Bilim adamları, İBB’nin hafriyat doldurduğu Mavi Göl için konuştu: Korunabilirdi
Mavi Göl’ün rehabilitasyon çalışması kapsamında hafriyatla doldurularak yok edilmesinin yanlış olduğunu ifade eden uzmanlar, yapılması gerekenin gölün rekreasyon alanı ilan edilip doğal hâliyle korunması ve yeşil alan olarak halkın kullanımına sunulması olduğunu belirtti.
- Mavi Göl, 40 yıl önce bir maden ocağı olarak kullanıldıktan sonra terk edilmiş olması nedeniyle yağmur sularının birikmesiyle oluştu.
- Gölün doğal sularıyla beslendiği ve çevredeki ekolojik dengeyi koruduğu belirtildi.
- Gölün doldurulmasının ardından çamur tabakası oluştu ve balıklardan oksijensiz kalarak öldüğü gözlemlendi.
- Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk, İBB’nin bildirdği gibi bölgenin ağaçlandırılması amacıyla hafriyat toprağı dökülmesi uygun olmadığını belirtti.
- Öztürk, hafriyat yerine bitkisel toprak dökülmesi gerektiğini ve bölgenin kış aylarında hava kirliliğine neden olabileceğini savundu.
- Yüksek Mimar Serkan Akın ise, bölgenin bu tür bir projede planlanan veya haritalarda resmi olarak gösterilmediği için böyle bir durumla karşılaştıklarını belirtti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından, Bolluca ve Mavigöl mahallelerinin sınırında bulunan Mavi Göl ve çevresinde yürütülen rehabilitasyon çalışması kapsamında bölgeye binlerce kamyon hafriyat toprağı döküldü. Yapılan döküm işlemleri sonucunda gölün su dengesi bozulurken, göldeki suyun yerini çamur tabakası aldı. Göl tabanının balçığa döndüğü alanda, balıkların da oksijensiz kalarak öldüğü görüntülendi.
Mavi Göl'ü rant için kuruttular! Ekosistemi mahvettiler, talanı yerinde gördük
Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Mavi Göl’ün olduğu bölgede 40 yıl önce maden ocağı bulunduğunu, daha sonra bu bölgenin terk edilmesiyle burada yağmur sularının birikmesi sonucunda kendiliğinde yapay bir göl oluştuğunu anlattı.
Gölün çevrede ekolojik dengeyi, balık popülasyonunu koruyan, kendi doğal sularıyla beslenen bir göl olduğunu dile getiren Öztürk “Ama bu göl doldurularak ekolojik denge bozuldu. Gölün çevresindeki ekolojik denge bozulunca, oluşan kirlilikten dolayı önce oksijensizlik hüküm sürdü, sonra bataklık hâline dönüştü, sonra da tamamen kurutularak yok edildi. Normalde bu tip ortamlar rekreasyon alanı olarak ilan edilir, doğal hâliyle korunur. Böylece küçük çaplı da olsa bölgedeki su ihtiyacının sağlanmasına yardımcı olurdu” değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Öztürk, İBB’nin, gölün bulunduğu alanın hafriyat toprağıyla doldurulduktan sonra bölgenin ağaçlandırılacağı yönündeki açıklamasına ilişkin konuşarak, şunları söyledi: Göl eğer doldurulacaksa hafriyat toprağı dökemezsiniz. Bitkisel toprak dökmeniz lazımdı. Çünkü yarın orayı yeşillendirmeye, ağaçlandırmaya kalktığınız zaman çoğu ağaç kurur. Burası özellikle kış aylarında ve enverziyonlu günlerde ciddi hava kirliliğinin yoğun olduğu bir bölge hâline dönüşür. Bu da ayrı bir felaket.
Yüksek Mimar Serkan Akın da “O gölet büyük ihtimalle planlarda, haritalarda, mevzuatta karşılığı olmayan bir durumdaydı. Orada tarihî bir göl, baraj, bent olmadığı için ülkemizde maalesef bürokratik işleyişteki yavaşlık, eksiklik, hata ve politik tavırlardan dolayı bu bölge hızlı ve kontrolsüz bir şekilde dolduruluyor. Dolayısıyla da vicdansız, duyarsız, ilgisiz, alakasız birileri, bu işleri çok kolaylıkla kötü bir şekilde yönetip yapabiliyor” ifadelerini kullandı.
