İnönü Mağarası’ndaki 5 bin yıllık sır: Hastalıkları kömürle tedavi etmişler

İnönü Mağarası’nda yürütülen kazılarda 5 bin yıl önce yaşayan insanların kömür ve türevlerini tedavi amacıyla kullandıkları ortaya çıktı. Arkeoloji ve mikrobiyoloji disiplinlerini bir araya getiren çalışmada, antik toprak örneklerinde hem gastrointestinal hastalıklara dair izler hem de antibiyotik direnç genleri bulundu. Bu keşif, kömürün Uzun Mehmet’le 1820’lerde değil, binlerce yıl önce insanlar tarafından bilindiğini ve tedavide kullanıldığını gözler önüne serdi.
Zonguldak BEUN Eczacılık Fakültesi Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şükran Öztürk ile Teoman Duralı İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fadile Gülden Ekmen, arkeoloji ve mikrobiyoloji disiplinlerini birbirine bağlayan "İnönü Mağarası Kazısı Toprak Örneklerinin Antibiyotik Direnç Genlerinin Tespiti ve Metagenomik Analizi" isimli projeyi hayata geçirmeye karar verdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ve desteklerinin yanı sıra Zonguldak BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer'in katkıları, Doç. Dr. Hamza Ekmen'in bilimsel danışmanlığıyla Karadeniz Ereğli Müzesi ile ortaklaşa yürütülen çalışma kapsamında Karadeniz Ereğli ilçesindeki İnönü Mağarası'ndan toprak örnekleri alındı.
ANTİK MİKROBİYOTA VE ANTİBİYOTİK DİRENÇ ARAŞTIRMASI
Toprak numunelerinde, antik bakteri popülasyonları metagenomik (belirli ortamdaki tüm organizmalardan elde edilen tüm genetik materyallerin incelenmesi) analizlerle ortaya konulurken, tarih öncesi dönemlere ait toprak mikrobiyotası (vücutta yaşayan ve insan hücresi olmayan mikroorganizmalar) incelendi.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Keskin ve ekibinde yer alan Esra Mine Ünal ve Ayşegül Er Gökçe tarafından da bu katmanlarda antibiyotik direnç genleri araştırıldı ve önemli bakteri grupları da dahil olmak üzere geniş mikroorganizma yelpazesi ortaya çıkarıldı.
5 BİN YIL ÖNCESİNİN HASTALIKLARI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Çalışmalarda, o dönemde yaşayan insanların hastalıkları ve tedavi yöntemlerine ilişkin verilere ulaşıldı. Günümüzden 5 bin yıl öncesinde İnönü Mağarası'nda yaşayan insanların sıklıkla gastrointestinal hastalıklar (mide bulantısı, karın ağrısı, kusma, ishal) geçirdiği, tedavi etmek için de kömür ve türevlerinden faydalandıkları tespit edildi.
"İNÖNÜ MAĞARASI KAZILARI 2017'DEN BU YANA SÜRÜYOR"
Doç. Dr. Fadile Gülden Ekmen, AA muhabirine, İnönü Mağarası kazılarının 2017 yılından bu yana devam ettiğini söyledi.
Kazılarda 5 kültür tabakası tespit ettiklerini belirten Ekmen, bu tabakalarla ilgili arkeolojik çalışmalarda elde ettikleri bilgileri çeşitli dergilerde yayınladıklarını ifade etti.
Ekmen, Doç. Dr. Şükran Öztürk ile üstlendikleri projede, bu tabakalardan alınan toprak numuneleri üzerinde mikrobiyal analizler yaptıklarını dile getirerek, "Günümüzden yaklaşık 5 bin yıl önce yaşanan dördüncü tabakadan alınan toprak numunelerinde çıkan sonuçlar, bize o dönemde yaşayan insanların hastalıkları ve bunları tedavi etme süreçleriyle ilgili veriler sunmuştur." dedi.
Bu verileri, arkeolojik, kültürel ve tarihsel olarak önemli bulduklarını anlatan Ekmen, "Bu tabakada yaşayan insanların doğada maruz kaldıkları bazı bakteriler sebebiyle zaman zaman gastrointestinal hastalıklar, yani mide bulantısı, karın ağrısı, kusma, ishal gibi rahatsızlıklar yaşadıkları ve bu hastalıklarla ilgili de bir nevi kömür türevlerini tedavide kullandıklarına dair sonuçlar elde ettik. Çalışma, Erken Tunç Çağı topluluklarının hayat biçimleri, beslenme alışkanlıkları, hastalık profilleri ve tedavi yollarını tespit etmek anlamında çok önemli." diye konuştu.
KÖMÜR KULLANIMININ TARİHİ YENİDEN YAZILIYOR
Ekmen, tarihsel olarak bakıldığında da Zonguldak havzasında kömürün keşfinin ve kullanılmaya başlanmasının anlatıldığı gibi 1820'li yıllarda Uzun Mehmet ile başlamadığına işaret ederek, günümüzden 5 bin yıl önce de kömürün bilindiğini ve hatta insanlar tarafından kullanıldığının tespiti açısından çalışmanın önemli olduğunu vurguladı.
Kültürel olarak bakıldığında kömürün ve türevlerinin yakın tarihte romatizmal bazı hastalıkların tedavisinde veya ateşi düşürmek için kullanıldığını bildiklerini, hatta modern tıpta zehirlenme vakalarında aktif karbon tedavisinin uygulandığını aktaran Ekmen, mağarada yaşayan insanların çevrenin doğal, kimyasal, jeolojik hatta minerolojik imkanlarını bildiklerini, tanıdıklarını ve bunu kendi yaşamlarına entegre ettiklerini görmeleri açısından çalışmanın büyük önem taşıdığını dile getirdi.
ANTİBİYOTİK DİRENÇ GENLERİNİN KÖKENİ 5 BİN YIL ÖNCESİNE UZANIYOR
Doç. Dr. Şükran Öztürk de toprak örneklerinde metagenomik analizler yapılarak mikrobiyota baktıklarını belirterek, "Sonrasında da antibiyotik direnç genleri araştırıldı. Üç katmanda antibiyotik direnç genlerine ulaştık. Bu bize aslında direnç genlerinin çağımızın problemi olmadığı, bundan 5 bin yıl öncesine dayanan geçmişinin olduğu bilgisini verdi." dedi.
Öztürk, dünyada kabul gören "tek sağlık" (insanların, hayvanların ve ekosistemlerin sağlığını sürdürülebilir şekilde dengelemeyi ve iyileştirmeyi amaçlayan bütünleşik ve birleştirici yaklaşım) kavramına değinerek, "Çalışmamızda, milattan önce 4300, yani günümüzden 6300 yıl öncesine dayanan antibiyotik direnç genleri de tespit edildi. Bu veriler 'tek sağlığın' ne kadar önemli kavram olduğunu bize hatırlattı. Hastane enfeksiyonlarına bağlı direnç gelişiminin, aslında çok daha öncelere dayandığını ve bu anlamda da daha farklı çözümler üretilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur." ifadelerini kullandı.