Seçimler yaklaşıyor! Muhalefet Şam'ı istismar ediyor

Uzmanlar, muhalif kanadın Esad’la görüşme ısrarını ulusal çıkarlardan ziyade salt Erdoğan karşıtlığı ve seçim malzemesi hâline dönüştürme adımı olarak yorumluyor.
YILMAZ BİLGEN'İN HABERİ
Türkiye’de sağ ve sol muhalefet partilerin tamamına yakını seçim öncesi Suriye Baas rejiminin lideri Beşar Esad’dan randevu talep etti. Ancak şu ana kadar rejimden bu taleplere yönelik bir cevap çıkmadı. Uzmanlar, CHP, Vatan Partisi, İyi Parti, Saadet Partisi, Zafer Partisi, Memleket Partisi başta olmak üzere muhalif kanadın Esad’la görüşme ısrarını ulusal çıkarlardan ziyade salt Erdoğan karşıtlığı ve seçim malzemesi hâline dönüştürme adımı olarak yorumluyor.
TEMELSİZ VE POPÜLİST TAVIR
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. İrfan Kaya Ülger, muhalefetin tavrını temelsiz ve popülist olarak nitelendirerek şunları kaydetti:
"Türkiye devlet olarak hem Mısır hem Suriye konusunda olayların doğal seyrine göre tepkiler verdi. Erdoğan 2016 sonrası dış politika konusunda aks değiştirildiğini alenen deklare etti ve Rusya, Suudi Arabistan, BAE, İsrail başta olmak üzere sıkıntılı ülkelerle farklı bir diplomatik yola girildi. Bu sürece en son Suriye eklendi. Devlet, değişen şartlara göre farklı refleksler sergileyebilir ancak muhalefetin Esad ısrarı, ulusal çıkarlardan ziyade Erdoğan’a blok hâlde sergilenen karşıtlığın bir tezahürü. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan yaşananları ‘Ülkemizin çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yaparız’ şeklinde tanımladı. Devlet kanadının önceki tepkisini de sonra takındığı tavrı da gelişmelerin seyrine göre anlamlandırmak doğru olur. İşin özüne bakarsak Esad’a o gün de reform yapmasını telkin eden ve savaşı engelleme adına çaba gösteren bizdik. Muhalefet için konu Libya, Mısır, Mavi Vatan, Yunanistan, Ukrayna, Karabağ ya da Suriye fark etmiyor. Tek kaygıları ve motivasyonları Erdoğan’a radikal biçimde karşı çıkmak. Bunun dışında hiçbir öncelikleri yok.
“DAHA ÜLKESİNE HÂKİM DEĞİL”
Türkiye’nin başta PKK-PYD meselesi olmak üzere Şam rejimi ile yeni bir süreç başlattığına dikkat çeken Orsam Levant Çalışmaları Direktörü Oytun Orhan ise bu dönemde atılacak adımların önemine dikkat çekti. Esad’ın hâlihazırda 190 bin kilometrekarelik ülkenin yarısına yakınında kontrol sahibi olmadığına vurgu yapan Orhan şunları söyledi:
"Beşar Esad ülke nüfusunun yarısından fazlasını kontrol edemiyor. Türkiye’de hükûmet Şam ile siyasi sürecin başlatılmasına karar verdi ve yürüyen bir görüşme trafiği var. Ülkenin tüm kurum ve kuruluşları bu noktada hassas olmalı. Türkiye’yi aciz bir ülke durumuna düşürmeden ilişkiler kazan-kazan esasına göre yürütülmeli. Tüm müzakere ve girişimler, hükûmetten rol çalma ve oy hesabından ziyade koordineli yürütülmesi gerekiyor. Mevcut durumda Şam ve Ankara’nın PKK-PYD konusunda aynı çizgide olduğunu görmeliyiz. Öte yandan mülteci konusu da çok önemli. Bir yanı ile artık iç politika unsuruna dönüşen Suriye meselesine çok daha geniş ölçekte bakabilmek ve millî menfaat ekseninde hareket etme mecburiyetimiz var. Geçmiş dönem dinamikleri, saha gerçekliği ve temel dinamiklerden kopuk her adım Türkiye’ye kaybettirir."
2013 senesinde CHP Hatay Milletvekili Hasan Akgöl başkanlığındaki heyet Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmüştü.
"BEŞAR ESAD'I ŞIMARTIYORLAR"
Suriye Türkmen Meclisi Eski Başkanı Semir Hafız ise Esad’a gösterilen abartılı ilginin hem Türkiye’nin dış politikasına hem de mülteciler ve PKK-PYD meselesine faydadan çok zarar vereceğini öne sürdü. Semir Hafız, bazı parti ve liderlerin Esad hamlesini ‘dışarıdan talimat gereği atılan adım’ olarak yorumladı.
Esad rejimin ekonomik anlamda tamamen çöktüğünü, tüm rejim bölgelerinde savaş öncesi 40 Suriy olan mutfak tüpünün şu an 250 bin Suriye lirasına çıktığını aktardı. Şehirlerin elektrik, su, kanalizasyon ve telefon altyapısının tamamen çöktüğünü belirten Hafız “Yıllardır tek bir çivi dahi çakılamıyor. Başkent Şam dâhil rejime ait tüm bölgelerde benzin tamamen karaborsaya düştü. İnsanlar 2011’de litresini 20 Suriye lirasına aldığı benzini şu an 11 bin Suriye lirası olmasına rağmen bulamıyor. Devlet benzini aylık karneye bağladı. Diğer yandan rejim başta Sezar Yasası olmak üzere onlarca yaptırımla kuşatılmış durumda. Türkiye onlar için alternatifsiz nefes kanalı. İçeride muhalif partiler aracılığı ile verilen acizlik görüntüsü Esad’ı ve Baas rejimini şımartıyor. Bu durum her açıdan tehlikeli, dikkat edilmesi gerekir” şeklinde görüş belirtti.