O gülüşün ardında bir dram saklı! Adile Naşit'in dramatik hayatı beyazperdede
Yeşilçam’daki anaç rolleri ve kahkahasıyla hafızalara kazınan Adile Naşit’in özel hayatını gözler önüne seren film vizyonda… Çağan Irmak’ın imza attığı “Adile Naşit” filminde Yeşilçam’a dramatik bir hikâye üzerinden bakılıyor ve her şeye rağmen hayata tutunmanın önemi vurgulanıyor.
- Çağan Irmak'ın "Adile Naşit" adlı filmi, usta oyuncunun çok kültürlü geçmişini, kişisel acılarını ve kariyer yolculuğunu Meltem Kaptan'ın performansıyla beyazperdeye taşıyor.
- "Adile Naşit" filmi, Yeşilçam'ın güzellik algısına yönelik eleştiriler sunarken, hayatın kıymetini ve şöhretin zorluklarını ele alıyor.
- Fatih Akın'ın "Amrum" filmi, II. Dünya Savaşı'nın son günlerini 1945 Almanya'sında, babasının dönüşünü bekleyen 12 yaşındaki Nanning'in arayış hikayesi üzerinden işliyor.
- "Amrum", Nazi döneminin sonuna bir çocuğun gözünden bakarak çarpıcı metaforlar kullanıyor ve çocuk oyuncu Jasper Billerbeck'in sahiciliğiyle öne çıkıyor.
- Her iki film de dramatik hikayeleri ve dönem tasvirleriyle dikkat çekerken, eleştirel bazı yönlerine rağmen izleyiciye önemli mesajlar sunuyor.
MURAT ÖZTEKİN - Adile, tiyatrocu bir ailede hayata gözlerini açıyor. Babasının Türk, annesinin Rum olması hasebiyle çok kültürlü bir yuvada büyüyor. Küçükken sahne tozunu yutan Adile, zamanının güzellik ölçülerine uymasa da usta bir oyuncu olmayı kafasına koyuyor. Ve güzelliğiyle değil, kabiliyetiyle bunu tiyatroda başarıyor. Derken sinemada da adından söz ettirmeye başlıyor. Ancak yaptığı evlilikten doğan oğlunun kalbinin delik olduğunu öğrenmesiyle çetin bir imtihanın içine giriyor. Özel hayatında acılar yaşarken kamera önünde o meşhur kahkahasını atmaya devam ediyor…
Türk sinemasının ikonik isimlerinden Adile Naşit, işte böyle acı dolu bir hayat yaşadı. Yeşilçam’a odaklanan eserleriyle tanınan yönetmen Çağan Irmak ise “Adile Naşit” adlı filminde oyuncunun bu hikâyesini beyazperdeye taşıyor. Kahkahası ve anaç rolleriyle hafızalara kazınan Adile Naşit’in dramatik özel hayatını ve kariyer yolculuğunu gözler önüne seren filmde usta oyuncuyu, Meltem Kaptan canlandırıyor. Levent Can, Seda Bakan, Tülin Özen ve Serhat Tutumluer gibi oyuncular da Kaptan’a refakat ediyor.
YEŞİLÇAM TENKİDİ
“Hababam Sınıfı” setindeki okul zili sahnesiyle açılan filmde Adile Naşit’in çocukluğundan başlanarak zorlu yolculuğuna şahitlik ediyoruz. Yönetmen Irmak, tıpkı “Sevda Mecburi İstikamet” filminde olduğu gibi nostaljisini yaptığı Yeşilçam’a haklı tenkitler yöneltmeyi de ihmal etmiyor. Aslında günümüzde de devam eden “güzellik” istismarına dikkat çekiyor.
