Türkiye soykırım davasına müdahil oluyor! "Netanyahu cezasını çekecek"

Düzenleyen:
- Güncelleme:
Türkiye soykırım davasına müdahil oluyor! "Netanyahu cezasını çekecek"
Dünya Haberleri

Türkiye, bilgi ve belgelerle ispatladığı İsrail soykırımı dosyasını bugün Lahey Adalet Divanına verdi, davaya müdahil olmak için başvuruda bulundu. Müdahillik bildiriminde bulunan yedinci ülke olan Türkiye, başvuruda bulunan önemli bölge ülkesi olarak öne çıkıyor.

Türkiye, Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail’e karşı açtığı soykırım davasına müdahil olmak için hazırladığı dosyayı bugün Lahey’e sundu.

Büyükelçi Selçuk Ünal ve AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Cüneyt Yüksel, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel ile Anayasa Komisyon Üyesi ve Denizli Milletvekili Cahit Özkan’dan oluşan heyet, İsrail'e karşı açılan soykırım davasına Türkiye’nin müdahillik bildirimini teslim etti.

Türkiye böylece Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya’nın ardından UAD'deki Güney Afrika-İsrail arasındaki soykırım davasına müdahillik bildiriminde bulunan yedinci ülke oldu.

Türkiye, bu zamana kadar müdahillik bildiriminde bulunan en önemli bölge ülkesi olarak öne çıkıyor.

Divan Statüsü'nün 63. Maddesi kapsamında müdahillik bildirimi yapan Türkiye’nin girişimi hakkında davanın tarafı olan İsrail ve Güney Afrika’nın Divan tarafından bilgilendirmesi ve bu iki ülkenin de Türkiye’nin müdahillik bildirimine ilişkin gözlemlerini Divan’a sunması bekleniyor.

TÜRKİYE'NİN DAVAYA MÜDAHİLLİĞİNİ RESMEN DUYURDULAR

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Türkiye’nin, Soykırım Sözleşmesi'nin ihlali gerekçesiyle Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı davaya müdahillik bildiriminde bulunduğunu duyurdu.

Uluslararası Adalet Divanından yapılan yazılı açıklamada, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi çerçevesinde İsrail'e açtığı davaya Türkiye'nin müdahillik bildiriminde bulunduğu belirtildi.

Türkiye soykırım davasına müdahil oluyor! "Netanyahu cezasını çekecek" - 1. Resim

BAKAN FİDAN: TÜRKİYE HER TÜRLÜ GAYRETİ GÖSTERECEK

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, konuyla ilgili X hesabından şu paylaşımı yaptı:

İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurumuzu Uluslararası Adalet Divanı'na az önce sunduk. İşlediği suçların cezasız kalmasından cesaret alan İsrail, her geçen gün daha fazla masum Filistinliyi öldürüyor. Soykırımı durdurmak için uluslararası toplum üzerine düşeni yapmalı; İsrail ve destekçileri üzerinde gerekli baskıyı kurmalıdır. Türkiye, bu yolda elinden gelen her türlü gayreti gösterecektir.

BAKAN TUNÇ: MÜCADELEMİZ SÜRECEK

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da X hesabından şu mesajı paylaştı:

"Dün ve bugün olduğu gibi bundan sonra da Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya, dünyada adaleti ve hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz. 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devletinin varlığı kabul edilene ve Filistinli kardeşlerimiz özgür olana kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz."

MECLİS BAŞKANI KURTULMUŞ: SOMUT VE TARİHİ BİR ADIM

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş da X hesabından şunları paylaştı:

"Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanına yapmış olduğu bu başvuru, Filistin davasının geleceği açısından somut ve tarihi bir adım olmuştur. İsrail'in, soykırım suçu için uluslararası mahkemelerde yargılanması, Netanyahu ve çetesinin işlediği suçlar karşısında hak ettiği en ağır cezayı alması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Millî davamız olarak gördüğümüz Filistin davasını her platformda savunmaya, başkenti Kudüs olan özgür Filistin devleti kurulana kadar tüm insanlık cephesiyle birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz."

"MÜDAHİLİK BİLDİRİMİNDE BULUNAN EN ÖNEMLİ ÜLKE TÜRKİYE"

Bu zamana kadar Gazze'deki soykırıma ilişkin müdahillik bildiriminde bulunan en önemli ülke konumuna gelecek Türkiye'nin başvurusunun sembolik öneminin yanı sıra diğer bölge ülkelerinin de müdahil olma kararlarının güçlenmesine yol açması bekleniyor.

