İş dünyasından yüksek faize veto! Aylık faiz gideri 167,2 milyar TL

Yüksek faiz politikası, yatırım iştahını azaltırken iş dünyasında ciddi endişelere yol açıyor. Faiz eleştirilerine sanayici ve iş insanlarından tam destek gelirken, reel sektör temsilcileri üretim ve istihdamın yerini faiz kazançlarının almaya başladığını vurguluyor. Ekonomik daralmanın sinyalleri şirket açılışlarında ve yatırımlarda kendini göstermeye başladı.
CANAN ERARSLAN - Türkiye’de uygulanan sıkı para politikası çerçevesinde, yüksek faiz ortamı iş dünyasında ciddi rahatsızlıklara yol açıyor. Ekonomi yönetiminin enflasyonu dizginlemek maksadıyla izlediği bu strateji, yatırımların yavaşlamasına ve üretim potansiyelinin gerilemesine sebep oluyor. Krediye ulaşım zorlaşırken, bankalar risk almak istemediği için iş dünyası çoğu zaman finansmana erişimde zorluk yaşıyor. Kredi bulunsa bile, yüksek faiz oranları nedeniyle yatırım yapmak ekonomik açıdan cazip olmaktan çıkıyor. Son Para Politikası Kurulu toplantısında TCMB, politika faizini yüzde 46 seviyesinde sabit tuttu. Bu karar, enflasyonla mücadelede kararlılığın sürdüğü mesajını verse de reel sektör temsilcileri ve ekonomistler tarafından endişeyle karşılandı.
“ÇIKIŞ YOLU ARIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz karşıtı duruşunu yineleyerek “Faizsiz ekonomi özlemimi gür sesle dillendirmeye devam edeceğim” açıklaması da piyasaların dikkatinden kaçmadı. Ancak mevcut ortamda, sermaye sahiplerinin üretim ve istihdam oluşturacak alanlara yönelmesi yerine, faiz gelirini tercih etmeleri dikkat çekiyor. Bu da ülkenin büyüme hedefleriyle çelişiyor. Ekonomistler, paranın reel sektöre yönlenmesini sağlayacak bir anlayış değişikliğine ihtiyaç olduğunu vurgularken; iş dünyası da artan maliyetler ve durağan yatırımlar sebebiyle “çıkış yolu arıyoruz” mesajı veriyor.
REKABET GÜCÜMÜZ AZALIYOR
Türkiye Genç İş İnsanları Derneği (TÜGİAD) Başkanı Gürkan Yıldırım ekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşabilmek için faiz politikalarının reel sektörün ihtiyaçları doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savundu. Yıldırım, şunları söyledi: Yüksek faiz oranları, işletmelerimizin yeni yatırım kararları almasını ciddi şekilde sekteye uğratmaktadır. Özellikle kredi maliyetlerinin artması, şirketlerimizin yeni tesis kurma, teknolojiye yatırım yapma ve kapasite artırımı gibi büyüme odaklı adımlarını ertelemesine veya iptal etmesine neden olmaktadır. Yatırım yapılmayan bir ekonomide ne istihdam artışı sağlayabilir ne de gelecekteki rekabet gücümüzü güvence altına alabiliriz. Bu durum, uzun vadede ülke ekonomimizin büyüme potansiyelini ciddi şekilde sınırlamaktadır. İşletme sermayesi için kullanılan kredilerin faiz yükünün artması, ham madde alımından stok yönetimine kadar her alanda maliyetleri yükseltmektedir. Bu durum, kâr marjlarını düşürürken, bazı işletmelerimizin üretimlerini kısmak veya durdurmak zorunda kalmasına yol açmaktadır.
İSTİHDAM PROBLEMİ YAŞARIZ
Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Talha Özger, üretim yapan, yatırım yapmayı düşünen ya da ihracatla büyümeye çalışan herkesin benzer zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek "Yüksek faiz oranları sadece finansman maliyetlerini artırmakla kalmıyor; iç pazarda talebi daraltıyor, dış pazarda ise düşük döviz kurunun da etkisi ile rekabet gücümüzü zayıflatıyor. Döviz kurunun baskılanması, işçilik maliyetlerindeki artışla birleşince bazı firmalar üretimlerini yurt dışına kaydırmaya başladı. Oysa ki Türkiye sanayisinin içeride tutulması ve desteklenmesi gerekiyor. Bu nedenle hem krediye erişimi kolaylaştıracak çözümler hem de yatırım ortamını iyileştirecek adımlar öncelikli olmalı. Aksi hâlde sadece büyüme değil, kalıcı istihdam da risk altına girer” değerlendirmesini yaptı.
YATIRIMIN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL
Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın “Merkezî bütçe giderlerine baktığımızda bu yılın başından bu yana aylık ortalama faiz gideri 167,2 milyar lirayı bulmaktadır. Türkiye’deki yüksek faiz politikasının bu gideri tetiklediği aşikârdır. Ayrıca onca emek ile toplanan verginin büyük bir bölümünün ne yazık ki faize gittiğini de görmekteyiz. OVP'de öngörülen faiz giderlerinin üstünde bir hızla faiz hususunda yol aldığımızı görmekteyiz. Yatırım ve üretim sürdürülebilir bir ekonomi için olmazsa olmazdır. Yüzde 46 gibi yüksek faizin olduğu ortam, yatırım ve üretimin önündeki en büyük engeldir. Bu ortamda ne yatırım ortamı oluşur ve ne de daha çok üretim. Faizin her türlüsüne karşıyız. Bugünü kurtardığımızı zannettirir fakat uzun vadede bizleri yatırım ve üretim ortamından uzak tutar. Enflasyonda düzenli bir şekilde düşüş yaşanırken yatırım ve üretim için faiz oranlarının da düşürülmesi gerek” diye konuştu.
ÜRETİM MALİYETLERİMİZ ARTIYOR
Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Başkanı Tayfun Koçak “Finansmana erişimde zorlanmalar yaşıyoruz. Faiz oranlarının yüksekliği sektörümüzü olumsuz etkiliyor. Bu durum hem maliyetlerimizi artırıyor hem de yüksek kredi faizleri nedeniyle iç piyasadaki alımların azalmasına yol açıyor. Müşterilerimizin çoğu, yalnızca kendilerine gelen sipariş kadar mal alımı yapmayı tercih ediyor. Stokta mal tutmak istemiyorlar çünkü stokladıkları ürünü zamanında satamazlarsa, vadesi gelen ödemeyi yapmak zorunda kalıyorlar. Ancak günümüzde paranın maliyeti çok yüksek; bu nedenle firmalar, stoklama maliyetine girmek istemiyor. İhracat tarafında siparişlerde düşüş gözlemliyoruz. Öte yandan, maliyetlerimiz sürekli artıyor. Ancak döviz kurları yükseldiğinde de bu sefer iç piyasa olumsuz etkileniyor. Şu anda firmalar mümkün olduğunca maliyetlerini düşürmeye odaklanmış durumda” dedi.