Çinliler sonunda bunu da yaptı: Uçan araba ön siparişe açıldı. Menzil 30 km!

Hong Kong’da düzenlenen uluslararası otomobil ve tedarik zinciri fuarına, uçan araba damga vurdu. Çinli GAC grup tarafından sergilenen ve markanın ilk seri üretim uçan araba modeli olarak lanse edilen Govy AirCab, fuar organizasyonunda ön sipariş almaya başladı. Aracın fiyatı 233 bin dolar (9.2 milyon TL) olarak açıklanırken, bu adımla sivil ulaşımda drone sisteminin önü açılmış oldu.
Çinli teknoloji girişimi GAC Group “Govy AirCab” adını verdiği uçan otomobil konseptini Hong Kong’da düzenlenen uluslararası otomobil ve tedarik fuarında kamuoyuna sundu. Tam elektrikli ve dikey kalkış/iniş yapabilen bu araç, bilim kurgu filmlerini andıran tasarımıyla kısa sürede tüm dünyada gündem oldu. Ancak akıllarda tek bir soru var: Uçan arabalar gerçekten hayatımıza girmeye hazır mı?
Şirket yetkilileri, AirCab’in yakın zamana tam otonom şekilde uçabileceğini, kısa mesafeli şehir içi taşımacılıkta kullanılacağını ve karbon salımının sıfıra yakın olacağını iddia ediyor. Araçta kullanılan batarya teknolojisi, 30 km’ye kadar menzil ve 2 veya 4 kişilik kapasite vaat ediyor. Ön siparişe açılan aracın fiyatı 233 bin dolar yani yaklaşık 9.2 milyon TL olarak açıklanırken aracın tam şarja ulaşma süresi ise 25 dakika olarak belirtiliyor.
5G ağ bağlantısı, AI asistan, yedekli uçuş kontrol ve navigasyon sistemi, sürekli sistem izleme ve bulut tabanlı kendi kendini denetleme gibi özelliklere sahip aracın gövdesi ise havacılık sınıfı karbon fiber kompozit malzemelerden imal edilmiş. Yapısal karbon fiberin %90'dan fazlası bu sayede %30'un üzerinde ağırlık azaltımı sağlanmıştır.
Mevcut bataryası ile 30 kilometrelik menzil sunan Govy Aircab, şu anda uçuşa elverişlilik sertifikası aşamasında olduğu açıklanırken, yeterli izinler sonrası seri üretim teslimatların 2026 yılı sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor.
GERÇEKTEN UÇAN ARABALARA BİNECEK MİYİZ?
Bugün dünya genelinde uçan araçlarla ilgili en büyük sorunlardan biri mevzuat eksikliği. Bir yandan otomobil özellikleri taşıyan bu araçlar, öte yandan bir hava taşıtı sınıfında sayılıyor. Bu da hem kara yolu hem de sivil havacılık otoritelerinin onay süreçlerini beraberinde getiriyor. Hangi lisansla kullanılacak? Trafik kazalarında kim sorumlu tutulacak? Uçuş güzergâhları nasıl belirlenecek? Bu soruların henüz net bir cevabı yok.