Bugün divana sunulacak metnin Güney Afrika'nın tezlerini destekler nitelikte ve Soykırım Sözleşmesi'nin ilgili maddelerinin özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği katliamlar çerçevesinde nasıl yorumlanması gerektiğine yönelik olması öngörülüyor.

Türkiye soykırım davasına müdahil oluyor! "Netanyahu cezasını çekecek" - 1. Resim

"NETANYAHU CEZASINI ÇEKECEK"

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Lahey’de Türkiye’nin Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhinde açtığı soykırım davasına müdahillik başvurusu sonrasında açıklamalarda bulundu.

Yüksel şu ifadeleri kullandı:

“Güney Afrika Cumhuriyeti, bildiğiniz gibi 29 Aralık 2023’te 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’na dava açmıştı. Türkiye, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) açtığı davanın hemen ardından 3 Ocak’ta yaptığı açıklamayla bu başvuruyu memnuniyetle karşıladığını kaydetmişti.

Güney Afrika, Gazze’deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD’den ihtiyadi tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar 11-12 Ocak’ta, Lahey’de burada Barış Sarayı’nda yapılmıştı. Divan, 26 Ocak’ta aldığı kararla İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımların sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemlerin alınmasına karar vermişti. Ayrıca Gazze’deki Filistinlilere karşı soykırım sözleşmesinin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, bu kararın yürürlüğe girmesinden itibaren de bir ay içinde alınan tüm tedbirler hakkında mahkemeye bir rapor sunulmasına hükmetmişti.

"NETANYAHU DEMOKRASİNİN YÜZ KARASIDIR"

UAD, İsrail'i yargılayacak ve cezalandıracaktır. Netanyahu demokrasinin yüz karasıdır. Türkiye'nin başvurusu uluslararası hukuk için dönüm noktasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle başvurumuzu yaptık. 24 Mayıs’ta ise Divan, bu sefer Refah’ta sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesi nedeniyle daha önce hükmettiği tedbirlerin yeterli olmadığını belirterek, İsrail’in Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurmasına ve Gazze’de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısı'nı açık tutmasına karar vermişti. Ayrıca BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin Gazze Şeridi’ne engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler alınmasına hükmetmişti. Divan’ın bu kararlarına rağmen İsrail bir kez daha açıkça göstermiştir ki, İsrail masum sivilleri katliama uğratmakta tereddüt etmemiştir.

Kendisine uluslararası mecralarda yöneltilen insanlığa karşı suçlar, savaş suçu ve soykırım suçunu işlemek konusunda eylemlerde bulunmaktan hiç çekinmediği, bir kez daha açıkça tescillemiştir. İsrail bu sınır tanımaz vahşi saldırısıyla, Gazze halkını askeri operasyonlar öncesinde güvenli bölgelere sevk ettiği yönündeki söylemlerini de bizzat aslında kendisi çürütmüştür. Hiçbir kural tanımazlığını dünyaya en açık biçimde göstermiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın vurguladığı gibi Uluslararası Adalet Divanı’nın saldırıları durdurma çağrısının ardından gerçekleşen bu katliamlar, terör devletinin kanlı ve kalleş yüzünü bir kez daha ifşa etmiştir. Gazze halkına en temel ihtiyaçların ulaşmasını engelleyen, Gazze kuşatması ardından gıda ve ilaç dahil olmak üzere gerekli malzemeleri yeniden açıldıktan sonra sınır kapılarından sevkinin keyfi olarak kısıtlanması başlı başına bir suçken, İsrail tarihin en büyük ve en uzun süreli barbarlıklarından birini, sivil katliamlarıyla devam ettirmektedir

DAVA SÜRECİ 4-5 YIL SÜREBİLİR

İsrail’in karşı görüşünü sunması için son tarih 28 Temmuz 2025 olarak belirlendi. Divan’ın bugüne kadarki içtihadı göz önünde bulundurulduğunda, dava sürecinin 4-5 yıl sürebileceği değerlendiriliyor. Tüm bu barbarlıktan anlaşılmaktadır ki, Netanyahu ve cinayet şebekesi daha fazla kan dökerek siyasi ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Bebek, çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden masumları öldürmekten imtina etmemektedir. Tüm bu tablo karşısında Türkiye hem siyasi hem de diplomatik tüm mekanizmaları harekete geçirmekten tereddüt etmemiş ve nihayetinde Türkiye’nin Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e karşı açtığı soykırım davasına müdahil olacağını açıklamıştı.

