Tarladan sofraya kirli oyun! Gıda ve perakende FETÖ'nün yeni silahı mı?

Son dönemde gıda ve perakendedeki operasyonlar, FETÖ’nün yapılanmasını bu alana kaydırdığını gözler önüne serdi. İddiaya göre hızlı para hareketi para aklamayı, kayıtsız para hareketini kolaylaştırıyor. Örgüt elemanlarına istihdam sağlanan bu zincirlerde para kolay dolaşıyor, yazışmalar kargo adı altında gönderiliyor. Öte yandan hallerde yayılan örgüt, ürünlerde kıtlık algısı oluşturarak fiyat artışını pompalıyor...
KAAN ZENGİNLİ - Türkiye’de son aylarda bir restoran ve market zincirine düzenlenen operasyonlar, gözleri gıda ve perakende sektörüne çevirdi. Maydonoz Döner, Tatbak, Kral Döner, Hakmar Marketler, Antakya Künefe Zincirleri gibi markalara son beş ayda operasyon düzenlenmesi, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) bu alanlarda kümelenme hedefini açıkça ortaya koydu. Konuya dair araştırmamızda hem gıda perakendeciliği hem de tarım boyutunda örgütün nasıl yapılandığını inceledik. Konuyla ilgili görüşünü aldığımız sektör temsilcileri gıda ve perakende sektörünün FETÖ gibi örgütlerin en önemli silahı hâline geldiğini, hükûmetin yumuşak karnı olan ekonomiyi etkilediğini, vatandaşların oy seçimlerinde önemli bir kriter olduğunu ve bu nedenle yapılanmanın sağlandığını belirtti. Sektör temsilcileri FETÖ’nün tarım, gıda ve perakende sektöründe neden ve nasıl yayıldıklarını tek tek anlattı. Bu zincirlerin her bir şubesi birer istihdam merkezi, yapılan toplantılar bayi toplantısı gibi görünse de örgütün stratejik toplanma dönemleri olurken, kargo gönderimi adı altında iç yazışmalar da kolaylıkla denetimden saklanarak devam edebiliyor. Öte yandan iddiaya göre, halkın en büyük şikâyeti olan hayat pahalılığında bir ürünü piyasadan çekmek, hâkim gücü sebebiyle fiyat belirlemek, fahiş fiyat gibi yöntemlerle, enflasyonu düşüremeyen, fiyatları dizginleyemeyen bir hükûmet görüntüsüne vurgu yapılıyor.
NEDEN VE NASIL PERAKENDE?
1- SICAK NAKİT AKIŞI
▪️Gıda ve perakende sektörü, günlük nakit akışının yoğun olduğu, kayıt dışı hareketlerin kolayca yürütülebildiği bir alan. Döner restoranı, market ve fırın zincirleri gibi işletmeler yüksek hacimli ama görece düşük denetimli para sirkülasyonu sağlıyor. Bu da örgütün finansmanını sürdürebilmesi için cazip bir yöntem.
2- HER KESİME ULAŞMA
▪️Dönerci, market, pastane gibi markalar, geniş kitlelere dokunan, gündelik hayatın içinde olan işletmeler. Bu tür markalar üzerinden hem istihdam sağlanır hem de toplum içinde sempati uyandıracak bir imaj çizilebilir. Böylece örgüt kendisini “ticaret yapan normal bir yapı” gibi gösterebiliyor.
3- DENETİMDEN KAÇMA
▪️Bankacılık veya eğitim gibi sektörlerde örgütün geçmişteki varlığı daha kolay tespit edilip tasfiye edilebilmişti. Ancak gıda ve perakende sektörü çok daha dağınık, rekabetçi ve denetimi zor bir alan. Bu sayede örgüt, varlığını daha uzun süre fark edilmeden devam ettirebilir.
