Mâ’ruf Hristiyan bir ailenin çocuğudur. Onu rahibe gönderirler. Rahibin söylediği teslis saçmalığına karşı çıkar “Allah birdir, Allah birdir” diye haykırır ve Bağdat’tan ayrılmaya karar verir
“Şu anda İran’ın, Kisra’nın sarayının Müslümanların eline geçtiğini, ganimetlerin Arabistan’a getirildiğini ve Kostantiniyye’nin [İstanbul’un] de fethedildiğini görüyorum. Onu fetheden kumandan ne güzel bir kumandan, onu fetheden asker ne güzel bir askerdir”
Bütün savaşlarda Efendimizin yanında yer alır ve dualarına kavuşur. Aynı zamanda vahiy kâtibidir. Büyük hizmetlerine rağmen kavuşmak istediği büyük bir şeref daha vardır. Kalbi yıllarca bunun için yanmıştır...