Atina’nın Türkiye korkusu kontrolden çıktı! Yunan Savunma Bakanı Dendias tehditler savurdu
Yunanistan’ın Türkiye karşısındaki artan tedirginliği artık saklanamaz hâle geldi. Doğu Akdeniz ve Ege’de Ankara’nın kararlı duruşu karşısında köşeye sıkışan Atina, Savunma Bakanı Nikos Dendias’ın tehditkar açıklamalarıyla tansiyonu yükseltmeye çalıştı.
- Dendias, Yunanistan’ın Ege'yi füzelerle kapatacağını ve hava savunmasını uçaksavar sistemleriyle sağlayacağını söyledi.
- Atina, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki güçlü rolünü hedef alarak bir kriz oluşturmak için Türkiye-Libya mutabakatını hedef aldı.
- Yunanistan, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin “hakça paylaşım” ilkesine atıfta bulunarak Meis Adası üzerinden Türkiye’nin kıta sahanlığını daraltma çabasını eleştiriyor.
- Dendias, Yunanistan’ın yeni bir silahlanma programı başlatacağını ve Türkiye’yi dengelemeye odaklanacağını açıkladı.
- Atina, Türkiye’yi AB’yi sahaya sokmak için provoke etmeye çalışıyor.
Doğu Akdeniz’de Türkiye karşısında çare aradığını sıkça dile getiren Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias,Türkiye–Libya mutabakatını hedef alan açıklamalarla Ankara’ya gözdağı vermeye çalıştı.
Atina’daki bir etkinlikte konuşan Dendias, Türkiye’yi “ülkesine yönelik en büyük tehdit” olarak tanımlayıp Ege’yi “füzelerle kapatacaklarını” ileri sürdü.
Dendias, “Yunanistan, NATO’ya girdiği 1952’den beri bir çelişki içinde yaşıyor. NATO üyesi Yunanistan için en önemli tehdit, İttifak’ın bir başka üyesi Türkiye’den geliyor. Yunanistan kendini savunuyor Türkiye ise tehdit ediyor.” ifadelerini kullandı.
"EGE’Yİ YÜZLERCE ADAYA KONUŞLANACAK FÜZELERLE KAPATACAĞIZ"
Dendias, Ege savunma doktrinini kökten değiştirdiklerini savunarak, adalara füze yığını yapacaklarını duyurdu.
“Sadece donanmayla Ege’yi savunmak anlamsız. Ege, ağırlıklı olarak yüzlerce adaya dağılmış seyyar füzelerle korunacak. Denizi karadan kapatacağız.” sözleri, Atina'nın Türkiye’yi dengelemek için sert ve riskli adımlar atmaya hazırlandığını gösterdi.
Yunan Bakan, pahalı fırkateynlerin dar bir denizde savunma için yetersiz olduğunu söyleyip “Birkaç bin Euro’luk bir İHA ile milyarlık gemileri vurabilirsiniz.” diyerek yeni füze ağıyla savunmayı karadan kuracaklarını dile getirdi.
AŞİL’İN KALKANI: EGE’NİN HAVADAN DA KAPATILMASI PLANI
Dendias, uzun süredir gündemde tuttuğu “Achilles Shield – Aşil’in Kalkanı” projesini de yeniden öne çıkardı. Bu projeye göre, Ege adalarına ve Türk-Yunan sınır hattına beş farklı tip füze sistemi konuşlandırılacak.
“Hava savunmasının ağırlıklı olarak savaş uçaklarına dayanması doğru değil ve çok pahalı. Artık savunma uçaksavar sistemleriyle sağlanacak. Ege’nin havası da kapatılacak.” sözleri Atina’nın yeni güvenlik stratejisinin sertleştiğine işaret etti.
Projenin önemli bölümünün İsrail’den alınacak füze sistemleriyle kurulacağı ifade ediliyor. Bu hamle, İsrail’in Gazze’deki saldırgan politikaları nedeniyle bölgesel eleştirilerin arttığı bir dönemde dikkat çekiyor.
"TÜRKİYE’NİN 1 MİLYON İHA’SI VAR"
Türkiye’nin İHA teknolojisinde gösterdiği büyüme, Yunanistan’ın en büyük tedirginlik kaynaklarından biri hâline geldi. Dendias, “Türkiye’nin hazır durumda 1 milyondan fazla İHA’sı olduğunu öğrendik.” diyerek ordunun tamamen İHA çağına girmesi gerektiğini savundu.
Her askerin İHA eğitimi alacağını söyleyen Dendias, “Kentavros” adlı anti-İHA sistemini tüm Yunan fırkateynlerine yerleştireceklerini ve bu sistemin kara birliklerinde de kullanılacağını açıkladı. Ayrıca 150 bin gönüllü yedek askerle toplam yedek gücün 250 bine çıkarılacağını duyurdu.
