En zor iş! Nerede 'peki' diyeceğiz, nerede 'hayır'

- Güncelleme:
En zor iş! Nerede 'peki' diyeceğiz, nerede 'hayır'

Ramazan Haberleri

Bir büyük zata hocasından ne öğrendiği sual edildiğinde “Kim sevilir, kim sevilmez, onu öğretti. Bu da bana yetti” cevabını vermiştir.

HAZIRLAYAN: ÖMER ÇETİN ENGİN

Dünyada en zor iş, karar vermektir. Yani, peki demek mi, hayır demek mi? Allah korusun, peki denecek yerde hayır denirse; hayır denmesi gereken yerde de peki denirse, küfre bile girilebilir. Büyük bir zata, (Hep hocanızdan bahsediyorsunuz, hocanız size ne öğretti ki, hep ondan bahsediyorsunuz?) diye sormuşlar. O zat da, (Hocam bana, nerede peki denir, nerede hayır denir, kim sevilir, kim sevilmez, onu öğretti. Bu da bana yetti) buyurmuş.

İBLİS MELEKLERİN HOCASIYDI

Allah için istişare edince, Allahü teâlâ en iyisini karşımıza çıkarır. İstişare etmek, sormak, nefsi kırar. Sormamak nefsi azdırır. Soramamak kibir alametidir.

Hiç kimse ilminin çokluğuyla iftihar etmemelidir; çünkü ondan daha çok bilen vardır. İblis, meleklerin hocasıydı. İlmi onu kurtarmadı; çünkü bizim dinimizin üç safhası vardır: İlim, amel, ihlâs.

İlim tek olarak, insanı kurtarmaz. Eğer bir insan bildiğiyle amel etmezse, (Bildiğin hâlde niye yapmadın?) sorusuna cevap veremez. Hiç bilmemek var, bir de bildiğini yapmamak var. İlim tamam, amel de yapılmış, güzel; ama diyecekler ki, bunu niçin yaptın? İnsanlar takdir etsin, aferin desin diye mi? Allah takdir etsin, Allah beğensin diye mi? Allahü teâlâyı unutarak, insanlar beğensin diye iş yapanlar, hem dünyada, hem ahirette perişan olurlar.
Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir. İyi arkadaş seçen kurtulur, kötü arkadaş seçen, iflah olmaz, mahvolur. Her taraf tuzak, bu tuzaklara düşmek de çok kolaydır. Bu tuzakları bilen bir rehber olursa, korkmamalıdır.

Şeytan ilk önce, din kardeşinin aleyhinde konuşturur, kötületir. Eğer böyle bir dedikodu olursa, o ateşi hemen başlangıçta söndürmelidir. Yoksa büyük felaket olur. Büyükler buyuruyor ki:
Yanında din kardeşi kötülendiğinde, ona sus diyene, yüz şehit sevabı vardır.

ESHAB-I KİRAM TEFSİRİ GÖRDÜ

Mümin toprak gibidir, mütevazıdır. Ne şikâyet eder, ne şikâyet edilir.Allahü teâlâ kullarının dünyada ve ahirette mesut olması için, din gönderdi. İslamiyet, Allah’a giden yoldur. Dinin emir ve yasaklarına uyan, dünya ve ahirette mesut olur.
Hiç kimse, Kur’ân-ı kerimi kendi aklına göre tefsir edemez. Kur’ân-ı kerimin tefsiri Peygamber efendimizin yaşayışı ve anlattıklarıdır. Eshab-ı kiram tefsiri gördü. En iyi Eshab-ı kiram anlar. Onlar da talebelerine anlattılar. Bunlar da kitaplarına yazdılar ve dört hak mezhep böyle ortaya çıktı. Mezhepler sonradan çıkma değildir. Eshab-ı kiramın hepsi müctehid idi.

