Her yıl yaklaşık 30 bin kişi organ nakli bekliyor! Günde 8 kişi nakil beklerken hayatını kaybediyor

Türkiye'de her yıl yaklaşık 30 bin kişi organ nakli beklerken, her 3 saatte 1, günde ise 8 kişi nakil beklerken hayatını kaybediyor. Buna rağmen organ bağışı oranlarının düşük seviyede kalması hem tıbbi hem toplumsal açıdan kritik bir sorun olmaya devam ediyor. Bu soruna dikkat çekmek amacıyla Türk Böbrek Vakfı (TBV) ve Altınbaş Üniversitesi iş birliğiyle “Organ Bağışına 360 Derece Bakış” paneli düzenlendi.
ZİYNETİ KOCABIYIK’IN HABERİ - 3–9 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında düzenlenen panel organ bağışının tıbbi, hukuki, dini ve toplumsal boyutlarını masaya yatırdı. Panele katılan uzmanlar, hastalar, koordinatörler ve akademisyenler, organ naklinin yalnızca bir sağlık müdahalesi değil, aynı zamanda bir yaşatma ve dayanışma kültürü olduğuna vurgu yaptı.
“BAĞIŞLANAN HER ORGAN, DEVAM EDEN BİR HİKAYEDİR”
Açılış konuşmasını yapan Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal İbiş, Türkiye’de organ bağış oranlarının Avrupa’nın gerisinde olduğunu belirterek, “Yaklaşık 30 bin hasta organ bekliyor. Bağışlanan bir organ, gerçek bir yaşam armağanıdır. Toplumsal farkındalık artmadan bu tablo değişmez” dedi.

BAĞIŞ ARTMADIKÇA HAYATLAR KAYBEDİLİYOR
Organ naklinde arz ve talep dengesinin kritik seviyede bozuk olduğunu ifade eden panelin moderatörü, TBV Başkanı Timur Erk, Türkiye’deki böbrek nakli bekleyen hasta sayısına dikkat çekerek şunları söyledi:
“25 bin civarı hastanın böbrek nakli beklediği bir ülkede, her yıl çok az sayıda hasta nakil olabiliyor. Bağış artmadıkça hayatlar kaybediliyor.
HER 6 KİŞİDEN BİRİ KRONİK BÖBREK HASTASI
Türk Nefroloji Derneği Başkanı, TBV Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aydın Türkmen konuşmasında Türkiye’de her 6 kişiden birinin kronik böbrek hastası olduğunu belirtti.
“Beşinci evrede, yani diyaliz hastası veya böbrek nakli bekleyen son dönem böbrek yetmezliği hastalarının sayısı 90 bine ulaşıyor. Diyabet ve hipertansiyon, kronik böbrek hastalığının önlenebilir iki temel nedeni. Diyaliz seçkin bir tedavi yöntemi olsa da oldukça maliyetli. Türkiye bu alanda cihaz bakımından dışa bağımlı. Oysa transplantasyon, yani böbrek nakli hem tıbbi hem ekonomik açıdan çok daha verimli bir yöntem.”
Objektif bilgilendirmenin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Aydın Türkmen “Türkiye’de yaklaşık 90 bin diyaliz hastası varken yalnızca 25 bin böbrek nakli bekleyen var. Oysa doğru bilgilendirme sağlanabilseydi bu fark bu kadar büyük olmazdı” açıklamasını yaptı.
Ayrıca Türkiye’de kadavradan organ nakli oranının yüzde 15’ler seviyesinde, dünyada ise bu oranın tersine kadavradan yüzde 80 – canlıdan yüzde 20 şeklinde olduğunu belirten Prof. Dr. Türkmen, “Türkiye’de beyin ölümü gerçekleşen her 6 vakadan yalnızca birinde organlar nakil amacıyla alınabiliyor. Buna rağmen ülkemizde çok başarılı nakil ve takip ekipleri görev yapıyor ve organ dağıtımı konusunda T.C. Sağlık Bakanlığı sistemi oldukça adil biçimde işliyor” dedi.