Atina’nın açıklamaları, Türkiye’nin savunma sanayisindeki yükselişinin bölgedeki güç dengelerini açıkça değiştirdiğini bir kez daha ortaya koydu.
1500 KİLOMETRELİK MENZİL İDDİASI
Dendias, İtalya’dan alınacak ikinci el Bergamini sınıfı dört fırkateynin “Doğu Akdeniz’in herhangi bir noktasından ateşlendiğinde 1500 kilometrelik menzile ulaşabilen füzeler taşıyacağını” da söyledi.
GİDEREK KÖŞEYE SIKIŞTI
Dendias, “Türkiye–Libya mutabakatı bizim için yok hükmündedir. Hellenizm, kendisine böyle bir anlaşmanın empoze edilmesine asla izin vermez.” diyerek tansiyonu yükseltti.
Dendias, Yunanistan–Mısır anlaşmasını övmeye çalışarak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki güçlü rolünü hedef aldı:
“Bir tarafta Yunanistan–Mısır anlaşması var; diğer tarafta ise Türkiye’nin Libya ile imzaladığı mutabakat var. Yunan halkına sesleniyorum Türk–Libya mutabakatının fiilen uygulanmasını asla kabul etmeyeceğiz"
Dendias ayrıca, "Oniki Ada'nın (Dodekanes) Türk ya da Asya kıta sahanlığı üzerinde olduğu iddiası akıl dışıdır; reddediyoruz.” sözleriyle, Atina’nın sahadaki gerçeklikten uzak söylemlerle kendine alan açma çabasını yansıttı.
“UNCLOS 121’e göre ada büyüklüğüne bakılmaksızın MEB’e sahiptir.” diye ileri sürdü.
DOĞRULUK KONTROLÜ: TÜRKİYE EGE'DE YUNAN HAYALLERİNE GEÇİT VERMİYOR
Yunanistan’ın ada parçalarını “ana kara” gibi göstererek Doğu Akdeniz’de geniş kıta sahanlığı iddia etme girişimi uluslararası hukukta karşılık bulmadı. Uzaklık ilkesine dayanarak Meis Adası üzerinden Türkiye’nin kıta sahanlığını daraltma çabası, hem BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin “hakça paylaşım” ilkesi hem de uluslararası içtihatlarla çürüdü.
Doğu Akdeniz’de Türkiye karşısında çare aradığını sıkça dile getiren Atina, Ankara’nın hidrokarbon faaliyetlerini hedef alarak kriz oluşturmak istese de sahadaki veriler Yunanistan’ın iddialarını desteklemiyor.
HAKÇA PAYLAŞIM İLKESİ YUNANİSTAN’IN HESAPLARINI BOZUYOR
Uluslararası hukukta kıta sahanlığı ve MEB belirlenirken “uzaklık” kriteri bir kural olarak yer almıyor. Temel ilke “hakça paylaşım”. Bu ilkeye göre:
- Adalar ana karalara göre daha sınırlı etkiye sahip olabiliyor,
- Adalar tamamen çevrelenebiliyor,
- Büyüklükleri, konumları ve ana karalara uzaklıkları hesaplamada kritik rol oynuyor.
- Bu çerçevede, Meis gibi Türkiye’ye 2 kilometre, Yunan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki küçücük bir adanın 40 bin kilometrekarelik bir kıta sahanlığı dayatmayacağı hukuken netleşmiş durumda.
ORUÇ REİS VE TÜRKİYE’NİN POZİSYONU ULUSLARARASI HUKUKA TAM UYUMLU
Türkiye, Doğu Akdeniz’de yeni sismik araştırmalar için Oruç Reis’in görev sahasını NAVTEX ile duyurdu. Bu alan, Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı sınırları ile TPAO’ya verilen ruhsat sahaları içinde bulunuyor.
Barbaros Hayrettin Paşa’nın aynı bölgede daha önce faaliyet yürütmüş olması da Türkiye’nin pozisyonunun sürekliliğini ve hukuki tutarlılığını gösteriyor.
Ankara, Meis üzerinden oluşturulmak isteyen istenen “maksimalist” Yunan tezlerini hem teknik verilerle hem de uluslararası hukuk üzerinden geçersiz kıldı.
MEİS ADASI ÖRNEĞİ: MAHKEME KARARLARI TÜRKİYE’NİN TEZİNİ DESTEKLİYOR
Uluslararası Adalet Divanı’nın geçmiş kararlarında “kendi ana karasından uzak, karşı devlete yakın adaların” sınırlandırmada ya hiç etki almadığı ya da çok sınırlı etkiye sahip olduğu görülüyor.