4- YEREL YAYGINLIK KAZANMA
▪️Örgüt, franchising sistemini yalnızca ticari bir büyüme yöntemi olarak değil, aynı zamanda örgütsel yayılma aracı olarak kullanabilir. Normal şartlarda bir markanın Türkiye’nin dört bir yanına yayılması yıllar alırken, franchising modeli sayesinde sermaye yükü daha düşük, risk dağıtılmış ve yatırımcı bulmak kolay oluyor. Döner, fırın, pastane gibi markalar Türk kültüründe yaygın, günlük tüketimin merkezinde yer alan ürünler satar. Bu alanlara yönelmek, örgütün “yerli ve millî” bir imajla görünür olmasına yardımcı olabilir.
5- ÖRGÜT İÇİ İLETİŞİM
▪️Market zincirleri ve restoranlar, dışarıdan bakıldığında sıradan bir istihdam alanı gibi görünse de örgüt için stratejik bir avantaj sağlayabilir. Örgüte bağlı kişiler bu şubelerde çalıştırılarak hem finansal olarak desteklenir hem de örgüt içindeki bağları koparmadan hayatlarını sürdürebilirler. Bir zincir marketin tedarik zinciri, lojistik ağı ve yönetim kademeleri, örgüt için güvenli iletişim kanallarına dönüşebilir, kargo gönderimi, ürün sevkiyatı veya iç yazışmalar üzerinden örgüt içi bilgi aktarımı sağlanabilir.
MEDEN VE NASIL TARIM?
İstanbul Ziraat Odası İl Başkanı Ömer Demir ise gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi:
1- ÜRÜN ÇEKİP FİYAT YÜKSELTİRLER
▪️“Perakende ve tarımı birbirinden ayırmak mümkün değil. Tarımda FETÖ’nün hızla büyüdüğünü görüyoruz. Çiftçinin toprağında böyle bir yapılanmaya rastlamazsınız. Çiftçi doğrudan üretimle meşgul, eline geçen para sınırlı ve şeffaf. Ama ürün tarladan çıktıktan sonra devreye giren tüccar, hal ve toptancı yapılarında örgütün etkinliğini görüyorsunuz. Belli alım grupları ve sektörü yönlendiren finansörler var. Bu finansörler istedikleri gibi fiyat artırıp düşürüyorlar. Sadece arz-talep dengesiyle açıklanamayacak bir tablo var. Bugün bir ürünün tarladan çıkış fiyatı 4 lira iken, aynı ürün market rafında 130 liraya satılıyor. Bu kadar büyük bir fiyat farkı yalnızca aracılara bağlanamaz; burada sistematik bir manipülasyon var.
2- HAL YASASI NEDEN ÇIKMADI?
▪️Hal Yasası’nın yıllardır neden çıkmadığını kim izah edebilir? Hallerdeki denetimsizlik ve kapalı yapılar, bu tür örgütlenmeler için âdeta biçilmiş kaftan. Şeffaf olmayan bir mekanizma sayesinde, hem fiyatlarla oynayabiliyorlar hem de çok büyük meblağlarda parayı takip edilmeden çevirebiliyorlar. Emniyet ve askeriyede etkilerini büyük ölçüde kaybettiler. Devletin bu alanlardaki mücadelesi net ve sonuç alıcı oldu. Ama gıda ve tarımda güçlendiler; çünkü bu alan toplumun en temel ihtiyacını karşılıyor. İnsanlar her gün ekmek, süt, sebze almak zorunda. Dolayısıyla bu zinciri elinde tutan, toplumun sinir uçlarına dokunabilir.
3- AMAÇ HÜKÛMETİ DÜŞÜRMEK
▪️Buradaki amaç yalnızca para kazanmak değil. Bu sektöre büyük paralar yatırdılar. Tarım ve gıdada esas hedefleri, ekonomik düzeni bozmak ve hükûmeti zor durumda bırakmak. Bir ürünü bir anda piyasadan çekerek ya da fiyatını uçurarak toplumda tepki oluşturmak, enflasyonun daha yüksek algılanmasını sağlamak, kamuoyunda güvensizlik oluşturmak… Bunların hepsi uzun vadeli bir stratejinin parçaları.”