İsrail hapishanesinde işkencenin böylesi! Kanser olmadığı halde kemoterapi uygulamışlar
İsrail hapishanesinde 23 yıl hapis yatan, uzun süre kanser teşhisiyle tedavi gören, bu sebeple fiziksel ve ruhsal çöküntüye uğrayan Filistinli esir İmad es-Serrac (46), esir takası anlaşması kapsamında özgürlüğüne kavuştuktan sonra Gazze'ye döndü ve aslında kanser olmadığını öğrendi.
- İsrail hapishanelerinde 10 binden fazla Filistinli tutulmakta olup, bunlara dayak, aç bırakma, tıbbi ihmal ve sahte hastalık teşhisleriyle yavaş yavaş öldürme politikası uygulandığı iddia ediliyor.
- Serbest bırakılan Filistinli mahkum İmad es-Serrac, prostat kanseri teşhisiyle yıllarca kemoterapi görmesine rağmen, hapisten çıktıktan sonra aslında sağlıklı olduğunu öğrendi.
- Serrac'ın tedavisi, İsrail'in Gazze saldırıları sırasında 7 ay boyunca durdurularak hem fiziksel hem de psikolojik olarak büyük acılar çekmesine neden oldu.
- Bu tür sahte hastalık teşhisleri ve kasıtlı yanlış tedaviler, İsrail'in Filistinli esirleri fiziksel ve ruhsal olarak tasfiye etme amaçlı uzun süreli bir politikası olarak tanımlanıyor.
- Metinde, başka mahkumların da benzer şekilde sahte teşhislerle kandırıldığı veya bedenlerine hastalık "enjekte edildiği" örnekleri verilerek durumun yaygınlığı vurgulanıyor.
İsrail hapishane ve gözaltı merkezlerinde aralarında kadın, çocuk, yaşlı ve hastaların da bulunduğu 10 bini aşkın Filistinli bulunuyor. İsrail bu Filistinlileri döverek, aç bırakarak, tıbbi ihmal ve bir de sahte hastalıklarla yavaş yavaş öldürme politikası izliyor.
İsrail hapishanelerindeki esirlerin kurtarılması ulusal bir mesele olduğu için 10 Ekim'de varılan ateşkesin en önemli maddelerinden biri karşılıklı esir takası oldu. Esir takasında özellikle müebbet hapis cezası almış olanların serbest bırakılması talep edildi.
'KANSERSİN' DEYİP KANDIRDILAR
İki defa müebbet ve artı 50 yıl hapis cezası alan El-Bureyc Mülteci Kampı'ndan İmad es-Serrac, esir takası kapsamında 13 Ekim 2025'te serbest kaldı. Özgürlüğüne kavuşan Serrac, aslında kanser olmadığını ve sadece "kandırıldığını" öğrendi.
Serrac, hapishanede yaşadıklarını, sahte hastalığına nasıl inandırıldığını ve İsrail Ceza İnfaz Kurumu'nun Filistinli esirleri "tıbbi ihmal ve sahte hastalıkla" fiziksel ve ruhsal olarak öldürme politikasını AA'ya açıkladı.
UZUN SÜRE KANSER TEDAVİSİ GÖRMÜŞTÜ
Serrac'ın sağlık sorunları 2017'de hapishanelerde başlatılan açlık grevine katılmasıyla başladı. Mide, idrar yolları ve diğer organlarında sorunlar çıktı. İsrail Ceza İnfaz Kurumu tarafından yapılan tahliller sonrasında da Askalan'daki Barzilai Tıp Merkezi'ne sevk edildi. Orada Serrac'a prostat kanseri olduğu söylendi.
Yüksek doz kortizonlu ilaç almaya ve kemoterapi görmeye başlayan Serrac'ın tedavisi Ekim 2023'te İsrail'in Gazze saldırılarının başlamasıyla birlikte 7 ay boyunca durduruldu.
Bedeni ilaçlara alışan Serrac, tedavisi durunca hem psikolojik hem de fizyolojik olarak zor bir süreçten geçti. İnfaz kurumu idaresinden tedavisine devam edilmesini talep eden Serrac'a kullandığı ilaçların yarısını tekrar vermeye başladılar ve hapisten çıkıncaya kadar "sözde" tedavisi bu şekilde devam etti.
HAPİSTEN ÇIKINCA HAYATI DEĞİŞTİ
Serrac'ın hayatı hapisten çıktıktan sonra tamamen değişti. Serbest bırakıldıktan sonra Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesine gitti ve bir dizi tahlil yaptırdı. Elinde hastalıklarına dair bir rapor ya da belge olmadığı için doktorlara şifahi olarak durumu anlattı. Ama tahliller sonrasında doktorlar ona kanser olmadığını söyledi.
Tedavi süreci devam ederken bedenindeki değişimlerin kendisini şüpheye düşürdüğünü anlatan Serrac, şöyle konuştu:
"Kullandığım ilaçlar nedeniyle bazı organlarımın yıkıma uğradığını hissediyordum. İdrar yollarım tahriş oldu ve idrar kaçırmaya başladım. Yani bir şeylerin yanlış yapıldığından ve bunun bir aldatmaca olabileceğinden şüpheleniyordum çünkü bunun örnekleri hapishanelerde daha önce yaşandı. Ama pes etmiştim çünkü başka alternatifim yoktu."
Serrac, "Nasır Hastanesindeki doktorlar bana kanser olmadığımı söyledi. Bu çok güzel bir müjdeydi. Ruhsal ve fiziksel durumum değişti. Moralim düzeldi, bugün daha iyiyim." dedi.
ESİRLER MADDİ VE MANEVİ TASFİYEYE UĞRUYOR
Serrac, "esirlerin kasten öldürülmesi, tıbbi ihmal ve sahte hastalıklarla kandırılmalarının" İsrail'in uzun yıllardır uyguladığı ve herkes tarafından bilinen bir politika olduğunu vurguladı.
İsrail yönetiminin, sahte hastalık teşhisi ve kasıtlı yanlış tedavilerle esirlerin bedenlerine hastalıkları bir nevi "enjekte ettiğini" kaydeden Serrac, "Cenin'den bir esirin bedenine bu şekilde bir hastalığın enjekte edildiğini (çenesinden yapılan bir iğneyle) ve esirin serbest bırakıldıktan bir kaç hafta sonra vefat ettiğini" dile getirdi.
Gazze'de 20'li yaşlarda bir gençle tanıştığını, ona da "kan kanseri olduğunun söylendiğini, lökoferez ve kemoterapi tedavisi gördüğünü ama serbest kaldıktan sonra hasta olmadığını öğrendiğini" aktaran Serrac, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu şekilde kandırılan, yavaş yavaş öldürülen, maddi ve manevi tasfiyeye uğrayanların sayısı çok yüksek. Yalan haberler, söylentiler yayarak benim ailemi de defalarca öldürdüler, maneviyatımızı düşürmeye çalıştılar. Bu İsrail'in uyguladığı eski bir politika ve tam da işgalciden ve gardiyanlardan beklenen bir davranış."
Pakistan'da doğalgaz seferberliği! Naylon poşetlere doldurup evlerinde kullanıyorlar
