'Terörsüz Türkiye' etkisi: Kayyımlık sona erebilir
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, “Terör bittiğinde, bir yerel yönetime kayyım atanmışsa artık uygulamanın gereksiz olduğu ve düşmesi gerektiği kanaatindeyiz” dedi.
ESMA ALTIN ANKARA - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, Terörsüz Türkiye süreci kapsamında risklerin devam ettiğini söyledi.
Terörsüz Türkiye hedefi kapsamında Meclis’te kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda önceki gün partiler nihai rapor için önerilerini sundu. AK Parti’nin rapora ilişkin öneri, görüş ve katkılarına ilişkin bilgi veren Şen “Kamu düzenini korumamız ve bu süreçte de bir risk yönetimi yapmamız gerektiğini biliyoruz. Zira her gün bu işi sabote etmeye çalışan pek çok kişi ve kurumu, maalesef bazılarının siyasi olması da söz konusu, bunları da görüyoruz. Dolayısıyla, risk yönetimini de yapmak ve kamu düzeninin korunması gerektiğini söylüyoruz” dedi.
Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanununda da değişiklik yapılması önerileri olduğunu belirten Şen “Buradaki önerimiz, yerel yönetimler kanununun ve ilgili idari mekanizmaların daha da fazla demokratikleştirilmeleridir. Misal, terör ve terör faaliyetleri bitmiştir, terör örgütü kendi varlığına son vermiştir. O sebeple bir belediyeye, bir yerel yönetime kayyım atanmışsa artık uygulamanın düşmesi gerektiği kanaatimizi paylaşıyoruz” diye konuştu.
SUÇLAR DA KALKAR
Hukuki düzlem içinde çalışmaların sürdüğünü kaydeden Şen, dağdakiler için yapılan düzenlemelere yönelik “Örgüt üyeliği bir suç. Örgüt kendini feshettiyse suç ortadan kalkar. Yardım ve yataklık yapmıştır, örgüt üyesi değildir, çok açıktır ki örgüt kendini feshettiyse yardım ve yataklıktan suçlamak da düşer. Ama bunlar örgütün kendini feshettiğinin tescili yapıldıktan sonra olur” değerlendirmesinde bulundu.
ZARAR 2 TRİLYON $
Terörün oluşturduğu yaklaşık 2 trilyon dolarlık ekonomik zararın giderilmesi ve özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin yeniden ayağa kaldırılmasını da ayrı bir başlıkta ele aldıklarını belirten Şen “Bir can gitmişse ekonominin hiçbir anlamı yoktur ama neticede hayat da devam etmektedir, neler kaybettiğimizi biliyoruz. Dolayısıyla neler kaybettik ve neler kazanabiliriz? Ülke, bölge, daha geniş anlamda ısrarla benim ‘merkezî dünya’ dediğim, birilerinin ‘Orta Doğu’ olarak adlandırdığı bölgede neler olabilir, neler kazanılabilir ve bütün bölgenin kazanımları, nasıl kendisinin olabilir, denizaşırı ya da kıta aşırı ülkelere nasıl gitmemizin de yolunu bulmak gerekir? bu konuda güzel bir imkân sağlayacağını düşünüyoruz” dedi.
