Ayasofya'yı hiç böyle görmediniz... Kadim mabedin en güzel kareleri!

Fotoğraf sanatçıları İzzet Keribar ve Mehmed Özçay, üç yıl boyunca Ayasofya Camii’nde çalışıp özel kareler çekti. Özçay “Topkapı Haremi, Aya İrini, İbrahim Paşa Sarayı gibi mekânların çatılarına çıkarak, Ayasofya’yı farklı şekillerde fotoğrafladık” dedi.
MURAT ÖZTEKİN - Bir tarafta İzzet Keribar, diğer yanda Mehmed Özçay... İki fotoğraf sanatçısı, vizörlerini kadim mabet Ayasofya’ya çevirdi ve ortaya enteresan enstantaneler çıktı. Üç sene boyunca Ayasofya Camii’ni birlikte fotoğraflayan iki ismin bu kareleri ise Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanan “Ayasofya Fotoğrafları” adlı bir kitaba ve sergiye dönüştürüldü.
FARKLI NOKTALARA ÇIKTIM
Eser ve serginin tanıtımı dün İstanbul’daki Rami Kütüphanesinde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da katıldığı törende yapıldı.
Eser hakkında Türkiye gazetesinin sorularını cevaplayan hat ve fotoğraf sanatçısı Mehmed Özçay, üç sene boyunca Ayasofya Camii’ni fotoğrafladıkların söyledi. Aynı zamanda kadim mabedin kitabesini yazan isin olan Özçay “Ayasofya’nın fotoğraflarını 2020 ile 2023 yılları arasında İzzet Bey’le beraber çektik. Her fırsat bulduğumuzda bazen birlikte bazen de yalnız başıma bu çekim yaptım. Bazen Aya İrini’nin kubbesine çıkarak, bazen Topkapı’nın harem dairesinin ve İbrahim Paşa Sarayı’nın çatısından fotoğraflar çektim. İç mekânda ise farklı saatlerde, her açıyı denedim. İzzet Bey’le çalışmak ise çok önemliydi; onun imrenilecek bir enerjisi var. Birbirimizi tamamladık” diye konuşuyor.
Özçay “Her sanatçının kendine göre bir bakış açısı vardır” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: Ben de Ayasofya’yı daha önce hiç çekilmemiş açılardan fotoğraflamaya çalıştım. Özellikle yapmak istediğim şeylerden biri ise Ayasofya’nın cami kimliğini belgelemekti. Çünkü biz yıllarca Ayasofya’nın tekrar cami olarak açılacağı günü bekleyen bir nesildeniz. Fotoğraflarım Ayasofya özlemi ve onun cami olarak açılış coşkusuyla çekilmiş karelerdir.
AYASOFYA’DA BİN YILLIK AĞIRLIĞI HİSSEDİYORUM
Sorularımızı cevaplayan İzzet Keribar ise “Fotoğrafa 1952’de ağabeyimle İstanbul’u gezerek başladım. Beni ilk götürdüğü yerlerden biri ise Ayasofya’ydı. Bu mabede girince bin yıllık ağırlığı hemen hissediyorsunuz. Sultanahmet’te de benzer hislere kapılıyorum” diyor. Ayasofya’nın kubbe ve minaresine çıkıp farklı yerlerine girdiğini kaydeden Keribar “Işığın, grafik anlatımın ve tarihinin gücünü kullanarak farklı fotoğraflar çekmeye çalıştım. Binlerce kare çektim, işlerinden en iyilerini cımbızladık” şeklinde konuşuyor.