Usta ressamlar ve kızları sergide buluştu: Sanat biraz genetik!
Türk sanatının yaşayan efsaneleri Devrim Erbil ve Süleyman Saim Tekcan, kızlarıyla sergide bir araya geldi. Z. Faik İzer’in torunu Ayşegül İzer de eserleriyle sergide yer aldı. Ressam Erbil “Sanat yüzde yüz genetiktir!” diyor. Sanatçı Tekcan ise kızına hayranlık duyduğunu söylüyor.
MURAT ÖZTEKİN - Sanat, eğitim gerektirse de biraz bulaşıcı, biraz da genlere dayalı… Meşhur ressamlardan Picasso, Auguste Renoir ve Francisco Goya’nın çocukları tuval başına geçip bir sanatçı olarak kendilerini ispatlamaya çalıştı. Mesela Paloma Picasso her ne kadar tanınmış bir mücevher tasarımcı olsa da resim ve illüstrasyonlara imza atıp sergiler açtı. Tarihteki usta Türk sanatçıların da yollarından giden evlatları oldu.
Türk resminin yaşayan ustalarından Devrim Erbil ve Süleyman Saim Tekcan ile 1988’de vefat eden Zeki Faik İzer’in sanat mirasını ise çocukları ve torunları geleceğe taşıyor. Bu isimlerin eserleri bugünlerde The Stay Boulevard Nişantaşı’nda açılan sergide bir araya geliyor.
“Trilogy of Time” adlı sergide, ressam Devrim Erbil ile Renk Erbil’in hem şahsi hem de ortak üretimleri; özgün baskı sanatının usta ismi Süleyman Saim Tekcan ile kızı Eda Tekcan’ın eserleri yer alıyor. Bu isimlere Zeki Faik İzer’in torunu Ayşegül İzer eşlik ediyor.
KIZIMLA DÜŞÜNCEDE ORTAĞIZ
Sergiye dair Türkiye gazetesinin sorularını cevaplayan ressam Devrim Erbil “Bu serginin çok yönlü bir anlam boyutu var. Arkadaşlarımla ve kızımla birlikte olmak çok sevindirici. Herhâlde çalışmalarımızı büyüterek hem Türkiye’nin başka kentlerinde hem de Avrupa’da sergiler açacağız” diyor.
Kızıyla ayrı yerlerde çalışmalarına rağmen birbirlerinden ilham aldıklarını kaydeden Erbil “Kızım Renk’le atölye paylaşma gibi bir şansımız yok. O Londra’da ben Bodrum’da çalışıyorum. Ancak düşüncede ortağız ve birbirimizin resminden mutlaka diğerimize etkiler ulaşıyor” diye konuşuyor.
Erbil “Sanat genetik mi?” soruma ise şöyle cevap veriyor: "Gayet tabii, sanat yüzde yüz genetik! Böyle olmasa niçin bu tür sergiler ortaya çıksın? Bu, her sanatta böyledir. Genetiği inkâr etmemek lazım."
Genetik faktörlere rağmen kızının sanatçı olması için çaba sarf ettiğini söyleyen Devrim Erbil “Onu doğrudan doğruya yönlendirdim. Renk, daha ana okuluna giderken ‘Ben anaokuluna değil, baba okuluna gideceğim’ derdi ve akademiye yanıma gelirdi” ifadelerini kullanıyor.
Süleyman Saim Tekcan ise “Sanatçılık biraz aileden gelen bir şey. Kızım da babasının yolundan devam ediyor. Fakat sanat genetik olduğu kadar kültürel de bir miras. Tabii, kızlar daha çağdaş işler yapıyorlar. Kızlar hep babalarına hayranlık duyar denir ama ben de kızıma hayranlık duyuyorum. Burada onunla birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum” ifadelerini kullanıyor.
HEM BABAM HEM HOCAM
Kızı Eda Tekcan ise “Babamın hem öğrencisi hem kızı olarak büyüdüm” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
"Babam Saim Tekcan, çok çalışmanın güzel sonuçlar getirdiğini bana öğretti. Ancak doğrusu onun kızı olmak biraz zor oldu. Bu bir sorumluluk duygusu oluşturdu ve uzun yıllar yaptığım eserleri beğenmedim. Ancak 52 yaşıma gelince “Evet, artık ressam oldum” diyebildim."
DEDEM VEFATINA KADARMBENİ TEST ETTİ
Zeki Faik İzer’in torunu Ayşegül İzer ise “Büyük babamla çok gurur duyuyorum. Bütün bir ömrünü sanata adamış bir insan ve ona benzer ressamlarla bu sergide yer almak benim için bir onur. Devrim Erbil olsun, Süleyman Saim Tekcan olsun, hakikaten sanata ve eğitime önem veren iki insan” diyor.
İzer, dedesiyle olan münasebetini ise şu sözlerle anlatıyor:
"Dedem vefat edene kadar sorularıyla devamlı beni sınava tabi tuttu. Kendisi merak etmenin ve araştırmanın en büyük şey olduğunu ve kendini devamlı geliştirmen gerektiğini bana öğretti. Dedem çalışkanlığımı ve araştırmacı yönümü takdir ederdi. Bu sergide ise onun boş iskemlesini resmettiğim bir esere yer veriyorum."