DÖRDÜNCÜ DERECEYE KADAR AKRABALAR VERİCİ OLABİLİR
Panelde konuşan Bezmialem Vakıf Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı, Böbrek Nakli Merkezi Doç. Dr. Serkan Akıncı, organ nakli sürecinde canlı vericilerin kimler olabileceğini şöyle anlattı: “Canlıdan nakilde dördüncü dereceye kadar akrabalar, eşler, akraba dışı bağışçılar (heyet kararıyla) ve çapraz nakiller mümkündür. Kadavradan nakiller ise yoğun bakım şartlarında beyin ölümü gerçekleşen kişilerden yapılır.”
Canlıdan böbrek bağışında bulunan kişilerin sağlık durumuna da değinen Akıncı, “Verici kişi operasyon sonrasında böbrek yetersizliği yaşamaz. Ameliyatlar laparoskopik yöntemle yapılmakta, verici genellikle bir gün hastanede kalır ve bir hafta sonra işine dönebilir. Uygun süre sonunda gebelik planlayabilir, profesyonel spor yapabilir” dedi.
DİYABET HASTALARINA DA NAKİL YAPILABİLİR
Doç. Dr. Serkan Akıncı, böbrek nakli ile ilgili merak edilen ve sık sorulan sorulara da şu cevapları verdi:
• Canlıdan yapılan böbrek naklinde doku uyumu sanıldığı kadar kritik değildir. Kadavradan yapılan nakillerde ise, ülkemiz yasalarına göre alıcının kadavra ile en az iki doku uyumu (en az 6’da 2, ideal olarak bir tanesi DR olmak üzere) olması gerekir.
• Canlıdan nakilde 10 yıllık başarı oranı yüzde 80 civarındadır.
• Diyabet, Hepatit B ve Hepatit C hastalarına da nakil yapılabilir.
• Nakil sırasında eski böbrekler çıkarılmaz, nakledilen böbrek kasık bölgesine yerleştirilir
• Nakil sonrası 1,5–2 yıl içinde gebelik mümkündür.
E-DEVLET ÜZERİNDEN YAPILAN ORGAN BAĞIŞI
Türkiye’deki ilk başarılı organ naklinin bu yıl 50. Yılı olduğunu hatırlatan Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Dr. Ali Yaşar Çelikel, 1979 tarihli 2238 sayılı kanunun organ ve doku alınması, saklanması ve nakline ilişkin yasal çerçeveyi oluşturduğunu belirterek, “Bu yasa, organ nakli için ehliyet, rıza ve akrabalık şartlarını düzenler. Günümüzde e-Devlet üzerinden yapılan organ bağışları, iki tanık huzurunda yapılan vasiyetler kadar geçerlidir. Bu durumda artık kişinin sağlığında yaptığı bağış beyanı yeterli sayılmakta, hukuken yakınlarının onayı aranmamaktadır. Ancak ölen kişinin yakınları ile herhangi bir sorun yaşanmaması için halen yazılı rızaları alınmaktadır” dedi.
Dr. Çelikel ayrıca dünyadaki uygulamalardan örnek verdi: “Pek çok ülkede, örneğin İspanya, Avusturya, Fransa ve İngiltere’de zımni rıza esası geçerlidir; yani kişi aksi yönde bir beyan vermedikçe ölümünden sonra organlarının bağışlanmasına izin vermiş sayılır.”
Altınbaş Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’den Prof. Dr. Buket Aksu da organ bağışının özünde empati olduğunu vurguladı: “Organ bağışının altında gelişmiş bir empati yatar. Organ bağışının yeterli olmamasının nedeni bilgi ve empati eksikliğidir. Bu eksikliği gidermek ve toplumsal bilinci artırmak için hepimize görev düşüyor.”

“Maide Suresi’nin 32. Ayeti: “Kim Bir Hayat Kurtarırsa Bütün İnsanları Kurtarmış Olur”
İbn Haldun Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’den Doç. Dr. Tuba Erkoç Baydar, İslam hukukuna göre organ naklinin insan onuruna saygı çerçevesinde değerlendirildiğini belirterek şöyle konuştu:
“İslam’a göre bedenimiz bize emanettir; dokunulmazdır. Ancak bir insanın hayatını kurtarmak söz konusuysa, zaruret hali gereği organ nakli dinen caizdir. Maide Suresi’nin 32. ayetinde şöyle buyrulur: ‘Kim bir hayatı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış olur.’ Bu ayet, organ naklinin fıkhi zeminini oluşturur. Hayat kurtarmak öncelikli değerdir. Ancak üreme organlarının nakli dinen yasaktır.”

BİLGİ EKSİKLİĞİ EN BÜYÜK ENGEL
Organ bağışının önündeki engelleri dile getiren Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Emel Yanık, “İnsanlar sisteme güvenmedikleri için organ bağışına mesafeli. Çoğu zaman dini faktörlerden çok, güvensizlik ve bilgi eksikliği engel oluşturuyor” dedi.
Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi organ koordinatörü Özlem Koç ise, “Beyin ölümü gerçekleşen hastaların aileleriyle görüşmek çok hassas bir süreç. Kültürel ve toplumsal faktörlerin etkisi büyük, biz organ nakil koordinatörleri bu konuda pek çok eğitim alıyoruz” ifadelerini kullandı.