Bu arada Türk sinemasının efsane isimleri farklı karakterlerin oyunculuğuyla resmigeçit yapıyor âdeta. Ancak mesaj endişeli feminist sekanslar hikâyeye zarar veriyor. Bazı negatif teşbihler de öyle… Naşit’in evladıyla olan imtihanı ise filmin hislere dokunan yönünü güçlendiriyor. Yönetmen, ağdalı bir dram ortaya çıkarmamak için çaba sarf ediyor ama başarılı olmadığı anlar da dikkat çekiyor; Adile portresi de mübalağalı bir şekilde tasvir edilebiliyor.
Öte yandan flashback’lerle (geri dönüşler) dolu eser, dramatik hikâyeye rağmen seyircinin odağını güçlü tutan dinamik bir kurgu ile akıyor.
BAŞARILI DEVİR TASVİRLERİ
Eserde başarılı dekor ve kostümlerle tesirli devir tasvirleri yapılıyor. Son yıllarda adından sıkça söz ettiren Meltem Kaptan ise Adile karakteriyle dikkat çeken bir oyunculuğa imza atıyor. Hasılı “Adile Naşit” menfi ve eksik yanları olsa da hüzünlü bir Yeşilçam yolculuğu mahiyetinde; hayatın kıymetini ve şöhretin afetini hatırlatıyor.
Yönetmen: Çağan Irmak
Tür: Dram, biyografi Ülke: Türkiye
FATİH AKIN’DAN SIRA DIŞI BİR DRAM: “AMRUM”
Almanya’da yaşayan Türk kökenli yönetmen Fatih Akın son filmi “Amrum”da II. Dünya Savaşı’nın sonunu 12 yaşındaki Nanning’in arayış hikâyesiyle tasvir ediyor. Eserde Diane Kruger, Matthias Schweighöfer, Laura Tonke ve Jasper Billerbeck gibi isimler rol alıyor.
FÜHRER PORTRELERİ SALLANIYOR
Tarihler 1945’i gösterirken savaşın son mermileri atılmakta, Hitler’in Sovyetler karşısındaki başarısızlığına dair haberler gelmektedir. Almanya’nın kuzeyindeki Amrum Adası’nda da Führer portreleri sallanır, Nazi sempatizanları öfkelenir. Babasının cepheden dönmesini dört gözle bekleyen Nanning ise adadaki bir patates tarlasında çalışarak evin ihtiyaçlarına yardım etmektedir. İstemeden bir muhbirlik hadisesine karışan çocuk, yanında çalıştığı Tessa’yı zor durumda bırakır. Sonrasında ise yeni doğum yapan annesinin “ballı tereyağlı ekmek” hayalini gerçekleştirmek ister. Ancak harbin son günlerinde adada ne beyaz un kalmıştır ne de bal… Zorlu bir arayışa çıkan Nanning, bu esnada karanlık aile mazisiyle de yüzleşir.
Sinemacılar konuştu: Yapay zekâ insan kontrolünde olmalı
ÇOCUK GÖZÜYLE NAZİLER
Yönetmen Akın, Alman sinemacı Hark Bohm’un hatıralarına dayanan bu eserinde, bizi Kuzey Avrupa’nın sıra dışı bir coğrafyasına taşıyarak Nazi devrinin sonuna bir çocuğun yaşadıkları üzerinden bakmamızı sağlıyor. Akın çarpıcı metaforlar kullanıyor; mesela Nazi selamı vermek isteyen eski bir askerin kolunun olmadığı görülüyor! Ancak “İhbar” hadisesi gibi politik girişimler eserin gücünü zayıflatıyor, bazı karakter ve unsurlar ise sathi kalıyor. Bu eksikliklere ve kabak tadı veren Nazi mevzuuna rağmen çoğu yönüyle merak uyandıran bir film ortaya çıkarılıyor. “Amrum” tabiattan istifade edilerek meydana getirilen sinematografisiyle de seyircisini büyülüyor. Kruger’in gölgede kaldığı eserde, çocuk oyuncu Billerbeck sahiciliğiyle parlıyor!