Şimdi, tüm bunların bu gelişmelerin ışığında, bugün burada Türkiye tarihin kendisine yüklediği görevin gereği olarak Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı soykırım davasında müdahillik bildirimini Uluslararası Adalet Divanı’na sunmuştur. Hükümetimizin Uluslararası Adalet Divanı nezdindeki ve İsrail’e açılan soykırım davasındaki temsilcisi, Lahey Büyükelçimiz Sayın Selçuk Ünal ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Denizli Milletvekilimiz Sayın Cahit Özkan ile Avrupa Birliği Karma Parlamento Başkanı İstanbul Milletvekilimiz Sayın Doktor İsmail Emrah Karayel ile birlikte, bahse konu davaya resmen müdahil olmak üzere, müdahillik beyanımızı, dosyamızı Türkiye Cumhuriyeti adına, Türk milleti adına divana az önce teslim ettim. Türkiye’nin Uluslararası Adalet Divanı’na müdahillik beyanı, Divan statüsünün 63. maddesi uyarınca yapılmıştır. UAD, Türkiye’nin müdahilliğini Güney Afrika ve İsrail’e bildirerek yazılı gözlemlerini bundan sonra isteyecektir. Tahminen iki aylık bir süre zarfında Güney Afrika ve İsrail, bu yazılı gözlemlerini divana sunacaktır.

1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi’ni imzalayan bir ülke olarak Türkiye, soykırım eylemlerini önleme ve cezalandırma konusunda uluslararası hukuka bağlıdır. Türkiye’nin bu müdahalesi bu hükümlere bağlılığını vurgulamakta ve diğer ulusların da ciddi insani krizleri ele alırken aynı yolu izlemeleri için bir emsal teşkil etmektedir. Türkiye’nin bu titiz yaklaşımı Uluslararası Adalet Divanı’na Soykırım Sözleşmesi’ni doğru bir şekilde yorumlaması için sağlam bir hukuki çerçeve sunmaktadır. Türkiye’nin sunumu sözleşmenin 1, 2 ve 3. maddeleri kapsamındaki yükümlülükleri tanımlamakta ve soykırım eylemlerinin soruşturulması ve kovuşturulması için gerekli yasal ve usuli tedbirlere duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır. Bu detaylı yorum Uluslararası Adalet Divanı’nın sağlam temellere dayanan bir karar verebilmesi için hayati önem taşımaktadır"

'BMGK ÜZERİNE DÜŞENİ YAPSIN'

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli X sosyal medya hesabından, Türkiye'nin bugün yapılan UAD'deki İsrail'e karşı soykırım davasına müdahillik bildirimi hakkında paylaşımda bulundu. Son derece kapsamlı ve ayrıntılı şekilde hazırlanan başvurunun, Divan Statüsü'nün 63'üncü maddesine dayandığını vurgulayan Keçeli, "Dünyada hiçbir ülke uluslararası hukukun üstünde değildir. Uluslararası Adalet Divanı'ndaki dava, İsrail'in işlediği suçların cezasız kalmaması bakımından son derece önemlidir." ifadelerini kullandı.

Sözcü Keçeli, UAD'nin, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmasına ve Refah sınır kapısının insani yardımlara açılmasına hükmeden ihtiyati tedbir kararlarının bir an önce uygulanması gerektiğini hatırlatarak, "BM Güvenlik Konseyini üzerine düşeni yapmaya davet ediyoruz. Türkiye, Filistinlilerin haklı davasına destek vermeyi sürdürecektir." ifadelerine yer verdi.

GÜNEY AFRİKA'NIN İSRAİL ALEYHİNE AÇTIĞI SOYKIRIM DAVASI

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açmıştı.

Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı. Divan, 26 Ocak'ta tedbir kararlarını açıklamıştı.

Buna göre, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze'deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze'deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.

Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.

Divan, 24 Mayıs'taki kararında, Refah’ta sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesi nedeniyle daha önce hükmettiği tedbirlerin yeterli olmadığını belirterek, İsrail’in Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurmasına, Gazze'de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısı'nı açık tutmasına, BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin, Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler almasını ve alınacak tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde Mahkeme'ye bir rapor sunmasına hükmetmişti.

Düzenleyen:  - Dünya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...