En zor iş! Nerede 'peki' diyeceğiz, nerede 'hayır'

BİTMEYEN YAĞ

mmü Evs “radıyallahü anha” şöyle anlatmıştır: Bir gün Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” hediye olarak bir kap yağ gönderdim. O kaptaki yağdan biraz kalıncaya kadar yemişler. Sonra mübarek nefeslerini tabağa üfürüp, bereket ile dua ederek, “Bunu Ümmü Evs’e götürünüz” buyurmuşlar. O kabı bana getirdiler. İçi yağ ile dolu idi. Kabın yağ ile dolu olduğunu görünce, Resûlullah hediyemi kabul etmeyip, geri göndermiş zannettim. Huzuruna gidip ağlayarak “Ya Resûlallah, benden ne günah sadır oldu da hediyemi kabul etmediniz” dedim. Bunun üzerine durumu anlatıp hatırımı hoş etti. Tam bir teselli ile sevinerek huzurundan ayrıldım. Resûlullah hayatta olduğu müddetçe, hazret-i Ebû Bekr’in, hazret-i Ömer’in ve hazret-i Osman’ın “radıyallahü anhüm” halifelikleri sırasında o yağdan devamlı yedim, bitmedi. Sıffîn vakasına kadar böyle devâm etdi. Ondan sonra bitti.

HALK BİRBİRİNE KARIŞIR

Daha sonra, altıncı kat gök melekleri nazil olup, hepsinin etrafını bir halka olarak çevirirler. Bunlar da hepsinin altmış mislinden ziyadedirler. En sonra, yedinci kat gök melekleri nazil olup, bir halka olarak hepsini çevirirler ki, bunlar cümlesinin yetmiş mislinden ziyadedirler. Bu zamanda, halk birbirine karma karışık olur. İzdihamın çok olmasından birbirlerinin ayaklarına basarlar. Herkes, günahına göre, tere gark olur. Bazısı, kulaklarına kadar, bazısı boğazına kadar, bazısı göğsüne kadar, bazısı omuzlarına kadar, bazısı dizlerine kadar, hamamdaki gibi bir tere gark olunmuşlardır. Bazı kimseler de vardır, susuz olan kimse, su içtiği vakit, nasıl terlerse, o kadar az terler. (devam edecek)

EFENDİMİZİN DUALARI

Allah’ım, gazabından rızana, cezandan affına, azabından rahmetine sığınıyorum. [Müslim]

NİÇİN ÇOK AĞLARSINIZ?

Safvan bin Süleym hazretleri “rahmetullahi aleyh”, tabiinin büyüklerindendir.
Çok namaz kıldığından ayakları şişerdi.
Ve namazlarda ağladığından, seccadesi hep ıslak olurdu.
Bir gün bazı yakınları;
- Efendim, niçin çok ağlarsınız? dediler.
Cevaben;
- Kıyamette ağlamamak için, buyurdu.
- O gün ağlanacak mı efendim?
- Evet, ama iki kısım insan ağlamaz.
Merak ettiler:
- Onlar kimlerdir efendim?
- “Allah korkusu” ile haramdan sakınanlarla, “Allah korkusu” ile gözyaşı dökenler.

ESHAB-I KİRAMIN HİKMETLİ SÖZLERİ

“Kul ümidini yalnız Rabbine bağlamalı ve yalnız günahları kendini korkutmalıdır.” “İnsanlar arasında, Allah’ı en iyi bilen, onu çok sevendir, tam ta’zîm, edendir.”  HAZRETİ ALİYYÜL MÜRTEZA (radıyallahü anh)

BÜYÜK HAKİKAT

Big Bang’le birlikte kâinat sürekli genişliyor. Bu genişleme geriye doğru sarıldı (simülasyon) ve bir noktadan hatta proton kadar bir büyüklükten patladığı tespit edildi. “İnkâr edenler gökler ve yer bir arada iken onu yarıp ayırdığımızı görmediler mi?”  (Enbiya suresi, 30. âyet meali)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...