İbn-i emmâk hazretleri bir gün aniden sohbeti keser ve sorar: Bağdatlı genç nerede?

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
İbn-i emmâk hazretleri bir gün aniden sohbeti keser ve sorar: Bağdatlı genç nerede?

Ramazan Haberleri Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Mâ’ruf Hristiyan bir ailenin çocuğudur. Onu rahibe gönderirler. Rahibin söylediği teslis saçmalığına karşı çıkar “Allah birdir, Allah birdir” diye haykırır ve Bağdat’tan ayrılmaya karar verir

İbn-i Semmâk hazretleri ilimde öyle bir mertebeye yükselir ki Ahmed bin Hanbel ve zamanındaki bir çok hadis âlimi kendisinden rivayette bulunur. İnsanlar akın akın sohbetlerine koşar ve feyz devşirirler. Hârun Reşid zamanında Bağdâd’a gelir. Halife kendisini görüp nasihat ister. Sözler ateş gibidir, yürek yakar, kalp fokurdatır: “Kendini mahşer yerinde, Cenab-ı Hakk’ın huzurunda hesap verdiğini düşün! Sana verilecek hüküm, ya Cennet veya Cehennem. Hükmü Allahü teâlâ verir. Ona göre hareket et...”

ANİDEN ETRAFINA BAKINDI

Bir mescit. Bağdat’tan gelmiş bir yaralı genç de vardır orada. İbn-i Semmâk hazretleri sohbet etmektedir. Öyle güzel sözler söyler ki, dinleyenler kendinden geçer. Bu genç de öyle. Böyle altın sözlere ruhunun ne de ihtiyacı olduğunu düşünür. Biz de girelim şimdi o feyz dolu mescide ve katılalım o halkaya...  Dinleyelim. Çok ihtiyacımız var zira...
...
“Kim Allahü teâlâdan tamamen yüz çevirirse, Allahü teâlâ da ondan cemal-i ilahisini tamamen çevirir. Kim kalbiyle Allahü teâlâya kavuşmayı arzu eder ve O’na koşarsa, Allahü teâlâ onu rahmetiyle karşılar. Bütün herkesin kalbinde o kimsenin muhabbeti hasıl olur, ona gelirler. Derdlere ve belalara sabır eden kimseye de rahmetini ihsân eder...” 
Genç bu sözlerle kendinden geçer. Nur saçan bu zat kimdir acaba? Bu esnada İbni Semmâk hazretleri aniden susar ve etrafına bakınır. Sonra  çok tesirli bir sesle sorar: Bağdatlı genç nerede?

HRİSTİYAN AİLENİN OĞLU

Buraya tekrar geleceğiz. Kalemin ucunu biraz öncesine çevirelim...
Bu genç yani Mâ’rûf bin Fîrûz İranlı Hristiyan bir anne ve babanın çocuğudur. Ailesi onu çocuk iken Hristiyanlığı öğrenmesi için kardeşi İsa ile birlikte bir rahibe gönderir. Rahip (Hâşâ) Allahü teâlâ üçtür. Baba, Oğul, Rûh’ül-kudûs deyince minik Mâ’rûf ayağa fırlar ve haykırır: Allah birdir, birdir...
Rahip onu her tarafı yara bere içerisinde bırakacak şekilde döver. Bu böyle devam eder. Nihayet bir gün rahip daha feci dövünce kaçar ve bir daha geri dönmez. 

GÖZÜ YAŞLI BİR ANNE

Annesi ona  olan sevgisinden ve hasretinden her gün gözyaşlarına boğulur. Hep oğlunu sayıklar. Ve bir gün, “Eğer Allahü teâlâ oğlumu geri gönderirse, o hangi dinde ise ben de o dine tabi olacağım” kararını verir. 
Mâ’rûf ayakları şişmiş, elbiseleri parçalanmış bir hâlde Bağdat’tan Kûfe’ye gelir. Hidayetine gelmiştir de haberi yoktur. Mescitlerde sabahlar, nereye gitsindir ki başka.
(Devam edecek)

BU NE GÜZEL BİR SÖZ!