Meis özelinde durum şöyle:
Yüzölçümü 12 kilometrekarenin altında,
Türkiye’ye 2 km, Yunanistan’a 580 km uzak,
Coğrafi bütünlük bakımından doğal uzantı Türkiye kıta sahanlığı içinde.
Bu özellikler nedeniyle Meis’e geniş kıta sahanlığı verilmesi hakkaniyete aykırı kabul ediliyor. Romanya–Ukrayna davasında Yılan Adası’na hiç etki tanınmaması, Meis için de aynı değerlendirmeyi güçlendiriyor.
12 ADA GERÇEĞİ: YUNANİSTAN’IN EGEMENLİK İDDİASI TARTIŞMALI
12 Ada’nın statüsü de Yunanistan’ın tek taraflı iddialarını desteklemiyor. 1923 Lozan Antlaşması’na taraf tüm devletler dahil edilmeden 1947 Paris Antlaşması ile yapılan değişiklik, uluslararası hukukta “meşru bir revizyon” sayılmıyor.
Paris Antlaşması’nın:
Türkiye tarafından imzalanmamış olması,
Silahsızlandırma şartının Yunanistan tarafından açıkça ihlal edilmesi,
Lozan dengesini bozması,
Yunanistan’ın 12 Ada üzerinde ileri sürdüğü egemenlik iddialarını tartışmalı hale getiriyor. Türkiye açısından bağlayıcılığı bulunmayan bu düzenleme, Atina’nın yıllardır sürdürdüğü söylemlerin zayıf hukuki temelini gözler önüne seriyor.
DOĞU AKDENİZ’DE DENGELERİ DEĞİŞTİREN ADIM: TÜRKİYE–LİBYA ANLAŞMASI
Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanları mutabakatı, bölgedeki tüm hesapları yeniden şekillendirdi. Atina’nın yıllardır dayattığı Sevilla Haritası, bu anlaşmayla fiilen hükümsüz kaldı.
Söz konusu hamle Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlama stratejisinin çöktüğünü gösterdi. Kıbrıs Rum yönetimi ve Atina’nın AB’yi arkaya alarak yürütmeye çalıştığı “Türkiye’yi çevreleme” planı sonuç vermedi.
ATİNA’NIN HEDEFİ: TÜRKİYE’Yİ PROVOKE EDEREK AB’Yİ SAHAYA ÇEKMEK
Yunanistan’ın temel stratejisinin, Türkiye ile bir kriz çıkarıp Avrupa’yı müdahil kılmak olduğu değerlendiriliyor. Ancak sahadaki gerçeklik, Yunanistan’ın askeri, siyasi ve jeopolitik açıdan Türkiye ile bir çatışmaya girme kapasitesi olmadığını ortaya koyuyor.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’de:
Uluslararası hukuka uygun hareket etmesi,
Kıta sahanlığı sınırlarını BM’ye bildirmiş olması,
Deniz yetki alanlarında tam egemenlik kullanması,
Sismik ve sondaj faaliyetlerini kararlılıkla sürdürmesi,
Yunanistan’ın zorlama tezlerinin neden uluslararası arenada karşılık bulmadığını açıklıyor.
YUNANİSTAN’IN 2030 HAMLESİ: TÜRKİYE’Yİ DENGELEME ÇABASI BÜYÜYOR
Diğer yandan tehditlerine devam eden Dendias, Ege’yi “denizden, havadan ve karadan” korumak için “2030 Gündemi ile Silahlı Kuvvetlerimizi yeniden şekillendiriyoruz.” dedi.
Fransa’dan alınan Belharra fırkateynleri, İtalya’dan devşirilen Bergamini sınıfı gemiler ve adalara yığılacak yeni füze bataryaları, Atina’nın Türkiye’nin sahadaki ve teknolojideki üstünlüğünü dengeleme çabasını açıkça ortaya koyuyor.
ATİNA’DAKİ TÖREN BİLE TÜRKİYE GÖLGESİNDE
Karpathos’un kurtuluşu anma töreninde konuşan Dendias, yine Türkiye’yi gündemin merkezine oturttu. Mısır ve İtalya ile yapılan EEZ anlaşmalarını hatırlatarak Türkiye’nin bölgedeki etkisini sınırlandırma çabasını sürdürdü.
Törene milletvekilleri, din adamları ve askeri yetkililer katıldı ancak atmosfer tamamen Türkiye üzerinden şekillendi. Atina’nın yükselen Ankara etkisi karşısında ne kadar tedirgin olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
