‘Her aşk yıldırım aşkıdır’
Tarihin her döneminde, kadın-erkek, zengin-yoksul, genç-yaşlı ayrımı olmaksızın en çok konuşulan, hakkında en çok şiir, hikâye, roman yazılan, filmler çekilen konudur aşk... Herkes kendine göre tarif yapar. Şairi başka, yönetmeni başka anlam kadar aşka. Kimi ‘yıldırım aşkı’ der ilk görüşte tutulmaya, kimi ‘duygu tutulması’... Kimi ‘1,5 yılda biter’ diye iddia eder, bir diğeri ömürlük aşklardan söz eder. İmkânsız sevgilerin adını aşk koyan da vardır, bunu “İki insan birbirini sever. Kavuşurlarsa evlilik, kavuşamazlarsa aşk olur” diye basit bir cümleyle anlatır.
CANAN ERASLAN
Türk Histoloji ve Embriyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Çiğdem Elmas ise “Aşkların hepsi yıldırım aşkıdır” diyor ve ekliyor: Çünkü o kişiyi gördüğünüz anda 1,5 saniyede gözlerinizin çektiği fotoğrafı beyninizde ilgili alanlar algılıyor ve sentezleme başlıyor...
Trakya Üniversitesinin gerçekleştirdiği 24. Ulusal Elektron Mikroskopi Kongresi’nde ‘Aşkın Kokusu’ konulu sunum gerçekleştiren ve vücuda etkilerinden dolayı aşkı “Akıl tutulması” olarak tanımlayan Prof. Elmas’ın cümlelerine bırakıyorum aşkın anlatımını:
Aşk, bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılıktır. Sevdiğiniz kişiyi gördüğümüz hatta düşündüğümüzde midemizden yukarıya doğru kelebeklerin uçuşmaya başladığını hissederiz. 1,5 saniyede alır bütün veriyi beynimiz. Eğer o kişi bize uygunsa ona doğru koşuyoruz, değilse tam tersi istikamete gidiyoruz. Her şey bu kadar hızlı. Âşık olduğumuzda ilk salınan kimyasal, dopamin. Dopamin hormonu yüz kızarması, ellerin titremesi, midede uçuşan kelebeklerden sorumlu. Özlemeyi ve sonrasında sevmeyi sağlayan da o hormon. Gördüğünüz kişi size 1,5 saniyede dopamin salgılatmıyorsa siz âşık değilsiniz. Aşkın psikolojik olduğu kadar fiziksel etkileri de var. Âşık olan kişinin cildi parlar, mutluluk hormonu salgıladığı için hayata pozitif bakar, olumsuzlukları daha az gördüğü için bütün hayatı değişir.
