İsrail istihbaratı mı yaptı? Sidney saldırısının ardından çarpıcı değerlendirme
Avustralya’nın Sidney kentinde Hanuka kutlamaları sırasında gerçekleşen ve en az 12 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan silahlı saldırı, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Cantürk Caner tarafından TGRT Haber canlı yayınında değerlendirildi. Caner, saldırının hedeflerinin kapsamlı olması nedeniyle net bir nokta atışı yapılamadığını ve atağın bir şeyi meşrulaştırmak amacıyla yapılmış olabileceğini belirtti.
Avustralya'nın New South Wales (NSW) eyaletine bağlı Sidney kentindeki plajda düzenlenen silahlı saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, 2'si polis 11 kişi ise yaralandı.
ABC News'ün haberine göre, güvenlik güçlerinden ismi açıklanmayan üst düzey yetkili, şüphelilerden birinin Sidney kentinin güneybatısındaki Bonnyrigg bölgesinde yaşayan Naveed Akram olduğunun tespit edildiğini bildirdi. Yetkili, polisin, Akram'ın evine baskın düzenlediğini açıkladı.
SIDNEY SALDIRISINI İSRAİL İSTİHBARATI MI YAPTIRDI?
Saldırının ardından TGRT Haber canlı yayınına konuk olan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Cantürk Caner, dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Saldırının hedefleri kapsamlı olduğu için net bir nokta atışı yapılamadığını belirten Doç. Dr. Caner, olayın hem ideolojisi olmayan, ruh hastası veya ünlü olmaya çalışan kişilerin gerçekleştirdiği Anglosakson dünyasına özgü bir iç mesele,, hem de bir provokasyon olabileceği ihtimali üzerinde durdu.
Dünya bu görüntüleri konuşuyor! Sidney saldırganını böyle durdurdu
Caner, saldırıda hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun Yahudilerden oluşması nedeniyle kışkırtma ihtimalinin güçlü olduğunu vurgulayarak, Avustralya’nın Gazze meselesinde Amerika’nın yanında aksiyon alması bağlamında durumu değerlendirdi.
Doç. Dr. Caner, saldırının "İsrail istihbarat servisleri veya birtakım yapılar tarafından orada da birilerine yaptırtılmış olabileceği" yönündeki dikkat çekici iddiasını da gündeme getirdi.
Caner, özellikle İsrail basınında saldırının hemen ardından başlayan ve Ben-Gvir gibi siyasetçilerin Avustralya hükümetini "eli kanlı hükümet" olarak suçladığı söylemin, meselenin Avustralya'nın iç meselesi olmaktan çıkarılıp "antisemitizm veya Yahudi karşıtlığı üzerinden bir okuma içerisine" sokulmasına neden olduğunu ifade etti. Bu durumun büyük bir soru işareti oluşturduğunun altı çizildi.
Caner'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Anglosakson dünyada bu tarz saldırılar var. Bu tarz saldırıları herhangi bir ideolojisi olmayan saldırılar... Amerika'daki saldırılar, okul baskınları vesaire... Yani bunlar yaşanabiliyor Anglosakson dünyasında. Şimdi bu tarz bir saldırıysa, Avustralya'nın iç meselesidir veya oradaki kültürel durumla veya birtakım psikolojik ruh haliyle ilgili bir şeydir. Ama bu eğer bir kışkırtmaysa... Yahudilerin öldürüldüğü bir saldırı bu. Şimdi böyle bir durumda o zaman şu provokasyonu ararım ben. Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda, İngiltere, kısmen Kanada bunlar birbirinden çok ayrı topluluklar değil. Yani Batı dünyası içinde bunlar daha çok birbirleriyle işbirliği içerisindeler. Amerika ile Avustralya arasında ilişkiler çok yoğundur. Hem askeri hem ticaret hem turizm... Dolayısıyla Avustralya'nın da Amerika'nın yanında aksiyon aldığını görüyoruz özellikle bu Gazze meselesinde. Şimdi bütün buradan baktığımızda bu iş hani İsrail istihbarat servisleri veya birtakım yapılar tarafından orada da birilerine yaptırtılmış olabilir. Yani burada bunu daha çok böyle İsrail basınından veya İsrail üzerinden okumak lazım. Özellikle İsrail basınını takip etmek lazım. Çünkü şöyle bir özelliği var İsrail basının; Eğer bir amacı varsa bir konuda, herhangi bir politik konuda, bir dış politikada hemen İsrail basını böyle kurulmuş saat gibi bir anda dış politika angajmanını 'Yahudi antisemitizm üzerinden bir söylem başlatıyorlar' ve hemen Batı dünyasını bir şey altına alıyorlar. Yani psikolojik ve şey baskı altına almaya çalışıyorlar.
"İSRAİL BASINI BİR ANDA AYAĞA KALKTIYSA..."
Caner, sözlerine şöyle devam etti:
"Şimdi İsrail basını bir anda böyle ayağa kalktığına göre, tamam Yahudidir, kalkar belki öyle bir duyarlılıkları vardır diyeceğim ama yani doğrudan suçlamalar var. Yani Ben-Gvir'in falan açıkça Avustralya hükümetini eli kanlı hükümet olarak açıklaması, suçlaması, İsrail basınında Avustralya'ya yönelik oradaki emniyet sistemine yönelik eleştiriler... Çünkü hep bütün cümleleri şeyle başlıyor. İşte 'antisemitizmin yükseldiği Avustralya'da' cümlesiyle başlıyor.
Meseleyi biraz daha Avustralya'nın iç meselesi olmanın dışında biraz daha böyle 'antisemitizm' veya 'Yahudi karşıtlığı' üzerinden bir okuma içerisindeler."
