Siyonist sapıklığı! 'Netanyahu' ismi bile gerçek değil

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, işgal politikalarına Tevrat’tan dayanak arayarak Siloam Yazıtı’nı istemesi tepki çekti. Netanyahu’nun antik eser takıntısı, saldırılara “kutsal savaş” kılıfı uydurma çabasını gözler önüne seriyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Türkiye’de bulunan 2.700 yıllık Siloam Yazıtı’nı defalarca istemesi, kanlı işgaline mitolojik dayanaklar arayan siyonistlerin sapıklığını bir defa daha gözler önüne serdi. İsrail, Tevrat’taki “Vadedilmiş Topraklar (arzımevut) emelini gerçekleştirmek için bölge ülkelerine yönelik kirli planlar yapıyor. İsrail yönetimi, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’yı altında tüneller kazarak çökertmek ve Süleyman Mabedi’ni yeniden yapmak istiyor.
KENDİNE TARİHİ KİŞİLİK KAZANDIRMAYA ÇALIŞIYOR
Gerçeklikten uzaklaşarak kendisine tarihî bir kişilik kazandırmaya çalışan Netanyahu’nun, Tevrat’taki Kral Hizkiya’nın adamlarından Yoaş adlı bir yetkilinin mühür yüzüğünü taktığı belirtiliyor. Babası Polonya’dan göç eden İsrail Başbakanı’nın gerçek soy ismi Netanyahu değil, Mileikowsky. İbranice Netanyahu, “Tanrı’nın hediyesi” anlamına geliyor. “Gazze Kasabı” lakaplı Netanyahu’nun bu ismi bilinçli seçtiği değerlendiriliyor.
İsrail Başbakanı’nın antik eser koleksiyonu bulunuyor. Hamas’ı Tevrat’taki Amalek halkına benzeten Netanyahu, 7 Ekim’den sonra “Hamas’a karşı Yeşaya kehanetini göreceğiz” açıklamasıyla askerlerine Gazze’yi yakıp yıkma emri verdi. Tevrat’ın Samuel kitabındaki “İsrail’in sonsuzluğu yalan söylemez” ifadesiyle vatandaşlarını avutmaya çalıştı. Gazze’deki askerlere yazdığı mektupta, operasyonu Tevrat’taki “tam yok etme kutsal savaşı”na benzetti. Katillerini Tevrat’tan alıntılar yaparak motive etti. İsrail ordusu, Gazze’deki operasyonuna Tevrat’taki Gideon hikâyesinden esinlenerek ‘Gideon’un Arabaları’ adını verdi. İsrail, İran’a saldırdığı operasyona da “Yükselen Aslan” dedi. Bu da Tevrat’taki “İşte halk bir aslan gibi uyanıyor” satırlarının yer aldığı Balaam kehanetinden alınmıştı.
Dinî referansla masum kanı akıtma sapıklığı Netanyahu ile sınırlı değil. Eski İsrail başbakanlarından Golda Meir’in “Bu ülke bizzat Tanrı tarafından verildi”, Menahem Begin’in “Bu toprak bize vadedilmiştir” dediği biliniyor. Sık sık Mescid-i Aksa’ya yaptığı baskınlarla gündeme gelen İsrailli milletvekili Yitzhak Wasserlauf da Tevrat’a atıf yaparak Gazze’deki bebeklerin ve kadınların katledilmesini istemişti.