Turistlerin yalınayak bir çocuk görmesiyle gerçek ortaya çıktı! İki kızıyla birlikte mağarada yaşıyor

Hindistan'daki ormanda sarı saçlı ve yalınayak bir çocuğun ormanda görülmesi üzerine bölge sakinlerinin polis ekiplerine haber verdi. İncelemelerde 10 yıl önce 25 bin nüfuslu Gokarna yakınlarındaki bir ormana taşınan kadının iki çocuğuyla birlikte yaşadığı ortaya çıktı. Trafik kazasında kaybettiği büyük oğlu Dmitriy’e duyduğu özlem ve yas süreci nedeniyle bu kararı aldığını belirten kadın, turistlerde büyük şaşkınlığa neden oldu.
Hindistan’ın turistik bölgelerinden, 25 bin nüfuslu Gokarna yakınlarındaki bir ormanda, sarı saçlı ve yalınayak bir çocuğun görülmesi üzerine bölge sakinleri polisi bilgilendirdi. Tapınakların ve kutsal kabul edilen alanların bulunduğu, yoga ve meditasyonla ilgilenenlerin sıkça ziyaret ettiği bu bölgede polis, beklenmedik bir durumla karşılaştı. Yapılan araştırmada, Rus vatandaşı Nina Kutina’nın 5 ve 6 yaşlarındaki iki kızıyla birlikte bir mağarada yaşadığı tespit edildi.
BBC’ye konuşan 40 yaşındaki Kutina, mağarada ilk kez yaşadıklarını belirterek kızlarıyla birlikte dokuz aydır burada kaldıklarını anlattı. Kutina’nın oğlu Luchezar’ın ise birkaç saat uzaklıktaki Arambol’da bir arkadaşlarıyla kaldığı ve eğitimine burada devam ettiği belirtildi.
Kutina, meyve ve temel ihtiyaçlarını Gokarna’dan temin ettiklerini söyledi. Aile et tüketmiyor, çocuklar doğduklarından bu yana vejetaryen besleniyor. Kutina, doğal hayat tarzı sayesinde çocuklarının hiç hastalanmadığını ifade etti.
"MAĞARA BİZİM İÇİN YENİ BİR DENEYİM"
Kutina, “İnsanlar buraya kutsal olduğu için geliyor. Biz ise doğayı keşfetmek için geldik. Daha önce de ormanlarda yaşadık ancak mağara bizim için yeni bir deneyim oldu” dedi.
Mağaraya taşınma kararının ardında ise, 2024 yılının Eylül ayında trafik kazasında kaybettiği büyük oğlu Dmitriy’e duyduğu özlemin ve yas sürecinin etkili olduğunu belirtti. Mağarada tahtalardan yataklar yapılmış, yere hasırlar serilmiş ve el yapımı eşyalarla ortam düzenlenmişti.
Aileyi bulan polis, çocukların iyi durumda olduğunu belirtti ancak ormanda yılanlar, vahşi hayvanlar ve yağışlı dönemde meydana gelen heyelan riski nedeniyle Kutina’yı uyardı.
"SADECE İNSANLARDAN KORKTUK"
Kutina, kurduğu “PecheRNaYa ZhizN” (Mağara Hayatı) adlı Telegram kanalında, “Hiçbir yılan bize zarar vermedi. Hiçbir hayvan saldırmadı. Yıllarca sadece insanlardan korktuk” ifadelerini kullandı.
Ancak polis, Kutina’nın vize süresinin dolduğunu belirleyerek aileyi göç merkezine sevk etti. Kutina, büyük oğlunun kaybından sonra belgelerini yenileyecek gücü kendinde bulamadığını söyledi. Aile, geçen ay birlikte Rusya’ya döndü.
Leningrad doğumlu Kutina, Sibirya’daki Krasnoyarsk’ta sekiz yıl eğitim aldıktan sonra Rusya’da çeşitli şehirlerde bulundu, ardından Ukrayna, Tayland, Malezya, Endonezya, Sri Lanka, Kosta Rika, Nepal ve son olarak Hindistan’da yaşadı.
"ÇOCUKLARIMLA 24 SAAT BİRLİKTEYİM"
Eğitim diploması bulunan Kutina, Moskova’da iç mimar olarak çalıştı. 15 yıl önce büyük oğlu Dmitriy ile birlikte Rusya’yı terk ettiğini anlattı. “Moskova’da beton binalar arasında kalmak istemedim. Deniz kenarında çocuklarımın kumda koşabileceği, dünyayı görebilecekleri bir hayat istedim. Daha ilginç ve sağlıklı bir hayat aradım” dedi.
Yurt dışında ikinci oğlu Luchezar ve ardından iki kızı Ama ile Prema’yı dünyaya getirdiğini, tüm doğumları tıbbi destek olmadan evde gerçekleştirdiğini söyledi. Çocuklarıyla 24 saat bir arada olduklarını, sanatla ilgilendiğini, müzik yaptığını ve açık havada olmayı benimsediğini dile getirdi.
ORMANA İLK KEZ 10 YIL ÖNCE TAŞINMIŞ
Telegram kanalında örgü dersleri veren Kutina, göç merkezine götürüldüklerinde bile çocuklara çizim ve heykel öğrettiğini belirtti. Kutina’yı tanıyan Vasiliy Kondraşov ise onun ilk olarak 10 yıl önce oğlu ile birlikte Goa’da bir ormanda yaşadığını anlattı. Kondraşov, “Nina kumaşlardan iki oda yapmıştı. Doğal bir havuz inşa etmişti. Yılanlardan korkmadığını, onlarla yaşadıklarını söylüyordu” dedi.
Kutina, yetkililerden kendisini serbest bırakmalarını ve ev kiralamasına izin verilmesini talep etti. Ancak Bangalore yakınlarında bir göç merkezine yerleştirildi. Kızları burada tutulurken oğlu yakın bir sığınakta kalıyordu.
Kutina, merkezdeki şartların mağaraya kıyasla çok daha kötü olduğunu savundu. Koşulların işkenceyi andırdığını iddia eden Kutina, merkezin personelinin eşyalarını çaldığını, ölen oğlunun küllerine el konduğunu söyledi. “Polis bizi vahşi hayvanlardan koruyacaktı ama hamamböcekleriyle dolu bir yere koydular. Mağarada çocuklara güzel yemekler yapıyordum ama burada aç ve vitaminsiz kaldılar” dedi.