- Aptal...aptaaaal... İstiyorum... Gıdamı vereceksin bana... Bak kaçırma...
- Allah’ım... Yardım et bana... Biliyorum imtihandayım... Şimdi bu imtihanı ya kaybedeceğim, ya kazanacağım...
- ... Hayır... Üzgünüm ama hayır... Onun sonunun olmadığını ikimiz de biliyoruz... Çıkmaz bir yola ne seni ne kendimi sokmak istemiyorum...
- Ya sen ne yapıyorsun?.. Hırrrr... Kaybediyorsun onu...
- ... 
- ... Üzgünüm...
- ... Seni seviyorum ben... Seni düşünmediğim bir gün olmadı tanıdım tanıyalı... Ben ilk defa böyle duygular hissettim...
- ... Sinem lütfen...
- ... Ay sen nasıl erkeksin ya?.. Okulda etrafımda fır dönüyorlar... Şaşkınım...
- ... Şu an en iyisi bana hiç mesaj çekmemiş ol... Bunu unutalım... Onurunu da düşünüyorum... Seni reddetmiş gibi olmayayım... Evet çok güzelsin ama benim dünyam bambaşka... Güzel olmadığından değil böyle davranmam...
- ... 
- ... Tekrar özür dilerim sinem... Acı çekmeni istemezdim... Daha fazla çekmemen en iyisi... Ben hayatımı birleştireceğim insana kalbimi tertemiz götürmek istiyorum... Öyle ki kalbime ondan başkasının sevgisi daha önceden girmemiş olsun...
- ... Sen muhteşem birisin... Bu ne güzel bir söz... Ne olur bir kere olsun buluşalım... Ben evliliği düşünmedim ama olabilir de yani...
- ... Hazır değilim... Lütfen... Sana mutluluklar dilerim...
- ... Beni bekle dersen beklerim...
- ... Beni bekleme... Hoşça kal...
- ... Hayret... Sana enayi mi desem, ulaşılmaz bir insan mı!..
- ... Lütfen... Hislerime saygı duy yeterli... Benim sana saygı duyduğum gibi...
- ... Bu yazdıkların sana hayranlığımı artırdı... Ama peki... Hoşça kal...
(Devam edecek)

RESÛLULLAH'TAN SON AYRILAN BENİM!

Eshâb-ı kirâmın meşhurlarından. Hendek Gazvesi esnasında iman ile şereflenip, Müslüman oldu. Resûlullah’ın (aleyhisselâm), ahireti teşriflerinde techiz ve tekfinde vazîfe aldı. Peygamberimiz kabre indirildikten sonra üzerine toprak atılırken yüzüğünü düşürdü. Hazret-i Ali’ye (radıyallahü anh) durumu arz edip, kabirden yüzüğünü almak istedi. Müsaade verilince, kabre inip, yüzüğünü alırken Peygamberimizin ayaklarını sıvazladı. Böylece Resûlullah’ın mübarek bedenine son defa elini süren kişi oldu. Bundan dolayı, “Resûlullah’tan son ayrılan insan benim” derdi. Kûfe’de 50 (m. 670) senesinin Şaban ayında yetmiş yaşında taundan vefât etti.

MÜSLÜMANLAR VÜCUT GİBİDİR

Müslümanlar bir vücut gibidir. Vücutta bulunan organların değeri aynıdır. Bu şundan üstün denmez. Meselâ göz, burun, kulak, el, ayak. Bunların hepsi vücut içinde kıymetlidir. Vücuttan çıkınca hiçbir değeri kalmaz. Vücutta 30 trilyon hücre var. Bunların hepsi her bakımdan beyine bağlıdır, tâbidir. Eğer bunların beyinle alakası koparsa o zaman felaket, Allah korusun. Tabipler diyor ki, bir kanser dokusu 4-6 senede teşekkül eder. Bu süre sonunda vücutta belirti olur. İlk 4-6 senede tesadüfen anlaşılırsa anlaşılır. Belirti vererek anlaşıldığında çok büyümüş olur. 10 üzeri 12 hücre olur. Bu kanser vücudu bitirir. Müslümanlar da vücut gibidir. Vücudun sıhhatli olması için bütün Müslümanların başındaki emire tâbi olması lazımdır. Kendi başına hiçbir fikir, düşünce olmayacaktır. Bir vücut gibi herkes aynı şeyi söyleyecek, aynı şeyi düşünecek. Eğer böyle olmazsa farklı olanlar kanser hücresi olur. Ne olur? Sonunda kendi de ölür, vücut da ölür. Ama vücut şehit olur, kendi Cehenneme gider.

Düzenleyen:  - Ramazan Haberleri
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...