Bu hızla giderse kimse ev alamayacak! İşte konut fiyatlarını düşürecek formül

Türkiye’de ev sahipliği oranı her geçen yıl geriliyor. Bu durum kira fiyatlarının artmasına ve enflasyonun yükselmesine sebep oluyor. Bu döngünün kırılması için daha fazla üretim gerekiyor. Ülkemizde her yıl 500-600 bin civarında konut yapılıyor. Ancak gerçek ihtiyaç bir milyon adedin üzerinde...
NECMİ ÇİÇEKÇİ'NİN HABERİ - Ülkemizde yılda ortalama 500-600 bin civarında konut üretimi yapılıyor. Ancak artan nüfus, evlilikler, göç ve yatırım maksadıyla alınan konutlara bakıldığında bu sayının bir milyonun üzerine çıkması gerekiyor. Bu konut açığı, sıkıntıları beraberinde getiriyor. Finansmana ulaşım konusu, konut sahipliği için önemli ama daha önemlisi arzı artırmak... Sektör temsilcileri, çözümün yalnızca kredi desteklerinde değil, esas olarak arzın artırılmasında yattığını vurguluyor.
“Finansmana erişim elbette önemli ama daha önemlisi üretimi sürdürülebilir hâle getirecek politikaların uygulanması” diyen sektör oyuncuları, maliyet baskısı, arsa temini ve planlama problemlerinin çözülmeden konut açığının giderilemeyeceğine dikkat çekiyor.
Hükûmetin ve yerel yönetimlerin, özel sektörle iş birliği içinde hareket ederek, yeni konut üretimini teşvik edici, arsa erişimini kolaylaştırıcı ve bürokratik süreçleri hızlandırıcı adımlar atması gerektiği ifade ediliyor.
ARSA PAYI YÜZDE 50!
Mevcutta yeni konut üretimini yapacak yegâne kurum devletimiz. Bu yönde çeşitli adımlar da atılıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum, önümüzdeki dönemde 500 bin sosyal konut yapılacağını açıkladı. Bu, fiyatların aşağıya çekilmesi ve ev sahipliği oranının artması adına yerinde bir proje...
Bununla beraber müteahhitlerin de desteklenmesi, sürdürülebilir üretimin önünü açacaktır. Sektör oyuncuları ile fikir alışverişinde bulunurken, en önemli konunun arsa maliyetleri olduğunu ifade ediyorlar.
Bugün Avrupa’da konut üretim maliyetinin içindeki arsa payı yüzde 20’ler seviyesinde. Buna karşın Türkiye’de bu oran yüzde 50’nin üzerine çıktı. Birçok kez dile getirdiğimiz üzere, Hazine arazilerinin uygun şartlarda müteahhitlere tahsis edilmesi konut problemine kökten çözüm olabilir.
MÜTEAHHİTLER ÜRETİM İÇİN DESTEKLENMELİ
Türkiye’de konut açığı her geçen yıl büyürken, üretim cephesindeki problemler de derinleşiyor. Müteahhitler, yeni projeler geliştirmede yüksek arsa maliyetleri, finansmana erişimde yaşanan zorluklar ve bürokratik engellerden dolayı büyük sıkıntılar yaşıyor.
Konut üretiminin ilk ve en kritik adımı olan arsa temini, bugün sektördeki en pahalı kalemlerden biri hâline geldi. Özellikle büyükşehirlerde uygun lokasyonda arsa bulmak hem zor hem de maliyetli.
Arsa fiyatlarının yüksekliği, projelerin toplam maliyetini artırıyor. Bu da doğrudan konut fiyatlarına yansıyor. Ayrıca, imar izinleri, ruhsat süreçleri ve mevzuattaki belirsizlikler, müteahhitlerin iş yapmasını zorlaştıran diğer unsurlar arasında.
Özellikle kentsel dönüşüm bölgelerinde süreçlerin uzaması, yatırımların önünü tıkıyor. Bunlara ek olarak inşaat maliyetlerinin sürekli artması (çimento, demir, işçilik gibi kalemlerde) projelerin planlanan bütçelerin çok üzerine çıkmasına sebep oluyor.
EV SAHİPLİĞİ ORANI GİTGİDE GERİLİYOR
Türkiye’de vatandaşların ev sahibi olma oranı her geçen yıl geriliyor. TÜİK verilerine göre, 2024 itibarıyla ev sahipliği oranı yüzde 55,8’e düştü. 2025 içinse öngörü yüzde 56 seviyelerinde. Bu oran, son 18 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti.
2014 yılında yüzde 61,1 olan oran, son 10 yılda yaklaşık 5 puanlık bir düşüş göstermiş durumda. Ev sahibi olamayanların sayısı hızla artarken, kiracılık oranı da dikkat çekici şekilde yükseliyor.
Düşük gelirli kesimde kiracı oranı son yıllarda yüzde 24,5’ten yüzde 36,7’ye çıktı. Orta gelir grubunda da benzer bir düşüş gözleniyor; bu kesimde ev sahibi oranı yalnızca bir yılda yüzde 58,6’dan yüzde 56,3’e geriledi.
Tam da bu sebeple üretimin artması büyük önem taşıyor. Kiracılık oranının artması, kira fiyatlarını artırırken enflasyona da yol açıyor.
DEPREM RİSKİNE KARŞI SAYI ARTIRILMALI
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği, özellikle son yıllarda yaşanan büyük depremlerle bir kere daha acı biçimde hatırlatıldı.
6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, yüz binlerce konutun yıkılmasına ya da ağır hasar almasına sebep oldu. Bu tablo, güvenli, dayanıklı ve yeni konut üretiminin Türkiye için hayati bir mesele olduğunu ortaya koydu.
Uzmanlar, yalnızca nicelik değil, nitelikli konut üretiminin de şart olduğuna dikkat çekiyor. “Deprem Yönetmeliği’ne uygun, sağlam zeminlerde inşa edilmiş, altyapısı güçlü konutlar” ifadesi artık sadece bir tercih değil, mecburiyet.
Türkiye’nin konut politikalarının artık sadece ‘barınma’ değil, aynı zamanda afetlere dirençli şehirler oluşturma stratejisiyle şekillenmesi gerektiği konusunda görüş birliği oluşmuş durumda. Üretimin artması bu noktada da kritik.