YSK'dan CHP açıklaması! Gerekçeli karar duyuruldu

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), CHP'nin İstanbul'da 5 ilçedeki kongrelerin durdurulması kararının kaldırılması, CHP İstanbul il yönetiminin görevden uzaklaştırılması itirazının ise reddedilmesine ilişkin kararının gerekçesini açıkladı
YSK, CHP'nin başvurusu üzerine 5 Eylül'de Sarıyer, Tuzla, Bakırköy, Başakşehir ve Ataşehir ilçe seçim kurullarının başlayan kongre sürecini durdurmasına ilişkin aldığı kararları "tam kanunsuzluk" nedeniyle kaldırmış, CHP İstanbul il yönetiminin görevden uzaklaştırılmasına yönelik yapılan itirazı ise reddetmişti.
GEREKÇELİ KARAR AÇIKLANDI
Kurul, kararın gerekçesini tamamladı. Kararın gerekçesinde, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 19, 20 ve 21'inci maddelerinde siyasi partilerin il ve ilçe teşkilatı, siyasi partilerin organları ile kongre delegelerinin seçimlerinde seçim kurullarının görev ve yetkilerinin ayrıntılı şekilde düzenlendiği belirtildi.
SEÇİM KURULLARININ YETKİSİ SINIRLI
YSK ve seçim kurullarının, seçimlerdeki yönetim ve denetim faaliyetlerinin "seçim öncesi", "seçim günü" ve "seçim sonrası" olmak üzere üç safhaya ayrıldığına işaret edilen kararda, seçim kurullarının siyasi parti kongrelerinde sınırlı bir yetki kullandığı ve bu seçimlerde "seçim günü" ile "seçim sonrası"na ilişkin işlemler yaptığı kaydedildi.
Gerekçeli kararda, "Kongreye katılacak parti üyelerini belirleyen listelerin onaylanması ve benzeri sınırlı konular dışında seçim günü öncesinde gerçekleşen olaylarla ilgili olarak seçim kurullarının yetkilendirilmediği açıktır." ifadesi yer aldı.
İLÇE SEÇİM KURULLARININ KARARLARI 'TAM KANUNSUZLUK'
Siyasi partilerin, 2820 sayılı Kanun, siyasi parti tüzük ve yönetmelik hükümlerine göre usulüne uygun şekilde başlamış ve devam eden bir kongre sürecinin durdurulması konusunda ilçe seçim kurullarının herhangi bir görev ve yetkisi bulunmadığı belirtilen kararda, Tuzla, Sarıyer, Başakşehir, Ataşehir ve Bakırköy ilçe seçim kurulu başkanlıklarınca alınan kararların "tam kanunsuzluk" halini oluşturduğu bildirildi.
YSK'nin kararında, "seçim öncesine" ilişkin işlemlerde adli yargının yetkili olduğu ve kararların uygulanmasının "yetki gaspı" olarak nitelendirilemeyeceği vurgulandı.