tarafında da iyi bir yıl geçirdiklerini dile getiren Atmaca, şunları kaydetti: Geçen sene bir milyonun üzerinde ekran ürettik. Bunun yüzde 65’lik kısmı kendi markamızdan oluşuyor. Bunun da yüzde 35’lik kısmını ihracat ettik. Yani 82 ülkeye 200 bine yakın televizyon sattık. Üretimimiz yüzde 35’lik kısmı ise Samsung gibi dünya markalarına yapıyoruz. Bu sene Almanya ve İtalya’da ofisler açmayı planlıyoruz. Yunanistan, Hırvatistan ve Çekya’da ise iş ortaklığı şeklinde devam edeceğiz. Üretim kapasitemizi artıracağız. Geçtiğimiz sene bir adetlik üretimimizi bu yıl 1,4 milyon adede çıkaracağız. Sene sonu ihracat hedefimiz ise 300 bin adet ihraç etmek.
TELEVİZYON TERCİHİ BÜYÜK EKRANA KAYIYOR
Atmaca, büyük ekranlı televizyonlara olan talebin her geçen gün arttığını belirterek “Şu an ortalama ekran boyutu 49 inçler seviyesinde. 32 inç artık giriş seviyesi hâline geldi. 75 inçlere, 84 inçlere olan talep artıyor. 75 inç bir TV’nin fiyatı da daha uygun hâle geldi. Bu televizyonlar aynı zamanda 4K özelliğini sahip. Yakında 8K Led TV’lerimiz geliyor. İki-üç yıl içerisinde 8K’ların daha da yaygınlaşacağına inanıyorum. Ayrıca Netflix özelliğine sahip televizyonlarımızı da yakında kullanıcılarımızla buluşturacağız. Görüşmelerimiz devam ediyor” dedi.
KORKU POMPALAMANIN KİMSEYE FAYDASI YOK
Âdem Atmaca felaket senaryolarıyla ekonomide panik havası oluşturulmaya çalıştığını belirterek bunun kimseye faydası olmayacağını söyledi. Atmaca, şöyle konuştu: Sürekli ötelenen felaket senaryoları var. Kasımda bir felaket senaryosu vardı, gerçekleşmedi. Sene başında vardı gerçekleşmedi. Seçim öncesi vardı, yine gerçekleşmedi. Şimdi de seçim sonrası. Dolar 8 lira olacak diye tutturmuşlar. Sürekli korku pompalıyoruz. Bunun kime ne faydası var. Döviz mevduatları rekor seviyelere çıkmış. Döviz biriktirip kendimizi hangi felakete hazırlıyoruz farkında bile değiliz. Şu an ihracat rakamları iyi gidiyor. Yurt dışında Türkiye’ye olan talep de bir değişiklik yok. Ülke borcunun yarısı kadar nakit para var. Buna Merkez’in rezervleri de dâhil değil. Bizim şu an morale ihtiyacımız var. Durmadan yürümemiz gerekiyor. Maalesef taleplerimizi erteliyoruz. Ben önümüzdeki bir iki aylık süreçten sonra bu felaket senaryolarına artık kimsenin inanmayacağını düşünüyorum. Yılın ikinci yarısından itibaren bir hareketlenme olacaktır.”
